19♣Sansar

23.2K 1.3K 208
                                    

Arkamdaki odadan gelen televizyon sesi kesildiğinde o odada da birilerinin olduğunu anladım.  Cebimde taşıdığım çakıya yavaşça elimi götürürken karşımdaki adamlara "Siz kimsiniz?" diye sordum. Ama tahmin etmek güç değildi.

"Bu soruyu senin gibi birinden beklemezdim." dedi adam bana doğru bir iki adım atarken ama aramızda hâlâ fazlasıyla mesafe vardı. "Geçen sefer güzel bir kız kaçırmıştık hatırladın mı? "

"Hafızam kuvvetli." dedim sinirle gülümserken. Vuslat'ı az kalsın öldürüyorlardı ama istedikleri bu değildi.

"Buna sevindim."

Arkamdaki odadan da iki kişi çıktığında beş adamla başa çıkmanın onca sokak kavgasına karışmış bana. o kadar da zor gelmeyeceğini biliyordum ama muhtemelen buraya beni kaçırmak için gelmişlerdi. Bu da görünürde beş kişi olduklarını gösteriyordu. Başkaları da vardı.

"Ne istiyorsunuz?"

"Yine basit bir soru." Adam bana doğru bir adım daha attığında dövüş mesafesinde kalmak için biraz geriledim. Hem arkamdaki hem de önümdeki adamlara eşit mesafede kalmaya çalışıyordum. "Tedaviyi bırakmanızı."

Düşünceli bir tavırla başımı salladım. Cebimden çıkardığım çakıyı bileğimle hırkam arasında saklamıştım, doğru zamanı bekliyordum.

"Eee, ne diyorsun?"

Güldüm. "Sanırım daha çok istemeniz lazım."

Adamın suratı öfkeyle kasılırken arkamdaki adamlardan birine yumruğumu geçirdim. Diğeri üzerime atladığında çakıyı karnına geçirdim. Adam inleyerek iki büklüm olduğunda diğer adama döndüm. Orta yaşlı adam boş gelmemişti anlaşılan.

Elindeki silahı bana doğrulttuğunda "Vay anasını," dedim gülerek. "Neredeyse korkacaktım."

Tekmeyle silahını yere düşürdüğümde silahı havada yakaladım ve diğer adamlara doğrulttum.

"Ne istemiştiniz?" dedim alayla karşımdaki adamlara.

Orta yaşlı adamın bakışları arkamdaki bir şeye sabitlendiğinde içimden küfrettim. Başkaları da vardı.

Ensemde hissettiğim soğuk metalle beraber gür bir ses "Silahını indir delikanlı." dedi.

Karşımdaki adama dik dik bakarak silahı indirdim.  Yavaşça arkama döndüğümde yirmi yaşlarında genç birini görmeyi hiç beklemiyordum. Adamın tahminen göğsünden başlayan ve boynunun sol kısmını kaplayan ejderha dövmesi, kaslı bir yapısı ve ölümü vadeden simsiyah gözleri vardı.

Adam bana doğru bir adım daha attığında burunlarımız neredeyse birbirine değecekti. "Demek Sansar sensin."

Adamın yüzünden rahatsız edici bir alay geçtiğinde yumruğumu bu dev gibi adamın yüzüne geçirmemek için kendimi çok zor tutuyordum. Eğer silahlı olmadığını bilsem bunu yapardım.

Adam bakışlarını bir an için bile gözlerimden ayırmadan elini siyah kot pantolonunun cebine attı. İri ellerinde küçücük kalan telefonu arkamdaki adama fırlattı.

"Sansar'ın arkadaşlarına  güzel bir mesaj at."

♣Atlas

Sinirle bir sağa bir sola gidiyordum. Selim kızları aramış evden çıkmamalarını söylemişti ama Vuslat telefonunu açmıyordu.

"Açmıyor." dedi Selim elindeki telefonu sehpaya bırakırken.

"Sakin ol evlat." Dedi amcam.

"Ben gidiyorum." dedim ama amcam,  mesajı ilk okuduğum zaman gitmeye kalktığımda beni tuttuğu gibi yine önüme geçti.

Düşünce MahkumlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin