"Önce şu fotoğrafı Salih'e gönder de baksın shop mu değil mi diye. Eğer shopsa o zaman ağlayabilirsin. Onu gerçekten kırdığın için," diyerek onu yerden kaldırdım ve koltuğa oturttum. Telefonunu alıp Salih'e fotoğrafları attı ve bir şeyler yazdı. Yazmasıyla telefonunun çalması bir oldu.

"Efendim kardeşim?"

-Kanka bu fotoğrafları sorgulatmam biraz zaman alır birkaç saat bekleye bilir misin?

"Beklerim ama acele etsen bu... Bu çok önemli."

-Fotoğrafta ki Cemre mi?

"Evet, Cemre."

-Anlaşıldı meselen... Merak etme elimden geldiğince çabuk inceleteceğim, sonuçta boşuna okumadım ben o okulu.

"Eyvallah kardeşim, sağ ol gerçekten."

- Görüşürüz kanka yazacağım ben sana.

"Görüşürüz kardeşim, bekliyorum," diyerek telefonu kulağından çekti abim. Derin bir nefes çekti içine ama bu rahata erdiğimizde ki gibi bir nefes almak değildi. Daha çok uzun süre nefessiz kaldığımızda aldığımız o nefes kadar acı verici ve ihtirassızdı.

〇〇〇

Anonimden devam (Oğuz)*

İklim'e son kez bakıp odama yürümeye başladım. İçimde bir ateş büyüyerek kor haline gelirken benliğimi yakıp geçiyordu. Bir sol anahtarının ortasında ki girdaba takılı kalmıştım. Dışarıdan güzel gözüküyordum. Ta ki girdaba yakından bakana dek.

Şu an ne düşünmem gerekiyor bilmiyordum. Nefesim kesiliyor, boğazımdaki yumrular tek tek düğüm olup içime oturuyordu. Fotoğraflar kalbime sancılı birer buse konduruyor ve yanılmamı sağlıyordu. Acıma sızdırdığım kadın acımda terör estiriyor, kan revan ediyordu beni. Bense kırıyordum. Doğruluğuna inandığım şeyi sorgulamayı akıl edemeyip onu öldürüyordum.

Terlemiş ellerimi kotuma sildim. Odamın kapısını açıp içeri geçtim. Kapıyı ardımdan kapatırken yere çöktüm. Yine onun fotoğrafları karşıladı beni. Mutlu, güzel fotoğrafları.

Her zaman içimi ısıtan fotoğraflar bu sefer donduruyordu bedenimi. Tüylerim diken diken oluyor ve nefret edercesine kopmak istiyordu benden. Ona olan sevgimi sorgulamadan edemedim. Sahi ya eğer gerçekse. Gerçekten değmişse dudakları o adama. Sevmeye devam edebilir miydim?

Kimi kandırıyorum ki. Tabii ki devam ederdim onu sevmeye. Alışmıştım bir kere onun acısıyla nefes almaya. Artık başkasının mutluluğunda soluklanamazdım ki. Bir kere alışıyordun acıya. Sonra devamı geliyordu. Aşk acısı neydi ki, anamız babamız buradayken neydiki bu acı?Benimki aşk acısı değildi, benimki canımın acısıydı.

Canım olan kadının canımı parçalamasının, bir kemer darbesinin sırtta çıkardığı o tok sesdeki çığlıklarının sancılı acısıydı. Belki de koparılan bir papatyanın feryâdında gizli olan ölüm kokusunun acısıydı içime sinen.

Sahi neden papatyalar ölürken kokardı, bir ölüm nasıl bu kadar güzel kokabilirdi?

Oda benim ölümümdü işte. Güzel yüzlü, cennet kokulu ölümüm. Mavi gözleri sebebimdi. Avuç içleriyse yaşama sevincim. Peki neydi bu kaybolmuşluk hissi? Bu ilk defa gördüğüm bir şey değildi ki ilk defa ölüşüm değildi bu. Peki neden şimdi bu boğuluyormuşluk hissi, bana olan hislerini söylediğinden miydi? Bu yıkıklık ve aldatılmışlık durumu.

Neden bu güvensizliğim şimdi ona? Peki ya gerçek değilse, işte o zaman biterdim. Gerçek olsa ben onu affederdim muhakkak. Çünkü o kadın hüviyetimdi benim ama gerçek değilse affetmezdi beni. Onu kırmıştım kendinden iğrendirmiş ve ona geri alamayacağım şeyler söylemiştim.

Belki ufak bir ihtimal alırdı geri beni hayatına. Okşatırdı tekrar o güzel saçlarını. Öptürürdü avuç içlerini ya da tam tersi olurdu. Bir daireye dönerdik. O merkezde kalırdı ben ise ona eşit uzaklıktaki çap olarak dururdum sadece. Onu görürdüm, onu hissederdim ama dokunamazdım bileklerine. Hissedemezdim nabzını. İşte ben de yıkılırdım o an. Ölümümün altına, altın yaldızlarla atardı imzasını kana bulanmış bir jiletle.

BÖLÜM SONU

Kitapla ilgili bildirimler için beni takip edebilirsiniz. melisamt0

Bölüm ile ilgili düşünceleriniz neler?

Beğendiniz mi?

Umarım beğenmişsinizdir.

İyi zamanlar diliyorum ve sizleri seviyorum, görüşmek üzere.

Son Görülme | yarı texting -TAMAMLANDI-Where stories live. Discover now