2. Bölüm: * Veda *

76.9K 1.7K 134
                                    

Instagramım = ahwetdogan⚘🌻🌺

Günler geçmiş hastaneden taburcu olmuştum. Sefil hislere mahkum beynim hala psikolojik hastaydı. Yazıklara davetiye veren halime gözyaşları misafirdi. İçimde biriken isyanlar beynimi yönlendirecek kadar güç kazanmıştı. Merhametimin takati kalmamıştı. Bir bıçak darbesini layık görüyordu bedenime.

Ardı hissiz, ardı Bulanık, varlığı yokluğa karışmış tüm anılara inat organlarım asılmayı bekliyordu. Hissizleşiyordum dahası hüzünleniyordum. Tükeniyordum. Anne yokluğunu düşledikçe yaşlanıyordum. Kendi kendine boğulan bir insandan farkım kalmamıştı. Ben ben değildim. Beni bulana da aşk olsun denirdi.

Her şeye şahitlik etmiş hastane duvarlarına veda ederken sırtıma yüklenmiş acıların ağır yükleri altında hafif de olsa kambur yürüdüğümün farkındaydım.

Beni eski ben yapmaya çalışan babamın hali içler acısıydı. Günlerdir yıkamadığı dağınık saçları, uykuya muhtaç kala kala şişmiş gözlerini örtmek üzereyken rüzgar darbesiyle savruluyordu. Bedeni bir ruha muhtaçtı. Bakışlarındaki boşluk yüreğimdeki buzları katlandırıyordu. Yıkılmış ailenin sessizlik içinde yıkılmış direği...

Babamın bana arabanın kapısını açmasını hayal meyal hatırlıyordum. Yol boyu uyumuş olacaktım ki kendimi günlerdir ayrı kaldığım yatağımda görmem pek de uzun sürmemişti. Bu ev eski ev değildi. Bu ev eksikti. Her şeyiyle eksik bir evdi.

Bedenim alev içindeydi. Üstüme serili yorganı yavaşça çektikten sonra doğrulmuştum. Aşağı kattan gelen tıkırtılar babamın varlığına haber salıyordu.

Ayağa kalkmak o an için bir dağa tırmanmakla eş değerdi. Güç bela yatağı terk ettikten sonra aşağı gitmeye çalıyordum. Her şey değişmiş üstüme geliyordu, belki de her şey aynıydı sadece ben değişmiştim. Şüphesiz öyleydi.

Odamdaki komodinin konuşmasına şahitlik ederken duvarların çığlıklarıyla mücadele ediyordum. Boğazıma sıkışmış çığlıklar yüreğimi yakmaktan başka bir işe yaramıyordu.

Annemi özlüyordum. Yelkovandan eksilen her saniye bedenime yumruktan acılar serpiyordu. Odanın gıcırdayan kapısı bana bir şeyler anlatmak istercesineydi. Cansızlığına yemin edebileceğim her şey, canlı olmama göz dikmiş; ölümüme yemin etmiş gibiydi.

Güç bela vardığım merdiven kulpuna tutuna tutuna aşağıya inmiştim. Kapısı hafif bir şekilde açık olan oturma odasının ardından hafifçe bakarken gördüğüm görüntü karşısında donup kalmıştım.

Karşımda elinde bir bezle etrafı temizleyen bir kadın vardı. Bu da kimdi? Yoksa hala halüsinasyon mu görüyordum? beynime kan gitmiyordu. Tutuklu kalmış bir kurşundum.

Ayaklarım izin verse patlayacaktım. Daha yokluğunun izi silinmeyen annemin üzerine kuma getirmiş olamazdı babam. Ağlamak istiyordum, titriyordum, nefesimin sıcaklığı kapıya çarpıp tekrar yüzümde geziniyordu, kalp atışlarımın hızının haddi hesabı yoktu. Daha fazla dayanamayarak odaya dalmıştım.

Dış görünüşümün korkunçluğu ürkütmüştü bu kadını.

"Ne oluyor burada? Kimsin sen? Çık git evimizden!" dememle babamın içeriye girmesi birkaç saniye bile sürmemişti.

BEYAZ ATEŞWhere stories live. Discover now