yedi| dedem büyükannemi unutamamıştı

Start from the beginning
                                    

ohsehun

86 beğeni, 8 yorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

86 beğeni, 8 yorum

ohsehun: dudaklarını seviyorum, ve birkaç şeyini daha
8 yorumun tümünü görüntüle
cyeol: yuh ben anladım

xbyuNx: çok zordu çünkü @cyeol
daeya: pis sapık

5 dakika önce

"Niye sapık yazıyorsun bana ya?"

Usul usul saçlarımı severken gülümsedi.

"Sapıksın çünkü, aptal sapık."

Onu başımla onayladım. Öyle olabilirdim, itirazım yoktu. Fakat Jongdae'de bir gariplik vardı bugün, buna çokca itirazım vardı işte. Bugün hiç yüzüme tükürmemiş, fikirlerime itiraz ederken yeterince çemkirmemişti.

"Sana ne oldu peki aşk kuşum?"

Saçlarımı seven eli durakladı. Biliyordum, yani bir şeyler sakladığını. Bana aptal diyordu ama asıl aptal kendisiydi, hiçbir şeyi saklayamıyordu bile. Birkeresinde en sevdiğim tişörtümü ocağa düşürüp yakmış, sonra da beni başından beri orada bir delik olduğuna inandırmaya çalışmış, ben inanmayınca da bütün gün ağlamıştı. Ne diyorduk?

"Bir şey olmadı, ne olsun?"

Tek kaşımı kaldırıp yüzüne bakmaya devam ettim. Şimdi anlatmazsa üstelemezdim, olayın ilk önce dönüp beni bulacağını biliyordum zaten.

"Olmadı dedim ya. Hem senin saçların yağlanmış, böyle mi gideceksin derse pis herif?"

--

"Hep erken geliyorsun."

İçeri girdiğimde Taemin yine yerinde oturmuş bir şeyler çözüyordu. Kolsuz siyah bir üst, altına da deri pantolon giymişti. Yerinde olsam hiç zorlamaz, direk idol olurdum. Tanrı bi yerden alıp diğer yerden veriyordu sonuçta, neden zorlayacaktık?

"Hmm, evet. Sehun, bizim ders işleri ne oldu?"

Yerime otururken cümlesiyle ben de verdiğim sözü hatırladım. İlk başlarda istekli olmasam da belki ağzından bir laf alırım fikriyle biraz alevlenmiş olabilirdim. Jongin ve onun eskisi uğruna düştüğüm rezillikler boyumu aşmaya başlamış olsa da şimdilik sorun değildi.

"Haftada iki gün yapalım diyorum. Hangi günler boşsun?"

Elini çenesine koyup bir süre düşündü.

"Sanırım pazartesi ve salı uygun olur. Haftaiçi diğer günler dans kursum var, haftasonu da bize kalsın."

Başımla onayladım. Bilin bakalım kimin hergünü boştu ve kim ne program ayarlarsa ayarlasın uyabilecek kadar boş beleş bir insandı?

"Benim de bir işim yok. Okul çıkışlarında bir iki saat çalışalım öyleyse. Jongin'in akşam dersine de yetişiriz."

Gülümsedi.

"Ona yanındayken de Jongin diyor musun?"

Bu soruyu beklemediğimden şaşırdım ama ben de suratıma bir gülümseme yerleştirip ona katıldım.

"Henüz değil ama, o günler de gelecek."

Başını umutsuz vakaymışımcasına iki yana salladı. Çocuğa ne zaman ısınıyor gibi olsam tüm ortamı bozuyordu.

"Bay Kim buna asla karşılık vermez."

"Neye karşılık vermiyormuşum bakalım?"

Bir anda sohbetimizin içine düşen berrak sesiyle birlikte arkamı döndüm. Tüm ışıltısıyla birlikte karşımdaydı ve çoktan burnum kanamaya başlamıştı bile.

"Hiçbir şey Bay Kim, hoşgeldiniz!"

Herzamanki gibi üstelemeyip gülümsemeye devam etti ve yerine otururken parmağıyla burnumu işaret etti. Ve size yemin ederim, sanki, sanki bir an dudağının kenarının hınzırca kıvrılışına şahit oldum, sadece bir an.

Kim Jongin aptal değildi, benimle oynamasını çok iyi biliyordu çünkü.

"Sehun, burnun kanıyor."

--

kkimjongin fotoğrafınızı beğendi!

--

Kim Junmyeon: Jongdae, telefonlarımı açar mısın?

---

özürrr dilerim ne kadar uğraşsam da birtürlü yazamadım ara bölümler olduğu için pek akmıyor umarım hoşunuza gider, iyi okumalar♡

bir çeşit eşitsizlik] sekai ✔Where stories live. Discover now