47 - Karanlık

10.5K 448 135
                                    

Bölüm 47: "Karanlık"



Atlas

  Ürkek beyaz bir tane daha zihnimde kayıplara karıştığında susma zahmeti gösteren düşüncelerim yılardır yaptığım en büyük hatanın farkına varmamı sağladı: Karanlıktan korkmak. Karanlıktan korkmam zihnimdeki sinsi düşüncelerin bana yıllardır oynadığı bir oyuna boyun eğmekte başka bir şey değildi. Çünkü aydınlık nasıl ki vardı, bir vücuttu; karanlık da tıpkı onun gibi bir varlıktı. Karanlıkta olmayanlar nasıl aydınlıktaysa, aydınlıkta olmayanlar da karanlıktaydı.

  Gözkapaklarımı kırpıştırdım. Aydınlıkta bulamadıklarımı karanlıkta bulabilirdim.

  Bu bize çoktandır sunulan bir armağan olmalıydı, gündüz gördüklerimiz kadar gece karanlıkta göremediklerimiz... Ya da gördüklerimiz. Karanlıkta gördüklerimizde karanlık kadar gerçekti o halde.

  Kar taneleri süzülürken gökyüzünden gerçek tüm varlığıyla karanlığa hücum etti. Karanlık sadece bakmasını bilmeyene karanlıktı. Sen bakmayı değil de görmeyi bildin mi karanlık aydınlık, aydınlık da karanlık olurdu.

  Belki de karanlığı ürkütücü yapan annemin nefeslerini içine hapsetmesi değil de, gerçekleri olduğu gibi göstermesiydi. Karanlık gerçekti ve gerçek ürkütücüydü.

  Gözlerimi açmak daha önce hiç bu kadar zor olmamıştı. Gözkapaklarımı zorladım ve uzun bir zamandan sonra neredeyse unuttuğum bir dünyaya gözlerimi araladım. Uzun zamandır alıştığımın aksine odanın içi oldukça aydınlık gelmişti. Gözlerimi araladığım dünya aydınlıktı. Gerçeklerin üstünün bir perdeyle kapatıldığını hissettim.

  Buraya kadardı işte; karanlık içine hapsettiği gerçeklerle birlikte kaybolmuştu!

  Yanımda bir kıpırtı olduğunu hissettim. Oraya dönmek istedim ama sanki tüm bedenim yatağa kilitlenmiş gibiydi, kafam o kadar ağırlaşmıştı ki boynumun onu çevirecek kadar güçlü olmadığını biliyordum. Sıcak bir ten elime dokundu. Belli belirsiz sesler duydum ama havada uçuşan sesler anlamsızdı. Biri burada, benimle olduğunu duymamı istiyor gibiydi; ama ben karanlığı istiyordum. Karanlıktaki gerçekler her şeyden çok daha gerçek gelmişti.

  Karanlık kadar siyah olduklarını bildiğim gözlerim odanın tamamen cam olan duvarında sabitlendi. Gökyüzü beyaz gerçekleri yollamıştı yeryüzüne, tıpkı karanlıkta gördüğüm gibi. Kar taneleri süzülürken gökyüzünden gözlerimi yumdum. Karanlıktaki gerçek, işte buydu.


İki gün önce...


Sansar

  "Kar kamuflaj kıyafeti, halat, telsiz... Aklına ne gelirse. Hepsinin en kaliteli olanından bul." Halit bana anlamlandıramamış gibi tuhaf bir yüz ifadesiyle baktı. Mahalle aralarında birbirlerini kovalayan küçük çocukların sesleri ve kapı önlerine oturmuş teyzelerin bakışlarından pek de uzak sayılmayan sokak merdivenlerinin orada buluşmuştuk.

  Üzerine sprey boyayla yazılar yazılmış beton duvara yaslanmış, hava yumuşadığı için gri montumun önünü açmıştım. Halit oturduğu merdiven basamağında bacaklarını ileriye uzattı. "Abi, sen mafyalara falan mı karıştın? Kara Recep'in tayfasına girdin de benim mi haberim yok?" Gülüp bakışlarımı gökyüzüne çevirdiğimde şaşkın bakışlarını üzerimde hissettim. "Abi cidden ne ayaksın sen? Ne yapıyorsun?"

Düşünce MahkumlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin