10

1K 145 53
                                    

Seksen dokuzuncu gün öğleden sonra vakitlerinde Yoongi çıktığı kapıyı kapatır kapatmaz top haline getirilmiş çoraplarla taşlanmaya başladı.

Yoongi dondu, suratında çarpık bir ifadeyle neye uğradığını şaşırdı.

"HYUNG!" Jimin bağırdı. "Hyung, benim tarafıma geç! HYUNG!"

Yoongi gözlerini açıp Jimin'in olduğu tarafa bakmaya çalıştı. Jimin koltuk ve yastıklardan yaptığı bir bariyere çömelmişti.

"HAYIR GEÇME!" Taehyung öbür taraftan bağırdı ve Yoongi olduğu yerde kaldı. Taehyung'un tarafına baktı, sonra da Jimin'inkine.

Jimin en çaresiz yavru köpek bakışını attı.

Odanın öbür köşesinde, Taehyung'un olduğu yerde başka bir barikat kurulmuştu. Birkaç parça eşyadan, yastık ve çarşaflardan oluşan kalenin yanında Jimin'inki çok aciz kalmıştı.

Yoongi bir an daha durup sonra eğilerek Jimin'in tarafına koştu. Kayarak Jimin'in yanında sipere sığındığında Jimin bir ittifak kazanmanın zaferiyle kahkaha attı.

"Bu nasıl oldu?" Jimin aceleyle tekleri kaybolmuş rengarenk çorapları top haline getirirken Yoongi sordu.

"Tae ve Guk çamaşırları yıkayacaktı," Jimin açıkladı, "Ve sonra Hoseok gelip taşımalarına 'yardım etmek' isteyince..."

Yoongi gözlerini devirdi.

"Yoongi!" Hoseok öbür taraftan bağırdı. "Seni hain! Nasıl olur da Minnie'nin tarafını seçersin!"

"Eğer Namjoon hyung burada olsaydı o da benim tarafımı seçerdi bir kere!" Jimin geri bağırdı. Aslında, pek emin değildi. Liderleri büyük ihtimalle Seokjin hangi taraftaysa onu seçerdi. Ama o hala Yoongi'yle sabah girdikleri stüdyodan çıkmamıştı.

Hiçbir uyarı olmadan iki bomba Jimin ve Yoongi'nin tarafına uçtu. Jimin lanet okudu.

"Neden onların üçü ve sen?" diye sordu Yoongi şüpheyle.

"Belki birazcık kendi başıma onları halledebileceğimi söylemiş olabilirim..." Jimin geveledi. Utançla çorapları sarmaya devam etti.

Yoongi iç geçirdi. "Hmm, pek de halledebiliyormuşsun gibi görünmüyor." dedi. "Baksana, kocaman çarşafları bile var. Kazanman imkansız."

"Evet, bu stratejiyle kazanamayız!" Jimin çığırdı. Hızla ayağa kalkıp üç çorap bombasını art arda attı ve geri çömeldi.

Nihayet, bir bomba Hoseok'a çarpmış gibiydi. "Ah, siktir!" diye bağırdı Hoseok ve bir yere düşme sesi duyuldu. "Tam gözüme girdi, lanet olsun Park Jimiin!"

"HOBİ," Taehyung dramatikçe bağırdı, "HOBİ HYUNG, BİZİ BIRAKMA! PES EDEMEZSİN! HAYIR, HOBİ! İNTİKAMINI ALACAĞIM!"

"Hyung nerede?" bir umutla sordu Yoongi.

"Markette!" Jimin cevapladı, korkakça koltuktan kafasını uzatarak. O sırada Jungkook savaş nidalarıyla kocaman -biraz fazla kocaman- bir çorap bombasını Jimin'e doğru attı. Jimin çığrınarak kafasını bariyere gömdü.

"Buraya gelin sizi pısırıklar!!" Jungkook'un saldırısını bir muzla devam ettiren Taehyung bağırdı.

Yoongi muzun Jimin'le arasına düşmesini izledi.

"Gıda yardımı!" Jimin bağırarak muzu yastığın altına sakladı.

Yoongi başını sallayarak gözlerini devirdi. "Ah, ne zaman Seokjin-eomma gelecek?" dedi.

"Hyung." Jimin ona eğildi. "Gelmesine en az on dakika falan vardır." ve suratında afacanca bir gülüş bıraktı.

Bir an sonra, Yoongi de aynı afacan gülüşü tutturdu.

The 100-Day Love Challenge | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin