Özel Bölüm

18.5K 596 75
                                    

Medyadaki şarkı, bölümün genelinde dinlediğim tek şarkı. Tavsiye ederim...

Nefes almak. Kolay gibi görünen ama en zor olan tek etmen.

Nefes alırken yüreğime batan diken günden güne büyüyordu. Başucumdaki ilaçlarla birleşik bir hayat sürmeye başlayalı neredeyse dokuz ay olacaktı. Odamda ki tavandan başka kimseyle konuşmayalı uzun zaman olmuştu. Gözümdeki yaş dinmeyeli, perdeyi bile açmayalı uzun zaman olmuştu. Dokuz ay. Dile kolay ama gönüle zor; dokuz ay... Hayatımın donuk geçtiği dokuz ay...

Resmen kalbimin bir parçası beni terk etmişti. Bir hastane köşesinde terk edilmiştim. Hayatın tam da acımasız yüzünü gördüğüm sırada öten o ses, dün gibi kulağımdaydı. Bir daha göremeyeceğim ela gözlerin, asla tutamadığım sıcak ellerin gidişinin üzerinden dokuz ay geçmiş olmasına rağmen kendime gelememiştim. Gelemezdim. Zorla yüreğime sokulan bir adama bağlanan hayatım, uçurum kenarına sürüklenmişti. Hâlâ düşmeye ramak varken aynı adamı düşünen beynim, kalbim... çok aptaldı.

Kendimi o uçurumun kenarından atmaya çalışırken buluyordum sürekli. Sanki o uçurumun sonunda tekrar kavuşacaktım ela gözlü Yusuf'a... Her uykumun ortasında sayıklayarak uyanıyordum. Bugün bari acı çekmeyeyim Allah'ım, emanetine daha fazla ihanet etmeden al, dediğim her gün daha çok acı çekiyorum.

Annem ile babam beni gördükçe perişan oluyorlardı. Onları da üzmek istemiyordum. Ama kendim gibi etrafımdakileri de yıpratıyordum. Bu durum kafama dank ettikçe aklıma tek bir seçenek geliyordu. Ama o seçenekten de korkuyordum. O seçeneğin sonundakilere katlanamamaktan korkuyordum.

Yine gözlerim dolmuştu. Okula gitmeyi bırakmıştım. Hatta evden dışarı çıkmayı bile bırakmıştım.

"Mahru'm!" Odaya her zamanki gibi kapıyı tıklatarak giren Gamze, yine ayak ucuma oturmuştu. Elimi tutuyordu uzaktan. Elindeki alyansın soğukluğunu hissedebiliyordum.  "Nasılsın Mahru?"

Elimi çekmeden yattığım yerde hafifçe doğruldum. Uzun zamandır bu hareketi bile yapmamıştım. Ben doğrulunca Gamze'de yaklaştı bana. Her zamanki gibi bakımlı ve güzel görünüyordu. Gözlerindeki acıma duygusu hariç hâlâ en sevdiğim arkadaşımdı.

"Özür dilerim, bu hafta çok fazla ilgilenemedim seninle. Ama biliyorsun evlendik Görkem'le. Ev telaşı vardı. Gerçekten özür dilerim." Tatlı tatlı konuşmasının yarısında ayağa kalkıp odanın camlarını açtı. İçerideki Yusuf dolu havadan bunalmış olmalıydı.

Boğazımı temizledim. "İnşAllah hep mutlu olursunuz." Ağzımdan belli belirsiz çıkmıştı sesler ama Gamze anlamış olmalıydı.

"Seni istersen bir gün evime de götürürüm, hı? Nasıl fikir?" Tekrardan yanıma oturduğunda elini yanağıma getirip tatlı tatlı suratıma bakmaya başladı. Gözlerimi artarda kırpıştırarak onu onayladığımı belirttikten sonra içime derin bir nefes çektim. Komidinin üzerindeki yarım suyu tek nefeste içip boğazımın kuruluğunu giderdim.

"Eğer... Eğer bir gün olur da... intihar etmeye çalışırsam... beni tokatla. Olur mu?" Kesik kesik çıkan nefesimle birlikte konuşma güçlüğü çeksem de cümlemi bitirebilmiştim.

Gamze ellerimi daha sıkı tutup, çattığı kaşlarıyla dediklerimi analiz ediyordu. Uzun süre baktı gözlerime. Sanki bunları söyleyen başka birisiymiş gibi uzun uzun baktı suratıma. Sonunda bir elini yanağıma yerleştirdiğinde "Kendini mahvediyorsun," deyip tekrardan ayağa kalkmıştı. "Sana inanamıyorum Mahru! Resmen benim tanıdığım Mahru gitmiş ve yerine bambaşka birisi gelmiş!" Odanın içerisinde dört dönmeye başlamıştı bu seferde.

"Gamze..." İçimdeki durduramadığım ağlama isteğine daha fazla engel olamadım. Uzun zaman sonra ilk kez sesli sesli ağladım. İçimde ne varsa dışarıya atmış gibi rahat bir nefes çekene kadar ağlamıştım. "Ellerini bile tutamadım ben Gamze... Sadece saatler kalmıştı... elini tutabilecektim! Allah'ım! Tam bir aptalım ben!"

MAHRU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin