38.Bölüm

19.7K 1.4K 564
                                    

Merhaba! Ben geldim 😍 herkese gripli bir günden selamünaleyküm 😭 hasta hasta bölüm yazmak cidden korkunçmuş. Fakat bugüne yetişmesi gerekiyordu ne yapalım 🤗

Bu bölüm sizin gibi bende karakterlerimle hasret giderdim. Olay çıkmadan uzun uzun birlikte olmaları beni de mutlu etti.

Neyse çok uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakıyorum 😍

Bölüm ithafı @1212star a ❤️ yorumlarıyla ve tatlılığıyla her zaman beni gülümsetmiştir. 🌺

Yıkılmış halimden oldukça zevk alarak sözlerine devam eden Faye, "Uyandığında Warner'a bir şey demeyi aklından bile geçirme tatlı cadıcık. Gece yarısından sonra seni kapının önünde bir araba bekleyecek. Aracın içinde olan ajanımızla birlikte göreve gidiyormuşsun gibi oradan ayrılacaksın." dediğinde bana çıkış kapısı bırakmamak için her şeyi düşünmüştü.

Kırılan son umudumla tamamen bitik halde, "Bunu yanınıza bırakmayacağım." dedim ant içer gibi. Onlarla gidersem bile beni öldürmeyeceklerinden emindim. Eğer öyle bir planları olsaydı anı olayına gerek duymadan çoktan saldırırlardı.

Halime gülerek bakan Faye, "Evet tabi göreceğiz." dedikten sonra yanıma yaklaşıp duvar dibine sinmiş bedenimin hizasına gelmek için eğildi.

Kan kırmızısı parlayan gözlerini gözlerime dikip, "Senin için çok güzel planlarım var. Onlardan sonra da böyle konuşabilecek misin merak ediyorum." dedi. Sesindeki ton öyle derin bir öfkeyi barındırıyordu ki anlam verememiştim. Artık benden nefret etmesinin tek sebebinin kehanet cadısı olmam yüzünden olduğunu sanmıyordum.

Kendimi tutamayarak, "Benden neden bu kadar nefret ediyorsun?" diye sordum.

Sorum onu daha da öfkelendirirken köpek dişlerinin gözümün önünde sivrileştiğine şahit oldum. Genizden gelen vahşi bir hırlamayla, "Uzun yaşamım boyunca sahip olduğum tek adamı benden çaldın." dediğinde korkmadığını söyleyemezdim. Dişleri boğazıma santimler kadar yakınken korkmamak imkansızdı.

Söylediği cümleden hiçbir şey anlamazken, "Neyden bahsediyorsun sen?" dedim dalgınca. Benim erkeğim dediği adam kimdi? Hayatım boyunca sahip olduğum tek erkek Warner'dı.

Sorumu görmezden gelip, "Bilmediğin fakat yakında öğreneceğin çok şey var küçük kız. Şimdi uyan ve sevdiklerinle son gününün tadını çıkar." diyerek ayaklandığında itiraz etmeme fırsat kalmadan gözlerim tekrar karardı.

Bu seferki daha az sancılı olurken içimdeki huzursuzluk yanında önemsiz kalıyordu. Ne yapacaktım? Warner'a bir şey diyemeden nasıl gidecektim? En önemlisi de ben gitsem bile savaşımızı kazanması gerektiğiydi. Bensiz bile olsa. Peki gidişim onlarda savaşma arzusu bırakır mıydı? İşte orası tamamen şansa kalmıştı.

Bilincim tamamen gerçek dünyaya açılırken sırtıma yaslı bedenin düzensiz soluk alıp verişleriyle uyanmıştım. Sıcaklığı tenimi ısıtıyor olsa da içim buz kesmişti bir kere. Mutluluğuma gölge düşüren huzursuzluğu yok sayamıyordum.

Warner uykulu sesiyle, "Uyandın mı güzelim?" diye sorduğunda konuşursam ağlayacağım için mırıltılarla onu onayladım.

Burada olması iyi mi olmuştu yoksa kötü mü karar veremiyordum. İçimden saatlerce ağlamak geliyordu. Fakat ruhum sıcak bedeninden yayılan sevgiye de açtı.

Boğazımdaki düğüm saniyeler geçtikçe büyürken burnumun sızladığını hissediyordum. Ağlamamak için kendimi o kadar sıkıyordum ki sonuçta çenem ağrımıştı.

KANLI LOTUS (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin