13. Bölüm | Breaking News

225 14 7
                                    

(İşte yeni bölüm! Umarım beğenirsiniz umarım oylar, yorumlar ve okuyucular artar. Sizi çok seviyorum, iyi okumalar xx)

Size Harry’nin beni otelden ve ondan tam olarak burnumda sümüklerle ve ağrıyan bir karınla kaçmak üzere yakaladığında vereceği tepkinin, büyükannem Martha’nın dedemin cenazesinde tabut tam indirilirken tabutun üstüne atlayıp “Elveda acımasız dünya!” diye bağırdığında cenazedeki insanların verdiği tepkinin aynısı olacağını söylerdim.

Dehşete düşmüş.

Bu zaten böyle olurdu.

Tabi ona bunu gösterme ihtimali sunsaydım.

Sunmadım.

Tahmin edebileceğiniz gibi panikledim.

Ve çığlık atarak koşmaya başladım.

Koridorda koşarken tek merak ettiğim aslında neden çığlık attığımdı.

“Emma!” diye bağırdı.

Kesinlikle arkamdan koşuyordu.

Sonunda asansöre ulaştım.

Asansörün kapısı kapanırken çok yaklaşmıştı ve bu bütün sinirlerimi ayağa kaldırdı. Öyle bir adrenalin patlaması yaşıyordum ki belki de kızgın olmam gerekirdi ama şu an sanki bir tür oyunmuş gibi asansörün düğmesine hızlı hızlı basıyordum.

Kapı yüzüne kapanırken öyle bir kahkaha attım ki gelmiş geçmiş bütün kötü adam kahkahalarına taş çıkarırdı.

“Oyun mu istiyorsun? Pekala.” diye bağırdı.

Ah, hayır lanet olsun dalga geçiyorum sanıyor.

Ciddi olmalıyım. Ciddi olmalıyım. Ciddi-

“Siz gençler yok musunuz? Sakın aşkınızı kaybetmeyin. Ah ve kadere olan inancınızı.” dedi büyükanne Martha’ya benzeyen ve az önceye kadar asansörün içinde olduğunu bile fark etmediğim kadın.

Şu hayat amma garip olabiliyor.

Ben de onunla birlikte gülmeye başladım. Martha’yı özlemiştim. Yakın zamanda aramalıydım çünkü uzun süredir aramamıştım ve eminim ki bolca küfür yiyecektim. Eh, baya sıkı bir kadındı ve kesinlikle sıradan bir büyükanne değildi. Kışın kayak yapmaya giderdi ve babamla beraber yaşına rağmen içki içerdi. Hatta bir ara striptizci olduğuyla ilgili şaka yaptığını hatırlıyorum. Açık konuşmak gerekirse şaka yaptığından emin de değildim.

Asansör lobiye geldiğinde kadına iyi günler diledim ve hızla dışarı fırladım.

Merdivenlerden inmeden önce çok zamanım yoktu. Kendimi hızla otelin dışına attım.

Ve bir taksi çevirdim.

“Sen, ne yapıyorsun?” dedi arkamdaki Harry.

Bu sefer yüzü merak içindeydi.

“Oyun falan oynamıyorum ben.” dedim.

“O taksiye binmeyeceksin. İzin vermem.” dedi kaşlarını çatarak.

Üstünde hala pijamaları vardı. Hayranlar onu böyle görse-

Bir dakika! Hayranlar!

Bir Harry’e baktım bir de etrafıma ve sinsice sırıttım.

“Yapmazsın.” dedi aklımı okuyarak.

“Ah, öyle bir yaparım ki.”

“AMAN TANRIM BU HARRY STYLES! ONE DIRECTION’DAN OLAN. TANRIM KOŞUN OTELİN ÖNÜNDE!”

Memories From The PastHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin