X

207 10 2
                                    


X

Gelgelelim, Yevgeniy Pavloviç'e dediği gibi "uykuda" da, uyanıkken de evleninceye kadar ölmedi prens. Belki gerçekten iyi uyuyamıyordu, kötü rüyalar da görüyordu, ama gündüzleri insanlar arasında iyi, hatta mutlu gibiydi; ancak arada bir, yalnız olduğu zamanlar çok dalgın, düşünceli duruyordu. Evlilik için acele ediyorlardı. Nikâh Yevgeniy Pavloviç'in ziyaretinden yaklaşık bir hafta sonraydı. Prensin en yakın dostlarının bile (böyle dostları vardıysa kuşkusuz), bu kadar kısa zamanda zavallı kaçığı "kurtarma" çabalarında hayal kırıklığına uğramaları zorunluydu. Söylentilere bakılırsa, Yevgeniy Pavloviç'in ziyaretinin sorumluları kısmen General İvan Fyodoroviç ile eşi Lizaveta Prokofyevna'ydı. Ama bu ikisi, yüreklerinin sınırsız temizliğiyle, acınacak durumdaki kaçığı dipsiz bir uçurumdan kurtarmak istemiş olsalar bile, yalnızca bu küçük denemeyle yetinmek zorunda kalmışlardı. Çünkü durumları da, hatta belki yürekleri de (doğaldı bu) daha ciddi girişimler için elverişli değildi. Prensin yakın çevresindekilerin bile ona karşı tavır aldığını söylemiştik. Örneğin, Vera Lebedeva tepkisini yanında kimse yokken ağlamakla, bir de daha çok odasında oturmakla, prensin yanına eskisine oranla daha seyrek uğramakla sınırlamıştı. Kolya bu arada babasını toprağa vermişti. İhtiyar, birincisinden sekiz gün sonra gelen ikinci krizde ölmüştü. Ailenin acısına prens yakından katılmıştı, hele ilk günler günde birkaç saat kalmıştı Nina Aleksandrovna'nın yanında. Mezarlıkta da, kilisede de bulundu. Çoğu kimse kilisede bulunanların prensi aralarında fısıldaşarak karşıladığının, yine fısıldaşarak yolcu ettiğinin farkındaydı. Sokakta da, bahçede de aynı şey oluyordu. O arabayla önlerinden geçerken konuşmalar oluyor, adını söylüyor, parmaklarıyla onu gösteriyorlardı. Arada Nastasya Filippovna'nın adının duyulduğu da oluyordu. Gözler Nastasya Filippovna'yı aramıştı mezarlıkta. Ama yoktu. Lebedev'in tam zamanında oraya gitmesine engel olduğu yüzbaşının karısını da gören olmamıştı. Kilisedeki cenaze töreni derinden etkilemişti prensi. Kilisede Lebedev'in bir sorusuna fısıldayarak, Ortodoks bir ayinde ilk kez bulunduğunu, bir de çocukluğunda bir köy kilisesinde böyle bir ayinde bulunduğunu hatırladığını söyledi.

Lebedev de fısıldayarak karşılık verdi:

— Evet efendim, şurada tabutta yatan insan, daha geçenlerde, hatırlıyor musunuz, yönetici seçtiğimiz insan değil sanki... Birini mi arıyordunuz efendim?

— Hayır, sanki...

— Rogojin olmasın?

— Kendisi burada mı yoksa?

— Evet efendim, kilisede.

Prens şaşkınlık içinde mırıldandı:

— Görür gibi oldum da onu... Peki ama, neden burada? Davetli mi?

— Onu davet etmeyi aklından geçiren bile olmadı efendim. Tanımıyorlar kendisini çünkü. Ama tanıdık, tanımadık birçok kimse var burada efendim. Onun burada olmasını neden yadırgadınız? Bu aralar sık karşılaşıyorum onunla. Bu son hafta dört kez karşılaştık Pavlovsk'ta.

— Bense hiç görmedim onu, diye mırıldandı prens.

Nastasya Filippovna da "o zamandan bu yana" Rogojin'le karşılaştığından hiç söz etmemişti ona. Prens şimdi Rogojin'in ona görünmekten özellikle kaçındığını düşünmeye başlamıştı. O gün bütün gün son derece dalgındı prens. Nastasya Filippovna ise o gün de, o akşam da olağanüstü neşeliydi.

Babasının ölümünden önce prensle barışan Kolya sağdıç olarak ona (iş önemli ve acil olduğu için) Keller ile Burdovskiy'i önermişti. Keller'in efendice davranacağı, belki "işe bile yarayacağı" konusunda güvence vermişti prense. Burdovskiy içinse bir şey söylemeye gerek yoktu, sakin, alçakgönüllü bir insandı. Nina Aleksandrovna ile Lebedev soracak olmuşlardı prense: Evlenmeye artık karar verildiğine göre, en azından neden ille de Pavlovsk'ta, hem de yazlıkçıların en çok olduğu bu sezonda, böyle kalabalık bir zamanda nikâh kıyacaklardı? Nikâhı Petersburg'da, hatta evde kıydırsalardı daha iyi olmaz mıydı? Bütün bu korkuların nedenini çok iyi anlıyordu prens. Ama kısaca kestirip atmıştı: "Nastasya Filippovna'nın arzusu böyle!"

BudalaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin