1.8

5.8K 422 47
                                    

Göksan'a onları söyledikten sadece bir gün sonra, bizim evimizde yemeğe gelmişlerdi.

Annem Göknil teyzeyle koyu bir muhabbete girmişken, ben Ilgın ve kardeşim Vefa ile ilgileniyordum.

Göksan, kardeşimi hep fazlasıyla sevmişti.

Kardeşim benden iki yaş küçüktü ve Ilgın'la yaşıttı.

Vefa, Ilgın'dan hoşlanıyordu. Ilgın'da Vefa'dan.

Ama tek sorun, aptal gibi didişip durmaktan başka hiçbir şey yapmıyorlardı.

Ailede en iyi anlaştığım kişi, Göksal'dı.

Göksan'ı da biliyordu ama söylese öldüreceğimi bildiği için, gıkını bile çıkartamıyordu.

Göknil teyze gülümseyerek bana döndüğünde, diyeceği şeyi bekledim.

"Kız, siz Göksan'la kavga etmediniz, hayırdır? Ateşkes falan mı yaptınız?" diye sorduğunda, gerilmiştim neden bilmiyordum ama.

"Yok daha dün ettik." dedim yavaşça.

Göksal'ın kaşları çatılırken, koltukta doğruldu.

"Uyuzun teki işte, ne bekliyorsunuz ki? Bununla bir gün bile aynı ortamda bulunulmaz."

"Kes sesini." diye ona döndüm.

"Ne bu atarlar kızım ya? Tamam, anlaşamıyoruz da iyice abarttın. Dün adam gibi sorduk, basmıyor herhalde beyin." dediğinde, her şey o kadar içimde birikmişti ki, önümde ki vazoyu Göksan'ın olduğu yerde ki duvarın yanına doğru fırlattım.

Annem, Göksan'ın konuştuğu ilk anda, Ilgın'ı ve Vefa'yı çoktan üst kata göndermişti.

"Yeter artık, sürekli ezip durman iğrenç. Tek istediğin şey ilgi, bunu anladık ama yeter. İnsanları ezdiğinde, götün arşa ermiyor Göksan." dedim ve çıkış kapısına doğru ilerledim.

"Verda, dur." diye bağıran annemi umursamadan, hızla kapıyı çarpıp çıktım.

İçimde susturamadığım onlarca şey vardı ki, her seferinde aptal gibi ona onu sevdiğimi söylemekten bıkmıştım.

Sürekli her fırsatta, kendine ilgiyi çekmesinden bıkmıştım.

Onunla yapamıyordum ama onsuz da olmuyordu.

Arkamdan birinin geldiğini fark ettiğimde, daha da hızlı yürümeye başladım.

"Verda, özür dilerim." diye bağıran Göksan'la duraksadım.

"Çok fazla geliyorsun." diye bağırdım bomboş sokakta.

Öylece, yüzüme bakarken anlamamış gibiydi.

"Ben sen kırılma diye, ne dediysen sindirdim Göksan. Bir şey söylediğimde, iki kere düşündüm, kırılır mı acaba diye? Ama sen gün geçtikçe, beni yerin dibine gömmekten başka hiçbir şey yapmadın. Tamam, sana kötü bir şey mi yaptım. Allah benim belamı versin, yeter ki artık sus. Beni her gördüğünde, uzaylı görmüş gibi davranma. Her seferinde aşağılama. Ben artık çok doldum, taşıyorum daha fazla gelme üstüme." diye sesimi yükseltip konuştum. Son sözümü söyledikten sonra, elini kaldırıp göz yaşımı sildim ve arkamı dönüp, yürümeye devam ettim.

Göksan, dağıttığı her şeyi yok sayıyordu.

Beni de.

*Göksan, bak anneannenim, babaannenim, hangisiyim bilmiyorum ama senin amına korum. Adam olup, yola gel.

gök|textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin