8

1K 153 78
                                    

Jimin ve Yoongi sekseninci gün mutfakta bulaşıkları yıkıyorlardı. Jimin yıkıyor, Yoongi kuruluyordu.

Aslında yıkama sırası Jimin'de idi ama Yoongi sıkıldığını söyleyip gönüllü olarak yardım etmek istemişti. İkisinin bir arada olduğu anlar Jimin için belirgin bir şekilde farklıydı artık. Bir şekilde onun yanındayken olduğundan daha rahat, daha memnun hissediyordu. Eskiden Jimin Yoongi'yle aralarındaki boşluğu hep kelimelerle doldurmaya çalışırdı. Şimdi aniden, konuşmaya gerek yoktu. Onun yanında sessizken bile rahat hissetmeye başlamıştı.

Jimin tabağı Yoongi'ye uzattı, o da alırken Jimin o günkü "Seni seviyorum hyung" unu söyledi.

Yoongi aldığı tabaktan kafasını kaldırıp şaşkın gözlerle Jimin'e baktı. Jimin gözlerini büyüğüyle buluşturduğunda suratının ısınmaya başladığını hissetti.

Bir saniye sonra yıkama ve durulama işlemine devam ettiler. Jimin tek eliyle sağ tarafına tabağı uzattı, Yoongi köpüklü tabağı seri şekilde Jimin'in elinden alıp öbür eliyle suyun altından geçirdi. Sonra sol eliyle Jimin'in elini tutmaya devam etti.

Jimin'in köpüklü elini musluğun üstünde tutmuştu, bırakmıyordu. Jimin ellerine bakan Yoongi'yi izledi.

Bu temasları inanılmaz derecede garipti ve Yoongi ellerine sanki harika bir şey görüyormuş gibi bakıyordu. Gördüklerine inanamıyor gibi.

Ve Jimin o anda, o temasla birlikte, içinde olan bazı hislerin gün yüzüne çıktığını fark etti. O his; Yoongi'nin elini aynı şekilde tutup karşılık vermek, daha sıkı tutmak ve hatta Yoongi'yi kendine çekmek istiyordu.

"Hyung," Jimin, bu dokunuşa kendi verdiği tepkiden korkarak dikkatlice mırıldandı. 'Hyung'dan başka ne demesi gerektiğini bilmiyordu.

Yoongi onu duymuş gibi gözükmüyordu. Sadece Jimin'in elinin üstünde kalan bir köpük parçasını baş parmağıyla temizledi.

Sanki elini okşuyormuş gibi hissetti, Jimin.

"Yoongi-hyung," dedi tekrar, daha sessizce. Yoongi'nin gözleri sonunda onunkilere döndü.

"Jimin-ah," dedi kısık sesiyle. Tam olarak Jimin'in gözlerinin içine bakıyordu, gözleri karanlıktı, her zamankinden daha siyahtı.

Jimin yutkundu.

Yoongi yaklaşıyor gibi gözüküyordu, suratı milim milim arayı kapatırken Jimin neler olacağını bilmiyordu ama düşünmeden kendisi de yaklaştığını fark etti. Biraz daha öne eğildi, ve-

"EBE!" Taehyung koridorda çığlık attı ve Jimin de Yoongi de beş metre havaya fırladılar.

Jimin minik bir kalp krizinin ardından elini kalbine götürdü.

Bir yerlere çarpma sesi duyuldu ve bir an sonra iki çift ayak art arda mutfağa girdi.

Jimin bir yandan hala şoktayken bir yandan da Yoongi'nin temasının kesilmesiyle elini boşta hissetti.

"Ebe!" Taehyung mutfağa girince Yoongi ve Jimin'e doğru bağırdı. Sırtından tişörtünü tutup çekiştirmeye çalışan Jungkook da bir saniye sonra görüş alanına girdi.

"Bırak beni!" Taehyung bağırmaya devam etti. "Ben kimseye bir şey yapmıyorum!"

"Onları yanlız bırak!" dedi Jungkook aceleyle Taehyung'u mutfaktan çıkarmaya çalışırken. "Buraya gelip çıkardığın pisliği temizlemen lazım."

"Ebe!" Taehyung bu sefer ağlamaklı bir şekilde inledi.

"Yeter, yeter 'Ebe'!"

"Ebecilik..." Taehyung inatla sayıklamaya devam ederken Jungkook sertçe koridora doğru çekti ve ikisi bir odaya girip kapıyı kapatana kadar Tae'nin sesi devam etti.

The 100-Day Love Challenge | yoonminWhere stories live. Discover now