*

156 20 12
                                    

        Bağırıyordu genç kız. Yağmurun altındaki o boş parkta bağırıyordu. Yardım edin diye bağırıyordu. Kaybolan geçmişini arıyordu. Kaybettiği geçmişine bağırıyordu.

        "Yardım edin! Geçmişimi arıyorum, kaybolan geçmişi arıyorum. Yardım edin! Lütfen."

         Ayakları onu bırakmıştı. Yere çöktü genç kız. Tek isteği vardı o da hatırlamaktı. Aşıktı ama kime aşıktı? Koruyordu ama kimi koruyordu veya neyi? Gülüyordu ama neden gülüyordu? Ağlıyordu ama neden ağlıyordu? Koşuyordu ama neden koşuyordu? Seviliyordu ama kim tarafından? Sorularına cevap arıyordu ama nerede ya da kimde? Soruların cevabını bildiğini sanıyordu ama hepsi rüyaydı. Bilincinin ona oynadığı imkansız oyun. Bekli gerçekti rüyası, ya da yarı gerçek. Hatırladıklarının yanlış olması garip geliyordu. Yaşadıkları yani gördükleri sadece rüyaydı. Mutlu bir rüya.

          Sadece burayı, bu parkı hatırlıyordu. Hatırlamak istiyordu, parkta olanları da hatırlamak istiyordu. Kaybolan geçmişini istiyordu. Hatırlayamamak, unutmak olmuştu en büyük korkusu artık. Gerçek hangisiydi? Hangisiydi rüya olan?


...

"Uyan Marinette bak güneş doğuyor."

"Uyanmayacak benden demedi değil."

Doğru o Marinette Dupain-Cheng'ti. Yanındaki kişiler ise onu uyandırmaya çalışan en iyi arkadaşı Alya Césaire ve buna inanmayan diğer en iyi arkadaşı Chloe Bourgeois idi. En son Chloe'nin evinde pijama partisi yapmışlardı. Marinette Paris'in kahramanı harika Uğurböceği idi. Marinette yani, Uğurböceği ile Karakedi sevgiliydi. Chloe'nin evinde oyalandıktan sonra üç arkadaş okula doğru yürümüşlerdi. Marinette'in ısrarı ile.

O sırada parka varmışlardı. Parkta sabah kontrolünü yapan aşkını gördü Marinette. Ona sarılmak istiyordu ama Marinette iken yapamazdı. Son zamanlarda aklında bir soru vardı.

Acaba Karakedi onu iki hali ilede sever miydi?

Birden anlamadık bir şekilde yere yığıldı Marinette. Birden göğüsünde bir acı hissetti ve o patlayan flash...

Bir, iki, üç, dört, beş, altı... hayır hayır yedi tane yüz, bazı yüzler ağlıyordu, bazı yüzlerin endişeli halleri vardı. Birden görüş açısını gri aletler kapladı...

|| Miraculous || Kaybolan GeçmişimWhere stories live. Discover now