#Bölüm 22#

233K 11.3K 3.7K
                                    

Herkese merhabalar! Nasılsınız bakalım? Ben çok iyi olmasam da idare ediyorum 😂 Umarım sizler de iyisinizdir. 💓 Bir önceki bölümün sonları ve bu bölümümüz birazcıık dram içeriyor olabilir. Ama kurgu gereği bu sahnelerin olması gerekti. Klişesiz hikaye olmaz değil mi? 😃

Bir de şunu ekleyeyim: Uğur'un neden böyle davrandığını az çok anladık. Sonuçta o da sevdiği tarafından terk edilmiş bir genç. Arca'nın bu meseleye bu kadar üzülmesi ve takması da bu yüzden ve çok doğal bir durum. Çünkü o da sevdiğini zannediyor ve kendince karşılık alamıyor. Onlar yerinde kim olsa üzülür. Tabii bu kadar abartılı olmayabilir, o ayrı. 😂

Daha fazla uzatmadan sizleri yeni bölümle baş başa bırakıyorum. İyi okumalar! :)

Aradan geçen on beş dakika sonra telefonum çalmaya başladı. Hemen yanıtladım.

''Alo?''

''Aşağıdayım.''

''Geliyorum,''der demez telefonu kapattım ve dolabımdan montumu kaptığım gibi odadan çıktım. Sessiz olmaya ekstra özen gösteriyordum. Nihayetinde parmak uçlarımın üzerinde yürüye yürüye kapıya yaklaştım ve yine aynı şekilde portmantodan sessizce ayakkabılarımı alıp dışarıya çıktım.

Sitenin bahçesine çıktığımda etrafı taradım. Kimseyi göremeyince omuzlarımı düşürmüştüm ki bir ses duydum. ''Buradayım.''

Sol tarafıma dönmemle onu gördüm. Tanıdık bir yüz görmenin hissiyle istemsizce ağlamaya başladım ve kollarımı Deniz'in boynuna sardım. Kaskatı kesilmiş vücudu ilk başta tepkisiz kaldı. Ne yapacağını bilmiyor gibiydi. Daha sonra sırtımda ellerini hissettim. Nazikçe sırtımı sıvazlıyordu.

''Ağlama artık.''

''İsteyerek olmuyor.''

Deniz'in boynundan kollarımı gevşeterek geri çekildim. İki yanına düşen ellerini cebine soktu ve ''Gel, şu çardağa oturalım. Bir gören olacak,''dedi. Dediğine kafamı salladım ve burnumu çeke çeke onu takip ettim. Çardaklardan birine yan yana oturduk ve bana doğru döndü. ''Anlat.''

Elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim ve dediklerimin anlaşılır çıkmasına özen göstererek Uğur'la olan konuşmalarımızın hepsini anlattım. Hiç sözümü kesmeden beni dinledi.

''Son olarak da çok seviyorum dedi. Ben... Gerçekten yıkıldım. Yani, bilmiyorum.''

Dişlerinin arasından bir şey mırıldandı. Sanırım küfür etmişti.

''Geçenlerde Twitter da görmüştüm.''

Başım öne eğik, montumun fermuarıyla oynarken sordum. ''Neyi?''

Eliyle çenemi hafifçe tutarak yukarı kaldırdık. Artık yüzünü görebiliyordum. ''Beyonce'nin sözüydü sanırım. Yani ben öyle hatırlıyorum.''

''Artık söyler misin?''dedim merakımı gizlemeyerek. Güldü. Alay eder gibi değildi. Daha çok kibar bir gülüştü.

''Beyonce ablamız demiş ki: Aşk acıtmaz; asıl acıtan yanlış kişiyi sevmektir.''

Söylediği sözle bir damla daha yaş aktı gözümden. E ama artık bi' durun be sizde!

Gülümsemeye çalışarak ''Güzel sözmüş,''dedim. Burnumu sıktı. ''Şu andaval için kendini hırpalıyorsun ya, ne diyeyim bilmiyorum.''

''Evet, güzel söz. En güzel yaşlarından birini yaşıyorsun. Önüne kim bilir daha iyileri çıkacak? Bir de öyle düşün.''

Omuzlarımı düşürdüm. ''Ama ben onu istiyorum.''

Babasının Kızı|Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin