Bölüm 6: Sanrı

506 317 214
                                    

Kimi zaman bir damla göz yaşı anlatırdı sürgün bir ruhun bilinmeyen sanrılarını . Ruhuna sığdıramadıklarını zihinine gömer, ölü bataklığın kıyısına vuran çaresizliğinin cesetlerini toplardı.

Hayal kırıklığının emarelerini zihnimde taşırken ,dikiş tutmayan emanet hisler acizliğimin önünde diz çöktü. Ruhuma ilmeklenen düş kırıklıkları zihnimdeki düşüncelere saplanırken , tenime işlenen hoyrat bakışlar sarılmayan yaralarımın kıvılcımlarını tutuşturdu. Kaburgalarımın surlarına tekinsizce kıvrılan sükunet, sessizliğinin düğmesini kapatmıştı . Yüreğim ,pişmanlığın koluna girdiği gecede askıya alınmış, infazın tohumlarından filizlenen geceyi yaşatıyordu.

Gözlerimden süzülen iri damlaların tuzluluğu tenimi yakarken,bakışlarım saatten milim kıpırdamıyordu .
Buhranlı geçen dakikalarda akreple yelkovan devinimliğini yitirmiş olmasına bakıyordum ,ruhsuz gözlerimle . Usulca kahvelere tırmandı gözlerim . Bakışları nabzıma hançer vururken , boğazımdaki yumrular nefesimi düğümlüyordu . Tahammülsüzce dudaklarını bir birine bastırdı . Sıkıntıyla verdiği nefesini soluduğumda , dudaklarından çıkan cümleler ervahımı sıvazladı .

"Aptal yanılgıların zihnini köreltiyor , çürüyen düşüncelerine tutsak olman , acınası !"

Bilemezdim ... Bir gün sızılı sözlerinden dökülen sancıların , ruhumu yokuşlara süreceğini .

Bilemezdim ... ruhuma akıttığın zehrine karışıp yok olacağımı .

Ve yine bilemezdim ... sessizliğimin sesi olacağını .

Sözleri canıma kast ediyordu, bakışlarıysa tenime işleniyordu. Ses tonunun ardındaki hüzün kırıntıları dansa tutulmuştu .
Oysa ki benim dudaklarım mıhlanmıştı.
"B-ben" dedim zoraki çıkan ,kuru bir sesle. Fayda vermeyeceğini bildiğim halde , vicdan yarasının sızlattığı yakıcılıkla araladım dudaklarımı

"Özür dilerim."

Dudağının kenarına belli belirsiz peydahlanan tebessüm alayla yukarıya kıvrıldı.Kafasını bir sağa bir sola yatırdığında bir kez daha anladım.

Kaçışım yoktu! .

"Çok kez kırıldığın yerden tekrar kırılmak seni daha güçlü kılmaz . Özürler de kırılanları onarmaz."

"En kötüsü de ne biliyor musun? "diye devam etti bitik bir sesle .

"Hissetmiyorsun ! Ve inan bu hepsinden daha can yakıcı "

İşitmek istediklerim zinhar bunlar değildi.Zira görebiliyordum dipsiz bir kuyudan farksız oluşunu.Karanlık bir okyanusu andıran , göz bebeklerine kasırgaların yansıdığı dalgalarda boğulduğunu. Söylemiyordu ama hissediyordum.
O da yaşarken can verenlerdendi.
Biliyordum onunda beyninin dehlizlerinde hayat vermeye çalıştığı küçük bir çocuk vardı.Kabus yattığı bir sabahı, yahut sonbahar serinliğinde düşüncelerini rüzgara savurduğu yorgun bir gecesi.

Anlamsız sorular üşüştü birden beynime.

"Sor , hadi ?" dedi .

Kod: 39                                   Cinayetin İzleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin