21.Bölüm

1.1K 69 13
                                    


Saçlarımı geriye doğru savurup oturduğum sırada arkaya doğru yaslandım, elimde tuttuğum çikolatamdan büyük bir ısırık aldım, ve yan gözlerle sınıfı taradım. Cam kenarında oturan Kerem ile Sevda'nın bakışlarını üzerimde hissederken, aldırmadan arka sıralarda oturan Alperen'e gözümü diktim. Yanında oturan Furkan ile konuşurken arada bir önünde bulunan deftere gözleri kayıyordu.

Onu izlediğimi fark etmiş olacak ki birkaç saniyeliğine göz göze geldik, fakat bu o kadar kısa sürdü ki gözlerini hemen gözlerimden çekti.

Ağzına sıçtığımın malı.

Ne diye kendini gizliyordu ki?

Tamam çok yakışıklı değildi zaten artık bunun bir önemi yoktu.

Hayatımda ilk defa bu kadar çok seviliyordum, ne yapacaktım ben ya?

"Ben bu hayatın varya getirisini görüntüsünü..." Simge kafasını sıraya doğru fırlatıp, derin bir nefes aldı. "Sıçayım matematiğe ya anlayamıyorum ya anlayamıyorum." Sinirle yerinden kalkıp altında duran siyah kot pantolonunu kimseyi önemsemeden yukarıya doğru çekip düzeltti.

"Zıkımlanmaya gidiyorum ben, yoksa matematik dersine en ağır küfürlerimi sokacağım." Sınıfta gözlerini gezdirip, öğretmenler masasının üzerinde oturan Elif'in yanına gitti.

"Kalk lan davar! Gidelim de yemek yiyelim." Elif gözlerini devirip masanın üzerinden atlayıp Simge'nin kafasına tokat attı. "Senin o ağzına kürek sokarım." Sınıfın kapısına doğru ilerlerken ikisi birden bana döndü. Yokluğumu mu hissetmişlerdi? Hayatımda ilk kez yokluğum hissediliyordu da.

"Kanka sen gelmiyor musun?" Elif bana bakıp elini havaya kaldırıp bana doğru salladı, Sevda'ya doğru baktığımda kıskançlıkla bizi izlediğini gördüm. Gülümseyerek yerimden kalktım, ve onlara doğru ilerledim. Sınıftan çıktıktan sonra birkaç erkeğin bakışlarını üzerimde hissetmeme rağmen onlara bakmadım. Kimse ile göz teması kuramazdım!

Kantine girdiğimizde masalardan birine kendimi attım, Elif ile Simge yemek almak için sıra beklerken etrafa bakıyordum, sanki her an bilinmeyen numara karşıma çıkabilirmiş gibi. Simge elinde tuttuğu iki tane tost ile bana doğru geldi, birini benim önüme bırakıp diğerini kendi önüne çekti.

"Yesene lan soğuyacak." Şaşkınca ona baktım, bana mı almıştı? "Ben bir şey istememiştim ki." Tostundan koca bir ısırık alıp önümde duran tosta baktı ardından bana sonra, yüzünde her zaman takındığı o ifade belirdi 'senin ağzına sıçarım'

Gülümseyerek önümde duran tostumu ağzıma tıkıştırdım, "Teşekkürler." Bana bakarak gülümsedi, "Ne demek lan sende bana ısmarlarsın, bu yeni kantinciye çok ayar oluyorum bak ben. Her şeye zam geldi, götüme giyecek donum ve performans yapacak beyaz kağıdım yok."

Elif karşıdan gelip masaya oturdu, "Hangi masalı anlatıyor bu yine?" Simge derin bir nefes alıp tostunu yuttu, "Seni nasıl eve attığımı anlatıyordum."

"Öldürürüm seni." Elif uyarısını yapıp tostunu yemeye koyuldu.

En son zil çaldığında kantini terk etmek için hazırlanıyorduk, dersimizin boş olduğu aklımıza gelenene kadar.

"Şu bilinmeyen manyak yazdı mı?" Elif merakla bana bakıp, burnunu kaşıdı.

Onlarla kısa süredir yakındım, Sevda'nın aksine bende olan farklılıkları anında çözmüşlerdi. Bende her şeyi anlatmıştım. Pişman hissetmiyordum, aksine doğru olanı yaptığımı düşünüyordum.

"Dün benim ona olan duygularımdan falan söz etti bende iyi geceler dedim."

"Hayatta bak be milletin bilinmeyen aşığı var bende bu salakla matematik sorusu çözerek çürüyorum."

"Niye öyle diyorsun yavrum? Sen iste ben sana ekşın gerek fenkşın yaratırım." İkisinin arasında geçen diyalogları eğlenerek dinlemeye başladım,

"Senin eğlence anlayışın evde karşılıklı tavla oynamak." dedi Elif.

Simge anında ciddileşerek bana baktı, "Bak kuzucuğum, bu bilinmeyen numara belli ki seni çok iyi tanıyan biri."

"Cidden mi gerizekalı acaba biz niye düşünemedik bunu?" Elif elini havaya kaldırıp kendine doğru salladı, "Anam bana geliyorlar yine darlandım valla."

Arkamda bulunan kantin camından dışarıya baktım, yağmur yağıyordu. En sevdiğim havaydı, ama ben şu an onun kalın giyinip giyinmediğini düşünüyordum.

"Hiç dikkatini çeken biri yok mu?" Elif koluma dokunup ona bakmamı sağladı, umutsuzca kafamı salladım.

"Tek şüphelene bildiğimiz kişi, Alperen o da belirli arkadaşları dışında kimse ile konuşmayan biri." Simge benim yerime açıklama yaptı. Uzun bir süre aramızda sessizlik oldu,

"Yok valla kös kös oturup bekleyeceğiz kim olduğunu." Simge bana bakıp, 'kaderini kabullen kaltak' bakışı attı.

"Biri benimle uğraşıyor diyemiyorum, çünkü hakkımda o kadar güzel şeyler biliyor ki en yakınlarımdan sakladığım birçok şeyi."

Elif kısa bir süre düşünür gibi yaptı, ama sadece yaptı. "Lan biz bile 2 sene aynı sınıfa gidip şimdi muhattap oluyorsak bu işte vardır bir bokluk yani."

Simge kafasını salladı, "Bilinmeyene saygı lütfen."

Somnambulist / TextingWhere stories live. Discover now