♦️BÖLÜM 4♦️

En başından başla
                                    

Her gelişinde biraz daha bitiyordu. Her gelişinde hissettiği acı sanki mümkünmüş gibi daha çok artıyordu. Biliyordu ya acı hissedilmek istiyordu. O da iliklerine kadar hissediyordu.

Ne kadar orada öylece oturduğunu bilmeyen adam duyduğu ağlama sesiyle kendine geldi. Öyle ki bacakları uyuşmuştu. Güçlükle kalkıp gelen ağlama sesine yöneldi. O kadar acıklı bir ağlayıştıki adamı kendisine çekmişti.

Baran gelen sese doğru biraz daha ilerleyince yan yana iki mezarlığın önünde yere çökmüş genç bir kadınla karşılaştı. Kadının arkası dönüktü ve hâlâ ağlamaya devam ediyordu. Adamın gözleri mezar taşarında yazan yazılara kaydı.

Birinde "MEHMET KARACAN". Diğerinde ise "MİHRİBAN KARACAN" yazıyordu. Kadının sesini duymasıyla gözleri tekrar arkası dönük bedene kaydı.Kadın ağlamayla karışık konuşuyordu. Baran dinledi.

"Anne , baba biliyorum. Yine ağladığım için kızıyorsunuz. Ama-ama ben yapamıyorum. Sizi çok özlüyorum anne. Her seferinde ağlamayacağım diyerek geliyorum ama olmuyor. Sizi böyle görünce dayanamıyorum."

Adam anlamıştıki karşısında ağlayan kadın anne ve babasına ağlıyordu. Bir an kendi derdinden daha büyük acılar olduğunu hissetti. Kadının ağlayışı içini parçalamıştı. Yine de gidemedi oradan ve kadını dinlemeye devam etti. Kadın başını babasına çevirdi ve yine hıçkırarak devam etti.

"Baba sana çok ihtiyacım var. Ben-ben dayanamıyorum baba. Büyüdüm bak eşşek kadar oldum. Ama hala ruhum küçüçük baba. O gün sizle beraber büyümeyi bıraktı ruhum. Sen sarılmayacaksan, öpmeyeceksen. 'Canım kızım büyüdükçe güzelleşiyor.' demeyeceksen ne anlamı var baba büyümemin?"

Bu sefer de başını annesine cevirmişti.

"Anne yoruldum artık. Bahar'a senin gibi annelik yapamıyorum. Güçlü kalamıyorum artık anne. Ona güçlü numarası yapmaktan. Hayata karşı güçlü numarası yapmaktan yoruldum senin dizlerinde uyumak istiyorum anne.Sana ihtiyacım var."

Kadının sesi kısılmıştı fakat hıçkırıkları artıyordu.

"Sizsizliğin acısını çekiyorum,sizi çok özlüyorum anne."

Diye bir cümle daha atmıştı ortaya arkasındaki adamın da yüreğini yaktığını bilmeden. Daha sonra güçlükle ayağa kalmıştı kadın. Sesini kontrollü çıkarmaya çalışarak konuşmuştu.

"Ama yılmadım işte. Bahar için dimdik ayakta durdum. Bana emanetiniz için savaştım. Bu zamana kadar geldim. Bakmayın ağladığıma size olan özlemimden dayanamıyorum. Sizi görünce direkt sulanıyor gözlerim. Dilimde çözülüyor tabi. Yine çok konuştum."

Acısını ailesiyle paylaşan kadın,son sözlerinin ardından gülümsemeye çalıştı.Elinin tersiyle gözyaşlarını sildi. Daha sonra bir su bidonu istemek için gözleri etrafa bakındı. Birden arkasını dönünce kendini izleyen adamla karşılaştı. Olduğu yerde kalakaldı. Zira bu gözler,bu karanlık gözler. Asla unutmazdı o gözleri.Lanetli saymıştı bir kere bu karanlık hareleri.

Adam iste kadının söylediklerinin dalgınlığından kendisine aniden dönüşünü fark edememişti. Kadının ani dönüşüyle göz göze geldiler. İkisi de birbirini tanıyacak gibi olmuşlardı ya bir süre baktılar birbirlerine.

Daha sonra Baran aklına gelişiyle aniden çattı kaşlarını. Bu o kadındı. Kendisine Berfin'in ölüm haberini veren doktordu. Şok etkisine girmişti nerdeyse. Bir süredir burada içi parçalanarak dinlediği bu kadın vermişti kendisine kalbini parçalayacak olan haberi.

Roza ise o gözleri görür görmez tanımıştı zaten. Yüz hatlarının sertleştiğini farkedince geriye doğru bir adım attı.

' Beni mi takip ediyor bu?'

GÜN DOĞUMUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin