5. BÖLÜM (yalnızlık)

54 5 1
                                    

*WILLIAM
Lana, Dan'den ayrıldıktan sonra hiçbir şey demeden ayağı kalkıp lavaboya doğru yürümeye başladı. O gittikten sonra Alex sordu sertçe.

"Emin misin Dan? Bu çok büyük bir iddia. Şuan umutlandı biliyorsun."

Dan gülümseyerek kafasını salladı. "Hiç dediğimin olmadığını gördün mü?"

"Bir kere dedin Dan, oda iki yıl önce."

"Ben ne gördüysem onu söylüyorum canım, sıradaki." diye devam etti Alex'e aldırış etmeden. Hiç kimse sesini çıkarmayınca Dan malzemelerini toplayıp ayağa kalktı.

"Fikrinizi değiştirirseniz burdayım eylülün sonuna kadar vaktiniz var. Eylül geçtikten sonra olmaz." dedi ve masadan uzaklaştı. Luke Dan'in peşine takılıp bir şeyler dedikten sonra bana bakarak kafenin dışına çıkmak için kapıya yöneldi. Konuşmak mı istiyordu?

"Biraz temiz hava almam gerekiyor." dedim ayağa kalkarak Austin tamam anlamında başını salladı. Alex ise hiçbir şey demedi sadece Luke'a bir bakış attı.

Kafenin dışına çıkınca onu gördüm. Önlüğü üzerinde değildi. Elleri cebinde düşünüyordu. Stresli görünüyordu.

"Merhaba." dedim yanına yaklaşarak.

"Merhaba William." dedi gülümseyerek. Ne diyecektim şimdi? Neyseki o devam etti.

"Dan ne yaptı öyle?" diye sordu yüzüme bakarak. Biraz düşünerek yere baktım ve kollarımı göğsüme doladım, soğuktu.

"Dan'in yeteneği var diyelim. Hissediyor."

"Ciddi misin sen?"

"Bende ilk duyduğumda inanamamıştım. Bize söylediklerinin hepsi doğru çıkınca inanmaya karar verdim istemeden de olsa."

Sadece kaşlarını kaldırdı tepki olarak.

"Siz niye yaptırmadınız peki? Her ne yapıyorsa artık. Ondan korkuyordum şimdi daha çok korkuyorum." dedi kurduğu cümlenin sonunda gülerek. Gülümsedim bende.

"Daha önce bize söyledikleri şeyler felaketti çünkü, hepsi bir bir gerçekleştiği için haliyle korkuyoruz."

Utana sıkıla geveledi.

"Ben aslında seni buraya teşekkür etmek için çağırdım, arkadaşlarının yanında edemedim."

"Ne için?" diye sordum merakla gözlerine bakarak. Gülümsedim.

"Dan bana iyi davranmaya başladı, nedenini sordum; William yüzünden dedi. Ona beni azarlamaması için bir şey söyledin sanırım."

Evet söylemiştim. Seni yakışıklı bulduğumu söylemiştim mesela.

"Bir şeyler demiş olabilirim bilmiyorum." dedim gülümseyerek.

"Teşekkür ederim o zaman."

Kapıdan hızlıca çıkan Alex ödümü patlattı.

"Alex? Nereye gidiyorsun?" diye sordum hızlıca, sinirliydi. Luke'a ve bana bakarak konuştu.

"Austin sinirimi bozuyor."

Artık dayanamadım sanırım, birden ne oldu bilmiyorum. Sinirle konuştum.

"Siz ikiniz gerçekten abarttınız. Gereksiz yere hemde. Sabah okulda onunla konuştum sorgulamayacak artık seni. Rahatlıkla yapabilirsin gizli işlerini."

Alex duraksayıp ne oluyor dercesine bana baktı.

"Bence sen karışmamalısın William. Aramızı bozmaya hiç gerek yok canım. İyi akşamlar." dedi sertçe, yürümeye başladı. Hiçbir şey demeden derin bir nefes aldım, ona bakmaya devam ediyordum. Birden duraksadı telefonunu çıkarıp birini aradı ve telefonla konuşarak yürümeye başladı. Upuzun boyu yüzünden ona delice yakışan gri renkli paltosu o köşeden dönmeden önce gördüğüm son şey oldu. Sessizlik hakim olmuştu.

ÖNCE HAYALLER ÖLÜRWhere stories live. Discover now