Aslında ironi yapmak için söylediği cümleye karşılık "İyi olur." dedim.
"Ben bu dünyaya realizm ile boğuşmak için gelmedim."

Yine bana muhalefet olabileceği düşüncelerini sıralamaya hazırlanırken ondan hızlı davranıp sözünü kestim.

"Az kaldı, biraz hızlanalım."

Teyzemin evine yaklaştığımızı fark edince içimi yersiz bir heyecan kaplamıştı. Sanki o dar sokağa ilk defa gidecek, senelerdir girdiğim apartmana ilk kez girecek, teyzem ve kızı Hale'yi ilk defa görecektim.

Adımlarımı hızlandırıp Robin'i arkada bıraktım. Yaz sıcağının yakıcılığı karanlıkta bile sürerken alnım terlemeye başlamıştı.

Robin de hızlanıp yeniden yanımda yerini bulunca adımlarımız tekrar senkronize olmuş ve teyzemin evine gidene kadar soluk ve adım seslerimizden başka ses çıkmamıştı.

Apartman görüş alanıma girdiğinde istemsizce gülümsemeye başladım. Onları göreceğim için mutluydum, evet. Ancak gülümsememin asıl sebebi, az sonra bir şeyler olacağı içindi. İyi veya kötü, hayatım bir şekilde değişecekti. Ya teyzemle barışıp buradan mutlu ayrılacaktım, ya da yeniden kavga ve gürültü eşliğinde burayı ikinci defa terk edecektim. Hangisi olursa olsun, benim için bir şekilde dönüm noktası olacaktı.

Apartmanın önüne geldiğimizde durdum, benimle birlikte Robin de durdu.

"Beni iki aptal dallamanın elinden kurtardığın için sağ ol." deyip sırıttım.

"Ben içeri giriyorum, seni de fazlasıyla alıkoydum. Soyman gereken insanlar vardır."

"Şunu sessiz söyle!" diye söylenip etrafa bakındı. Bizi duyabilecek birilerini göremeyince o da benim gibi sırıtmaya başladı.

"Görüşürüz." deyip arkasını döndü, ancak iki adım attıktan sonra tekrar bana doğru döndü.

"Bu arada, anahtarım güvende, değil mi?"

"Güvende. Onun ne için olduğunu söylemeyecek misin artık?"

"Günü geldiğinde öğrenirsin."

Saçma ve bir o kadar gereksiz bir gizem yaratıp ortadan kayboldu. Ben de kendi kendine sessizce söylenirken zile basıp kapının açılmasını bekledim. Kapı otomatiği sesini duyar duymaz içeri girip merdivenleri çıkmaya başladım. Teyzemlerin olduğu kata vardığımda, beni kapıda bekleyen çok özlediğim iki simayla karşılaştım. Teyzemin gözleri hâlâ yaşlıydı ama gülümsüyordu.

Yanlarına varır varmaz içeri girmemi beklemeden boynuma sarıldı ve bir süre kollarını gevşetmeden öylece bekledi. Göründüğünden daha güçlü olan kollar arasında kemiklerim hafiften acımaya başlasa da bu anı bozmak, teyzemi kendimden uzaklaştırmak istemedim. Bekledim, ta ki kendi isteğiyle kollarını çözene kadar.

"Neredesin kızım sen?" dedi ağlamaklı bir sesle. "İnsan teyzesini bırakıp gider mi?"

"Hele kuzenini?" diye araya girdi Hale. Gözlerindeki mutlu parıltıya şahit olsam da bana biraz kızgın olduğunu tahmin edebiliyordum.

İçeriye davet edilmeden önce kısa bir süre ikisiyle de bakıştık. Sonunda teyzem sessizce burnunu çekip yüzüne düşen bir tutam kızıl saçını kulağının arkasına attı ve gülümsedi.

"Hadi, içeri gel."

Eve girmem için yol açıklarında ayakkabılarımı çıkarıp içeriye girdim ve sırt çantamı kapının yanındaki askılığa astım.

Oturma odasına geçip kanepenin birine yerleştikten sonra teyzem ve Hale'nin karşıma geçmesini bekledim. Dünden bu yana benden çok fazla haber alamadıkları için oldukça meraklı olmalılardı, bu yüzden gelmeleri çok uzun sürmedi. Onlar sorguya başlamadan evvel ben kaç soru soracaklarını tahmin etmeye çalışıyor ve soru sayısının fazla olmamasını ümit ediyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 11, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SEKİZ MADDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin