1.BÖLÜM - TESADÜF

70 8 1
                                    

Miharmadan Sonra 100.Yıl Cin Ayı 1.Aydınlık Geceler 6.Gün

Kara Koruluk'un Güneyi - Avcı Köy

Simsiyah pelerinin altında, Ay ışığında parlayan gümüş zırhı, adamın savaşçı olduğunu ele veriyordu. Ne kaliteliydi üstündekiler ne de kalitesizdi. Kukuletasının altında belirsiz bir silüet vardı. Kasabanın içerisine bineksiz girdiği için bir süre tekinsiz bir biçimde dolaştı. Sonunda gürültülü bir hanın önünde durup kapıya baktı bir süre. Yüzüne yayılan gülümsemesine engel olamadı ve loş ışıklı Göbeklinin Hanı'na giriş yaptı.

Adamın içeri girmesi ile nerdeyse herkes sustu. 2 metreyi aşan boyu ile bir cadı kadar iri yarıydı ama büyücü değil de savaşçı gibiydi daha çok, belki de bir ödül avcısı. Tek adımda hanın barına ulaştı ve oturdu. Kafası tavana değdiğinden rahatsız olmuştu;

-Bir kadeh içki getir, birazda yiyecek bir şeyler.

dedi. Bir an duraksayan hancının kızı;

-Emredersiniz Efendi Savaşçı!

diyerek bir kadeh bira doldurdu. Bir parça sığır eti ve birayı da önüne koyup

-3 gümüş Efendi Savaşçı.

diyerek gülümsedi. Adam da karşılık olarak gülümseyerek;

-Sana 20 gümüş versem, dışarıdaki gümüş yeleli boz at 'a bakar mısın?

deyince kızın adeta gözleri parladı. Sessizce ve heyecanlı bir edayla başını salladı. Adam elindeki keseyi açıp 20 gümüş saydıktan sonra kıza vermişti ki sevinçle koşarak dışarı çıkan kızını görünce hancı adama yöneldi ve;

-Paran çoksa kendine sakla yabancı. Bu köy sınır köyüdür, avcı köyüdür. Bu köyde şeytan avlayan çocuklardan tut kötü yola düşmüş cinlere, peri satan kaçakçılara kadar pislik namına ne ararsan bulunur. Hepsi de kesesi şiş yalnız adamları çok sever. Anladın değil mi ne demek istediğimi?

dedi. Bunu, koca göbeğini bara dayamış, adama zorla eğilmiş ve eliyle ağzını kapatarak fısıldayarak yapıyordu ki;

-Hancı!

diye kükredi yabancı. Kukuletasını başından atıp yüzüne yayılan alaycı gülümsemesiyle;

-Ben bir grup haydut arıyorum. İşittim ki Gümüş Yurt 'un Bor 'unu çalıp başka yerlere satarlarmış. Kuşlar bana burada olduklarını haber etti. Başlarına konan ödül için geldim ben!

dedi. Hancı donup kalmıştı;

-Ben ne dedim ki şimdi bu adama?

diye düşünerek telaşlandı. Hanın içini derin bir sessizlik kaplamıştı. Hancı biraz ortam sakinleşsin diye biraz da altta kalmamak için;

-Bura bilgi hanı değil, Göbeklinin Hanı. O da benim. Burada haydut maydut yok. Git başka yerde ara!

diyerek yabancının tabağına uzanmıştı. Ancak ulaşamadan bir şey mâni oldu ona. Yanda hiç sesi çıkmayan, varlığı unutulmuş bir cindi bu. Hancı şaşırmış ve ne olduğunu anlamaya çalışırken bir yabancı daha belirmişti arkasında. Adam;

-Sakın hancı! Sakın o tabağı alayım deme! Yoksa elini keserler! Karşındakini hiç tanımıyorsun!

dedi. Cinin yüzü görünmese de sesindeki tınıdan iki yabancı birbirlerini tanımışlardı. Normal bir insan boyutunda olan cin ayağa kalkıp kukuletasını arkaya atarak;

-Lordum Kazgan 'a selam olsun. Heybetli Arslan Lordu!

diyerek reverans yaptı. Adam da ayağa kalkarak cinin omuzlarından tutup;

KAYIP TAŞ AYRA  Where stories live. Discover now