Merhabalar! Biliyorum. Sadece, biliyorum. Ve çok özür dilerim. Yeni bölümü koyacağım dediğim gün koyacaktım fakat sonra beğenmediğime ve daha güzel bir plan yapmam gerektiğine karar verdim. Baştan savma olmasını istemiyorum ve final ile olacakları şimdiden bağlantılı yazmak istiyorum. İnanın bana derslerden vaktim olduğu her zaman içerisinde kafamı bu hikayeye yoruyorum. Neyse, umarım yeni bölümü beğenirsiniz. Aa, ayrıca bu bölüm için bir playlist yaptım. Yani bölümü yazarken dinlediğim şarkılar. Eğer isterseniz okurken dinleyebilirsiniz!! Sizi seviyorum. Oylamayı ve en önemlisi yorum yapmayı unutmayın!!
Playlist:
Cherry Wine - Hozier
Safe and Sound - Taylor Swift
Trouble - Coldplay
Kafasını alıp kuma göm.
Hayır, devekuşu muamelesi hak etmiyor.
Kafasını duvara sürt.
Duvarın boyasına yazık.
O lanet aletini al-
Aaa, merhaba! Geldiğinizi fark etmedim. Piç kurusu sevgilime ne yapmalıyım onu düşünüyordum. Eski... sevgilime?
Şu an ağlayıp etrafı yıkacak durumda değildim. Çünkü elimde hala duran televizyon kumandasıyla şok içinde televizyona bakıyordum.
Bakın bayanlar, ben salak değildim bütün bunları ilgiyi üstümüzden atmak için yaptığını biliyordum. Yani beni gerçekten aldatmamıştı değil mi?
Yoksa aldatmış mıydı?
Off. Beyin fonksiyonlarım bu konu için şu an parçaları birleştirebilmekte çalışamasa da yaptığı kabul edilemez bir şeydi.
Aldatsın veya aldatmasın.
Her şeyden önce ben kesinlikle artık gizli sevgili olarak kalmak istemiyordum. Ayrıca bunu hangi insan karşısındakinin doğum gününde yapar ki?
Yani gerçekten?
Her şeyden önce bunların gerçek olmadığını hayranların fark etmesi hiç zor olmayacaktır çünkü kendisi zaten böyle biri değil yani böyle şeyler yapsa bile "Kazanova Ve Gururlu" adlı bir kitap çıkarmayacak, bunu bu kadar göze sokmayacak kadar ağırbaşlı ve kibar biri olduğunu biliyorlar.
Neyse ya, konu neydi?
Ah evet. Başladığımız yere geri dönmüştük.
***
"Emma! Yataktan çık!"
"Asla!"
"İki gündür yataktasın!"
"Ve mutluyum!"
Evde olmak güzeldi.
Annemin bu bağırışları içimde bir şeyler hareketlendirse de yaşadığım travmanın etkisi baskın geliyordu.
"Bir çocuğun seni böyle üzmesine izin mi vereceksin? Beşinci sınıfta ilk sevgilinden ayrıldığında bile Gives You Hell şarkısını söyleyerek evde dans etmiştin."
Ne?
Güçlü bir kahkaha attım.
"Ve daha on bir yaşındaydın." dedi artık odamın kapısına gelmişken.
Ve bir anda durgunlaştım belki de sorun buydu.
"Belki sorun budur? Ne dersin? Büyüdükçe her şey zorlaşmıyor mu zaten? Hissettiğimiz bütün kötü duygular daha çok derin ve yoğun olmuyor mu? Yani öfke, üzgünlük, pişmanlık, hayal kırıklığı, kalp kırıklığı? Oysa, küçük bir çocuğu üzüldüğünde mutlu etmek çok kolay. Nasıl oluyor da bütün kötü duygular bizimle beraber büyürken, güzelleri daha da kısa süreli oluyor?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Memories From The Past
FanfictionDans tutkusu, normal bir hayatı olan bir kız ve onu daha çocukken, tanıştıkları andan itibaren, herkes ve her şeyden korumaya, her zaman yanında olmaya yemin etmiş bir çocuk. Çocuk aklıyla edilmiş bu yemin ve olmak istediği 'Superman' yıllar içinde...