[4] Sevgi saati.

14K 1.2K 741
                                    




[4] Sevgi saati.

Yaşadıklarının ağırlığı yüzünden birinin erimesine şahit olmak. Sanki avucuma aldığım kar topu yavaş yavaş eriyor gibi. Biranın içindeki buzlar eriyor gibi. Yanan mumun erimesi gibi. Engel olamıyorum yine de erimeye yok olmaya devam ediyor. O buz kütlesi gibi karşımda dururken içinin alev alev yandığını biliyorum, fakat söndürmeye yetecek ne gücüm var ne de o alevlerden içeri sızdıracak kadar güveniyor bana. Bitmiş biri var karşımda çocuk desem yaşadıkları çocukluktan itmiş onu. Yetişkin desem o güzelim yüzüne bu ifade fazla ağır. Ketçabın tadını unutmuş, midesine yemek ulaştırabildiği için sevinen biri vardı karşımda. Ellerini sıkıyor suratı kızarıyor sanki yok olmak ister gibi küçüldükçe küçüldü karşımda. Tam karşısına oturup olanlara yalnızca diş sıkmak metanet sayılmasın. Her şeye rağmen delirmemek, öyle kolay değildi.

Sağır eden beynimin duvarlarına kazınan bir sessizlik vardı aramızda. Karşımda oturuşuna ve aklımda ona dair ne varsa en güzeli de şuydu, onu konuşmadığı zamanlarda bile büyük bir dikkatle dinledim. Acılarını dinledim. Konuşmasa bile dinledim. Bana baktığında tüm acılarını gözlerinden içtim. O acılar alkol olsa zil zurna sarhoş etmişlerdi beni çoktan.

Bütün acılarını parmak uçlarında toplamışçasına sıkıyordu ellerini. Tırnaklarını batırıyordu avuçlarına. Kızarmış avuçlarına şahitlik ederken ne derece zorlandığı belli oluyordu yüzünden. Göz yumamadım bu haline. Jimin bu odaya girmeden önce defalarca kez uyarmıştı beni işine karışmamam için. Bilmiyordu ben zaten başından beri onun acılarını paylaşarak olayın en içindeydim. Uzanıp tuttum ellerinden açtım o avuçlarını. Tırnaklarını batırmakta o güzelim derisini yıpratmıştı. "Taehyung sıkma bu kadar kendini sadece konuşacaksınız." dedim saçlarının arasından ter damlaları süzülürken yüzüne, uzanıp silmek istedim sadece. Ürkek bir kedi gibi toparlanmıştı hemen. Korktu titredi, her zamanki gibi. "Sadece sileceğim." dedim saçlarını geriye ittirdiğimde yüzü ona dokunmaya kalkan avuçlarım için fazla güzeldi. Bu güzellik benim ellerimi titretirdi.

O yüzündeki morluklara kurumuş kan izlerine rağmen çok güzeldi. "Ne güzelsin sen öyle." dedim onu rahatlatmak istedim. "Jimin senin yüzün gibi bir yüze sahip olabilmek için güzellik salonlarını zengin ediyor. Onunla konuş ki, bir şeyler kapsın senden." Hala elleriyle oynamaya devam ediyordu karşımda. "Yapma." dedim fısıltıyla. "Ellerini şöyle yapma canıma batıyor." yavaşça ellerini dizlerine koymuştu toparlanmıştı hemen. "İşte böyle." dedim yerime oturdum. Jimin yüzüme baktı uzunca. "Taehyung ile yalnız konuşmalıyım müsaade eder misin bize?" dedi alelacele kalktım yerimden. "Tabi konuşun siz ben beklerim dışarda." dedim gideceğim sırada Taehyung'un elleri yakalamıştı bileğimden. "Çıkmasın." dedi Jimin'e bakarak. Jimin olabildiğince nazik davranıyordu ona. "Ama seninle yalnız konuşmam gerek sana zarar vereceğimi düşünme sakın." dedi Taehyung o sırada başını önüne eğmişti.

Bileğimi sımsıkı tutuyordu hala. "Ondan değil." dedi ben ondan duyduğum her ses tonunu kazıyordum hafızama. "Bu oda onun nefesiyle ısınıyor. O çıkarsa benim ellerim üşür." sustum öyle güzel sustum ki, ne diyeceğimi bilemedim o an. Titreyen ellerim uzandı bileklerimi kavrayan terlemiş ellerine. "Ellerin sıcacık Taehyung. Üşürsen gelir ısıtırım ben ellerini ama ikiniz konuşun siz. Bana ihtiyacın yok." dedim elleri bileklerimden çekildiğinde odadan çıkmak için adım attığımda kapıya uzandım açmak mümkün olmamıştı. "Ya benim ihtiyacım varsa?" dedi o an bütün kelimeler sözcükler silindi sanki hafızamdan konuşamadım. Yüzüne bakmıştım o bakışlarıyla sözcükler bir bir kazındı sanki aklıma. "Bana mı?" dedim sessizce, ne diyeceğimi bilememiş gibi. "Evet." dedi. "Benim, sana." gözlerini kaçırmamıştı bunları söylerken.

Dizlerimin üzerine çöktüm yüzünü daha net görebilmek için. Parmaklarımı saçlarının arasına karıştırdım. "Buranın dinlenmeye, unutmaya ihtiyacı var Taehyung. Buranın Jimin'e ihtiyacı var." dedim sanki ne söylersem boşuna gibiydi. Bu boşunalık duygusunu hissetmiştim. İnce uzun parmaklarını önce başına götürdü. "Buranın ona ihtiyacı var." dedi o parmağı kalbinin üzerine gittiğinde yutkunmuştu. "Buranın da sana." dedi titredim ben söylediklerinin karşısında. "Ne?" diyebildim sadece. Verecek cevabım yokmuş gibi. "Beynimin ona, kalbimin sana ihtiyacı var yanımda kalamaz mısın?" dedi öyle güzel bakıyordu ki bana, kötü bir şarkının en güzel kısmı gibiydi. Onun bu bakışı için o kötü şarkı bile ezberlenirdi bana göre. "Jimin." dedim ondan bir cevap bekledim. "Ben varya aklımı sikeyim düştüğüm hallere bak. Geç şu köşeye otur bir şeye de karışma." dedi dediğini yapmıştım.

darlin' | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin