"5.BÖLÜM"

1K 84 116
                                    

"Bir göz bir göze neler anlatır bilmem ama; bir söz bir gözü yıllarca ağlatır..!

   🌸🌸🌸

     " 2 hafta sonra"

  "Sana yolculuk yapmak istiyorum.
   Kes yüreğine giden bir bilet;
  " Can" kenarı olsun..." 
 
           CEMAL SÜREYYA

BÖLÜM HEŞTEĞİ:#BİR TUTAM HUZUR

                        🍒🍒🍒

Ne de güzel demiş usta şair.  Onun yüreğine yolculuk yapmak istiyorum. Ama bu imkansız onu da en iyi ben biliyorum. Şey gibi gemiyle karada yolculuk yapmak gibi. Evet evet kesinlikle böyle ama gemi karada gitmez ki. Belki birgün bir tufan koparda benim karadaki gemim Nuh(a.s) 'ın gemisi gibi karada yüzer kim bilir...(Ben :-)

Ah be Defne'm, ah be güzel gözlüm, ah be gülüşüne ömür adadığım...
Hasret usandı, yalnızlık usandı, çaresizlik usandı, uykusuz geceler- huzursuz gündüzler usandı sen gelmemekten usanmadın mı? Yetmedi mi bu acı bu keder... Bazen düşünüyorum da; ben bu kadar katı ,ciddi ve sert olmasam Serhad gibi olsam sever misin beni diye? Ama mecburum be güzelim. Ben böyle yapmazsam kimse benden korkmaz emirlerime uymaz ve her şey rayından çıkar. Denemedim senin için değişmeyi denedim ama sonra aklıma;
Kocasından şiddet gören Fatma,
Birbirini seven ama aileleri yüzünden kavuşamayan Roşen ve Mehmet,
Elinden okul kitapları alınıp gelinlik verilen 16 yaşındaki Zeynep, ve nice benden yardım bekleyen insanlar geldi.
Ben onlara ihanet edemem ,ben onların son umuduyum be gülüm. Söyle geriye acıdan başka ne kalıyor? Hiçbir şey sadece kalbimi delen kor bi acı...

Bugün ilk ve son kez kendim için birşey yapmak istiyorum. Biraz da olsa içimdeki acıyı dindirmek için.
Evde ben, Defne ve çalışanlardan başka kimse yok. Annemler yade Erve ile birlikte yakın bir akrabaya hasta ziyaretine giderken Serhad da iş için üç günlüğüne Istanbul'a gitti.
Çalınan kapı ile düşüncelerimden sıyrıldım. Gelen yıllardır bu konakta çalışan Hafize Sultan dı

" Ömer oğlum yemek hazır. Gel de iki lokma birşey ye nası da erimiş kuzum'' diye hayıflanırken gidip ellerini tutup bi öpücük kondurdum.

" Sen merak etme Hafize Sultan ben şimdi senin yaptığın o mükkemmel yemeklerden yiyip hemen toparlanırım"

" Ah deli oğlan hadi ellerini yıka gel yemekler soğumasın" başımla onaylayıp odamdaki sade bi şekilde dizayan edilmiş banyoma, ellerimi yıkamak için girdim.

İkinci katta kuralan yemek masasına giderken elinde ekmek sepetiyle masaya doğru gelen sevdiğim kadınla derince bi iç çekdim. Ah onu böyle görüpte dokunamamak...
Beni görünce " Hoşgeldin  Ağam"

" Hoşbulduk Defne" diyerek ufak bi tebessüm yolladım kalbimin ebedi sahibine.
" Ayrıca bana ağam diye hitap etmeni istemiyorum. Sen bu ailenin bi parçasısın Ömer demen yeterli" bana bi kere de olsa adımla seslenmesini istiyorum.

" Ama ağam bu-" cümlesini tamamlamadan hemen araya girdim.

"Aması falan yok Defne ağan olarak sana emrediyorum. Hadi afiyet olsun" ne kadar itiraz mırıltıları çıkarsa da sonunda kabul etti.

" Defne" dememle yemekte olan bakışlarını bana çevirdi.

"Efendim Ağ- Ömer " işte zaman durdu. Kalbimde ufak bi meltem esti. Böyle tatlı tatlı insanın içini ıstır şeklinde. Kitaplarda derlerdi adını sevdiğin söyleyince bi başka olur diye gerçekten öyleymiş. Adım bana hiç bu kadar güzel ve anlamlı gelmemişti.

AŞK-I TÖREWhere stories live. Discover now