5. Bölüm

2.4K 168 115
                                    

Merhabalar arkadaşlar! Bir açıklama yapmak üzere burayı işgal etmiş bulunmaktayım.

Bilmiyorum fark eden oldu mu ama Robin lakaplı karakterimizin ismi başta Toprak idi fakat ben onu Cihan'a çevirdim. Sebebi de şu; ben bu hikaye ile birlikte bir hikaye daha kurgulamaktaydım. Durum böyle olunca benim kafa biraz karışmış tabii... İki kurguda da Toprak isimli karakter oldu. İsim diğer karaktere daha uygun olduğu için bunu değiştirdim. Robin, bundan sonra bizimle Cihan olarak devam edecek.
Bunu da böylece ilan etmiş olayım.

İyi okumalar diliyorum, yorumlarınızı eksik etmeyin. 🌸

***

"Yalnızca sakin ol ve beni bekle!"

Bir fare gibi kapana kısılmış, bulunduğum yerden dışarı çıkamaz bir hale gelmiştim ve telefondaki ahmak bana beklememi söylüyordu, sanki yapabilecek başka bir şeyim varmış gibi...

"Kapıyı kıracaklar, çabuk ol!"

Telefonu hâlâ kapatmamış olan Robin'in, hızlı nefes alışverişlerini işitiyordum. Bir yandan koşuyor, bir yandan da telefonda bana laf anlatmaya çalışıyordu.

Kalın ses tonuna yansıyan endişe ile, kesik kesik nefeslerinin arasından yüksek sesle ikaz etti.

"Sakin ol dedim!"

Korkudan ecel terleri dökerken, bu şahsın kullandığı bu basit cümleler beni rahatlatmadığı gibi daha çok sinirlendiriyordu.

"Ne kadar çok biliyorsun sen ya? Kolaydı zaten! Bilmem farkında mısın Robin ama dışarıda, beni yakaladıkları an ağzımı yüzümü dağıtabilecek iki tane herif var!"

"Tam olarak neredesin?"

"Yelkovan sokak! Çürük bir gecekondu var ya, oradayım. Çabuk ol, bulaştırdığın bu pislikten çıkar beni!!"

"Rüya, tamam. Bak, şimdi kapatıyorum, telefon bana engel oluyor. İçinden yüze kadar say, orada olacağım."

Bu aptalca fikre karşılık var gücümle, "Sakın," diye bağırdım.

"Sakın kapatma! Sen benimle kafa mı buluyorsun?"

"Eğer yüze ulaştığında orada olmazsam cenaze işlemlerini ben üstleneceğim, merak etme. Orada görüşürüz!"

"Robin, saçmalama!"

Aldığım cevap koca bir hiçti! Nefes sesleri gitmiş, telefon kapanmıştı. Çürük kapıdan gelen sesler daha da yükselmiş, dışarıdaki heriflerin ettiği küfürler nirvanaya ulaşmıştı. Duyduğum bu cümlelerden daha iğrenç şeyler duyup duyamayacağımı merak ederken aynı zamanda yaratıcılıklarından ötürü bu adamları takdir ediyordum. Hayatım boyunca aklıma bile gelmeyecek şeyleri, sıradan cümlelermiş gibi yedi ceddime saydırıyorlardı.

Kapı iyice gevşemişti ve az sonra açılacağından emindim. İşin ciddiyetini yeni yeni kavramıştım ve o kapı kırıldığı takdirde neler olacağını düşünmek bile istemiyordum. Korkum giderek artıyordu.

Çaresizce bir köşeye geçip oturdum ve dizlerimi karnıma çektim. Başım ve sırtım duvara yaslı iken gözlerimi sımsıkı kapatıp saymaya başladım.

Bir, iki, üç, dört, beş...

Otuz beşe ulaştım, Robin yoktu.

Otuz beş, otuz altı, otuz yedi, otuz sekiz, otuz dokuz, kırk...

Robin hâlâ yoktu. Bir kez yutkunup devam ettim.

Kırk bir, kırk iki, kırk üç, kırk dört...

SEKİZ MADDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin