Liv iki ,Min Yoongi, benim'

85 9 0
                                    


italik yazılar; Yoongi.
normal yazılar; Jimin.
geçmişe dönüşler '#' imgenin olduğu yerler.

'

John Legend - Surefire

'Yalnızca gece boyunca kalabilir misin?
Yer çekimi bükülene dek seni soluyayım'


'

'Sen kokan bu güzel evde artık oturmaktan eskidi diyebileceğim sandalyemdeyim yeniden. Senin kokunun sindiği koltuklara oturuyorum, her sabah kahve içtiğin bardağın üstündeki dudaklarının izinden öpüyorum seni. O kadar aciz durumdayım ki tüm gün senden kaçayım diye çabalarken gün sonunda eskiden boynundan soluduğum kokunun, yastığındaki yansımasına sarılarak uyuyorum. Geceleri çok üşüyorum, sen olmadan buz tutuyor tüm benliğim. Sadece, sadece ellerimin yeniden ısınmasını istiyorum. Sıcak nefeslerinin arasında ısınmak, hayata dönmek istiyorum sadece..."

Yerde bulduğum buruşmuş kağıdı açarak okuduğumda masanın bitişiğindeki sandalyeye attım kendimi. Bana söyleyemediği şeyleri bu kadar açık sözlülükle kağıtlara aktarmasını beklemiyordum. İlişkimizi bitiren şeyin onun donukluğu olduğunu binlerce kez söylemiştim. Hislerini bana geçiremeyişi böyle şeyler hissetmediğini anlatmazdı, ben bilmiyordum.

Biliyordum, ondan başkasını istemediğimi, onun elinden başka bir elin ellerimi kavramasını istemediğini biliyordum. Nefeslerini bile seviyordum. Sıkılınca aldığı derin nefeslerini, içine çekerken göğsündeki şişliği, canının sıkıldığını anlamayayım diye sürekli bana kayan gözleri..

Sikeyim, bilmiyordum. Beni bu kadar sevdiğini bilmiyordum. Benden başkasıyla iletişim içinde olmadığı için takılıyoruz diye düşünmeye başlamıştım. O kadar kapalı kutu olmuştu ki son zamanlarda dönmemi isteyeceğini düşünmemiştim. Onun sesini duyamamış olmam bir kez daha içimi yakarken, aynı onun gibi derin nefesler çektim içime. Aynı onun gibi göğsümü şişirdim, aynı benim onda izler bıraktığım gibi o da bende bırakmıştı kendisini..

"

#

"Yoongi, biraz acele eder misin?"

Sesimi kontrol etmeyi bırakalı birkaç dakika olmuştu, oyalanan bedenini her gördüğümde sinirim artmış ve sonunda sesime de yansımıştı.

"Sikeyim, iki saattir dolabın karşısında napıyorsun?"

Ben hazırlanmasını beklerken en son bıraktığım gibi dolabın karşısında kıyafetlere bakan Yoongiyi gördüğümde ellerimi yeni yaptığım saçlarıma atmamak için zor tuttum.

"Yoongi biliyorum gelmek istemiyorsun," Omuzlarından tutup geriye çektiğimde derin bir nefesi içine doldurmuştu. Umursamadan dolabın karşısına geçmiş ve uygun olabilecek kıyafetler seçmeye başlamıştım. "Ama benim için önemli olduğunu biliyorsun değil mi, sevgilim?"

"Biliyorum" İsteksiz ama itaatkar sesini duyduğumda dudaklarımdan yarım bir gülüş süzülmüştü. Elimdekileri göğsüne doğru uzatırken gözlerimle onu taradım.

"Hadi giy şunları da çıkalım."

Adımların hızlıca beni odadan dışarı attığında unuttuğumuz bir şey var mı diye etrafta dolanmaya başlamıştım. Unuttuğum hiçbir şey yoktu, her şey tamamdı. Neden bu kadar stress olduğumuzu da bilmiyordum aslında. Onlar her zaman gördüğüm insanlardı. Arkadaşlarımın yanlarına giderken daha önce hiç bu kadar stres yapmamıştım. Aslında ben, bilmiyorum fazla stress yapmazdım. Stres yoongiye göreydi, Şuan olduğu gibi.

Şirketimin yıl dönümü için düzenlediği partiye onu da götüreceğimi söylediğim andan beri morali düşüktü. Sessizleşmişti ve gözleri sürekli dalıyordu. İlk başlarda onun tavırlarını takmamaya çalışsam da benim de içime işlemiş gibiydi. Sanki her gün buluştuğum adamlarla değil de başbakanla buluşacakmış gibi hissediyordum. Yoongi.. Neden bu kadar kasıldığını anlayamasam da anlatmaya çalışmıştım. Ne olacaktı ki?

Liv 'Yoonmin,Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin