Bölüm 23 - Mahru

15.2K 828 31
                                    


Bilmem kaçıncı sabrı dilerken, elimdeki servis tabağıyla salondaki yemek masasına geçtim. Annem akşam yemeği için hazırladığı yemeklerin yanına bir de et sote hazırlamıştı ve masayı yine kendi elleriyle şahane bir hâle getirmişti. Hem görünüşü hem de lezzeti mükemmel olan masayı gören herkesin karnından yükselen sesleri duymak mümkün olduğu gibi bu masada yer alan en önemli konuğumuz Yusuf'tan, gözlerimizi alabilmek mümkün değildi. Masada ki bütün yemeklere büyük bir iştahla bakarken aklıma gelen fikirle sinirli olan morallerim yerle bir olmuştu. Ben böyle bir masayı Yusuf'a nasıl hazırlayacağım? Her gün de dışarıdan yediremem ki!

"Geç kızım sen Yusuf'un yanına. Hadi bakalım, şimdilik böyle idare edelim. Bilseydim daha neler neler yapardım ben sana oğlum." Annem yine kendiliğinden sitemlerde bulunmaya başlamışken arkamdan omuzlarıma dokunan bir çift el kadrajıma girdi. Soluma dönüp baktığımda babamın, uzun zamandır göremediğim güler yüzünü gördüm.

"Nasılsınız bakalım, gençler?" deyip yanağıma öpücük kondurduktan sonra masadaki yerine yerleşen babamın arkasından annemde yerine oturmuştu. Yusuf, "İyiyiz Mustafa baba, sen nasılsın?" deyip babamın sorusunu yanıtlarken bende Yusuf'un yanındaki boş yere oturdum, annemin dediği gibi.

"İyiyim şükür, ne iyi ettiniz böyle sürprizle." Babamdan beklemediğim davranışlar yüzünden inanasım gelmiyordu. Yapmacıklıkla samimiyet arasında gidip gelen hareketleri beni şüpheye düşürüyordu. Bu yüzden hiçbir tepkiyi erken vermemek adına bir şey demeden bekliyordum, konuların değişmesini.

"Aslında böyle bir şey yoktu aklımızda, son anda Yusuf fikrini değiştirince..." deyip gözlerimle iğneleyebildiğim kadar iğneledim Yusuf'u ve servis yapan anneme tabakları uzatarak yardım etmeye çalıştım.

"Benimde aklıma yoktu canım, sadece çantasını arabada unutunca onu getireyim dedim. Ama Gülrû annem sağ olsun, içeri davet etti," deyip önündeki kaşığını eline aldı. Karnının bu kadar aç olduğunu tahmin edemezdim!

"Her neyse, yemeğinize başlayın haydi." Babam bu sözüyle ortamdaki sessizliği oluşturduktan sonra besmelesini yüksek sesle çekerek yemeğine başladı. Babamdan sonra Yusuf'ta fısıldayarak besmele çekti ve yemeğine öyle başladı.

Babamla mükemmel bir baba-oğul ilişkileri olacak, besbelli(!)

***

Mutfaktaki bütün bulaşıkları makineye yerleştirdikten sonra çayı demledim ve bardakları tepsiye dizip, salona götürdüm. Bu sırada konuşulan konuyu ortadan duyunca hiçbir şey anlayamamıştım.

"Çok erken olacak gibi, ama siz bilirsiniz." Babam bozulduğunu belli ederek söylediği cümleden sonra bakışları beni buldu ve uzun uzun baktıktan sonra televizyona geri döndü. Yusuf'ta kısa bir anlığına bana baktıktan sonra babama dönerek, "Ortak kararımızın olduğunu söylemiştim!" deyip sesini olduğundan daha emrivaki çıkarmıştı. Kiminle neyin ortaklığı?

Annem ikili koltukta tek başına otururken olaya müdahale etmiyordu ve sadece babamın gözlerinin içine bakarak bir şeyler anlatıyordu. Onun yanına oturup "Neler oluyor?" diye fısıldadım. Annem sakince bakışlarını bana çevirdi ve "Bir şey olduğu yok canım, düğün tarihinden bahsetiyorlardı," deyip yapmacık bir şekilde gülümsedi. Pekâlâ, bu konuyu böyle anlayamayacağım belli.

"Konu ne baba?" Babamın yanında Yusuf'a bakmaktan ve onunla konuşmaktan utandığım için soruyu direk babama yöneltmiştim. Ama canı isterse Yusuf'ta cevap verebilirdi, bunu biliyorum.

"Bir şey yok kızım, çay olmadı mı hâlâ?" Konuyu farklı yerlere çekmeye çalışması beni iyice kuşkuya düşürüyordu. O yüzden sorusunu es geçip, derin bir nefes aldım ve Yusuf'a dönüp, "Neyden bahsedildiğini sen bari söyler misin?" deyip ricada bulundum.

MAHRU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin