Kafamı balkonumdan görünen minik ışıklardan Kris'e çeviriyorum.Yarı açık bilincimle beni sokak arasında bulup hastaneye geri getirdiği beş dakikalık o zaman dilimini hatırlamaya çalışıyorum.Öleceğimi zannediyor ve yüzündeki paniğe an be an şahit oluyorum.Omzuna tutunduğum ve yürümeye çalıştığım o beş dakikada nasıl zangır zangır titrediğini hatırlıyorum.Uzun sayılabilecek bir an koyu kahve gözlerine bakıyorum.Yorgun gözüküyor.Benim yüzümden olan bu gönül yorgunluğunu bilmek kötü hissettiriyor yine de.Bu yüzden yıllardır yaptığımı yapıp kaçırıyorum kendimi ondan dönüyorum önüme.Gece bitmez gibi geliyor biteceğini bildiğim halde.

Önümdeki günleri görmek benim için hiç zor olmuyor.Kolay atlatmak istiyorum ama bunun olmayacağını biliyorum.Evdeki bal kavanozunu,Milena'ya mektuplar'ı ve geçen gün aldığımız tuvalleri,boyaları falan hep atmam gerekiyor,yollamam gerekiyor ama bunları yapmanın ne kadar acı vereceğini biliyorum.Sonra telefonunu silmem gerekecek,bir sürü mesajı,aramaları silmem gerekecek.Lay ile de uzun bir süre görüşmemem gerekiyor,çünkü en ufak haber için ayaklarına kapanmak kendimi daha da aşağıya düşürmekten başka bir şeye yaramayacak.

Onun beni bıraktığını varsayarak devam etmem gerekecek,onun zerre kadar suçu olmadığını bildiğim halde onu suçlamam gerekiyor,yoksa peşinden İsveç'e gidip göremeyecek olduğum halde hastanenin kapısında perişan bir halde beklemem hiçbir işe yaramayacak.Ailesi iyileşse de iyileşmese de onu bana bir daha göstermeyecek,benim hakkımda bir sürü şeyler söyleyecekler.Bıraktığımı söyleyecekler.Tutarken ellerimin parçaladığını değil bıraktığımı söyleyecekler.Onun bana ulaşmasını engelleyecekler ve ben sanıldığı kadar büyük bir kahraman olamadığım için yirmi sekiz yıllık hayatımda "doğru" olduğuna inandığım tek kişiyi de böyle kaybedeceğim.Benim imkansızın eteğinden çekmeye çalıştığım masalım da böyle son bulacak.Yüreğim parça parça sökülecek yerinden ama biliyorum ki bir sabah uyandığımda bu kadar acıtmayacak.Ballı çörek yediğimde mesela aklıma geldiğinde tebessüm edip geçeceğim,denize pek uğramayacağım belki ama deniz gördüğümde sadece suyun sıcaklığını düşüneceğim.Ama bunun için çok çok ama çok fazla zaman geçmesi gerekecek.Zira bu üç aylık bir yara değil,bu yirmi sekiz yıllık bir açık ameliyat.Kapanmayacak kolay kolay.

"İstediğin bir şey var mı?"diye soruyor Kris ayağa kalkarak bana bakarken.Battaniyesi hala sırtında dururken.Kafamı olumsuz anlamda sallıyorum.İyi geceler diyor ve gidiyor.Az önce bana o soruyu sorarken topladığı cesaret tamamen yok olmuş bir halde.Bilmiyorum, belki de üstüme geldiğini düşündüğü için kötü hissediyor.

O gece Kris de gidince sessiz sessiz ağlıyorum balkonumda.Minik minik ışıklara bakıp defalarca özür diliyorum fısıldayarak Chanyeol'dan.Hissetmesini istiyorum. Hissedip duymasını istiyorum.Sabah güneş ışığı gözlerimi acıtırken de uyuyakalıyorum kanepede.

Sonraki günlerse beklediğim gibi geçiyor.Annem ve babam hem boğulmamı hem de dayak yediğimi duyarak Çin'den ilk uçakla geliyorlar.Bu kısımda bunu annemlere duyurduğu için Taeyon'u azarlamaya başlamam ve bu azarlamanın sonuna bile varmadan Taeyon daha hiçbir şey diyemeden hönküre hönküre ağlamaya başladığımı söylemek çok utanç verici olurdu.Ama aynı bu şekilde bu kadar utanç verici halde gerçekleşti. Annem,babam ve arkadaşlarım birbiri üzerinden gaza gelerek Park ailesine dava açmaya defalarca karar verdi ve defalarca vazgeçirdim onları.Babam başımda bulmaca çözdü annem de ne kadar şifalı olacağını düşündüğü şey varsa yemem için beni zorladı.

Kimse Chanyeol'un konusunu açmadı ama sadece bir kere ben tam mutfağa girmek üzereyken Taeyon kahve yapıyordu ve anneme Chanyeol'dan bahsettiğini duydum.Annem hatırlıyordu.Onu annemle tanıştırdığım günü düşündüm.Annem muhtemelen o zaman bunu anlamamıştı.Aslında ben bile hala anlayamazken kimseye bunu anlatacak halim kalmamıştı.Bu yüzden daha fazla dinlemek yerine içeri girip kahve istedim.Hiçbir şey yokmuş,kendi benliğini çiğneyen ben değilmişim gibi sade bir kahve istedim.

☄️☄️hard feelings ||baekyeol||☄️☄️Where stories live. Discover now