Bölüm 3 : Kurban

607 399 115
                                    

Dikenleri hüznün derinliklerine defalarca kez batmış siyah bir gülü yaşatmaya çalışıyordu ,hislerini hükümsüz kılan adam .

Kadının ,feryatlarından beslenerek yüreğine kök saldığından bir haberdi.

Solmaya yüz tutan ,kuru yaprakları yalan rüzgarlarında defalarca kez savrulmaya alışkındı.

Kabul , zamansız dökmüştü yapraklarını ruhuma.

Ama öyle bir düşmüştü ki , bir daha kimse izini bırakmasın istemiştim. Bir daha kimse değmesin yüreğime,hiç kimse inmesin acılarımın derinliklerine.

Sahi ,ben hangi günahın sancısıydım ?

Hayatın mültefit görünen ama aslında riyakar olduğu bir ana şahit oluyordum . Zihnimin dar sokaklarındaki çıkmaz kaosun içinde debelenen düşüncelerim içine düştüğüm bu durumun acımasız gerçeğini tokat gibi suratıma çarpmakta geri durmuyordu. Sükutun pençesine takılan uğursuz yankılar tüm şehri esareti altına almışçasına hükümünü sürüyordu.

Yolun ortasında durmuş, üzerimize devrilen her bakışın gözbebeklerine hapsoluyorduk . Arabasından ıslanmayı göze alarak inenler peşi sıra sitemlerini küfürler eşliğinde dile getiriyorlardı fakat o bu duruma kayıtsız kalıyordu . Zaman , ihanetini bir kez daha kanıtlamak istercesine ağır işliyordu . Bir çift efsunkar kahvelerin sahibi beni baştan aşağı taradıktan sonra bakışları tek bir noktada asılı kaldı . Koştuktan sonra boynuma dolanan başörtüsünde gezindi muzdarip kahveler. Eş zamanlı olarak efsunkar hareler azap dolu bir hale büründü .Nefretle yıkadığı bakışlarını üstüme yağdırdı. Yutkunmaya çalıştığım sıralarda ,gözlerimi kaçırdım.

Sanki bir suçluymuşum gibi .

Dimağımda yankı bulan korku naraları beni alaşağı etmek istercesine tüm bedenime hastalık gibi sirayet ediyor, korkuyla harmanlanan duygular dört bir yana nüksediyordu. Haliyle bu hisler beni güçsüz kılıyor , aciz bedenimi kemirip, tüketiyordu .

Sustu .

Yaptığı bu eylemin canımın ne denli acıyacağının şuurundayken hemde . Mühürledi dudaklarını, kilit vurdu artık hiç bir ehemmiyeti olmayan kifayetsiz kelimelerine öylece sustu ...

Ve gitti ...

Öylece kalakaldım yolun ortasında.
Koca kalabalığın içinde kimsesizlikte kaybolduğumu ,yalnızlığın elini kavradığımda anladım .Kimsem varken aslında hiç kimsesiz olduğumu...
Serzenişlerin ve ardı arkası kesilmeyen küfürlerin hedefi ben olmuştum.
İnsanların meraklı ve kınayan bakışlarını umursamadan öylece koştum. Nereye gittiğim hakkında en ufak fikrim olmadan öylece koştum, koştum.Göğüs kafesimde kanat çırpan siyah kelebekler adlandıramadığım bir sızıyla ciğerlerimi talan ediyor , boğazımdaki acı yumru yutkunmama izin vermiyordu. Kesik ,kuru nefesler dudağımdam acımasızca dökülüyordu .Soluksuz kalana kadar koştum ve en sonunda yorgun bedenimin yerle bütünleşmesine müsade ederek dizlerimin üstüne düştüğümde , dizlerimdeki parçalanmasının sızısını umursamadım .Boğazımın acımasını hiçe sayarak bağıra çağıra ağlamaya başladım.Çakan şimşekler ağlamama eşlik etmek istercesine yeri göğü kudretli ezgisiyle istila ediyor, yağan her damla semadan intihar ederek , şehrin günahlarına ortak oluyordu .

Kod: 39                                   Cinayetin İzleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin