Daha önce de söylendiği gibi, ailenin tartışmasız en güzel kızı en küçükleri Aglaya idi. Son derece bencil biri olan Totskiy bile bunu aklına getirmemesi gerektiğini, Aglaya'nın onun için uygun olmadığını düşünüyordu. Belki de aralarındaki biraz tutkulu sevgiden, aşırı yakın dostluktan olsa gerek, kız kardeşler olayı büyütüyorlardı ya, Aglaya'nın geleceği onların gözünde çok parlak, hatta olabilecek en ideal yeryüzü cennetiydi. Aglaya'nın kocası, zenginliği bir yana, her bakımdan kusursuz, başarılı bir erkek olmalıydı. Kız kardeşler aralarında uzun uzadıya konuşmadan, Aglaya'nın drahoması için gerektiğinde, ellerinden geldiğince kendi drahomalarından özveride bulunmaya bile karar vermişlerdi. Öyle ki Aglaya'nın drahomasının çok büyük olacağı umuluyordu. Anne baba da ablaların bu planından haberdardı. Dolayısıyla, Totskiy generalle görüşmek istediğinde, Afanasiy İvanoviç drahoma konusunda herhangi bir zorluk çıkarmayacağı için, büyük kızlardan birinin onun evlenme önerisini geri çevirmeyeceğinden anne babanın hemen hiç kuşkusu yoktu. Totskiy'in önerisini general kendisine özgü üstün yaşam bilgisiyle en yüksek düzeyde hemen değerlendirdi. Totskiy, birtakım nedenlerden ötürü adımlarını büyük bir ihtiyatla atmakta, yalnızca nabız yoklamakta olduğu için generalle karısı onun bu önerisini kızlarına son derece üstü kapalı açmışlardı. Kızlardan aldıkları karşılık pek belirsiz olmakla birlikte, onların yüreğine su serpecek kadar rahatlatıcıydı. Öyle ki en büyük kız Aleksandra bu öneriyi sanki reddetmeyecek gibiydi. Pek ciddi olsa da, iyi yürekli, aklı başında ve son derece uyumlu bir kızdı Aleksandra. Totskiy ile isteyerek bile evlenebilirdi ve bir kez söz verdikten sonra verdiği sözü dürüstçe yerine getirirdi de. Şatafattan hoşlanmazdı Aleksandra, yalnızca gürültü patırtıya, büyük değişikliklere neden olmayacağı gibi, huzur içinde bir yuva da kurabilirdi. Çarpıcı bir güzelliği yoktu, ama yine de çok hoş, etkileyici bir kızdı. Totskiy için bundan daha iyisi ne olabilirdi?

Gelgelelim, olay pek yavaş, el yordamıyla ilerliyordu. Totskiy ile general, zamanı gelene kadar geriye dönüşü olamayacak resmi bir adım atmamaya aralarında dostça karar vermişlerdi. Anne baba kızlarına henüz tam bir açıklama bile yapmış değillerdi. Bu yüzden ufak tefek tatsızlıklar da başlamıştı: Generalin eşi, ailenin annesi olarak bu olaydan nedense hoşnutsuzluk duyuyordu ki, bu da çok önemliydi. Her şeyi bir daha düzelmeyecek biçimde bozabilecek endişe verici, karışık bir olay vardı ortada.

Bu endişe verici, karışık "olay" (Totskiy'in kendi ifadesiydi bu) çok eskiden, on sekiz yıl önce başlamıştı. Afanasiy İvanoviç'in orta Rusya illerinden birindeki çok zengin çiftliğine komşu küçük toprak sahibi, sürekli tuhaf, talihsiz aksilikler yaşayan, ilginç, son derece yoksul, ama soylu (hatta bu açıdan Totskiy'den bile soylu) Filipp Aleksandroviç Baraşkov adında emekli bir subay vardı. Borç batağında, haciz kıskacında kıvranırken yıllarca kürek mahkûmları, handiyse köylüler gibi çalışarak küçük çiftliğini sonunda düze çıkarmıştı. En küçük bir başarı bile olağanüstü heyecanlandırıyordu onu. Kendisini biraz toparladığı, büyük umutlara kapıldığı bir sırada, ona kredi verenlerin en önemlilerinden biriyle görüşmek, bu arada olabilirse, ondan yeni kredi almak umuduyla çiftliğinden birkaç günlüğüne ayrılmış, il merkezine gitmişti. Kente gelişinin üçüncü günü köyün muhtarı, yüzü gözü yanık içinde, dörtnala yanına gelmiş ve çiftliğinin dün, gün ortasında yandığını, eşinin hayatını kaybettiğini, çocukların kurtulduğunu bildirmiş. "Kaderin sillesini yemeye" alışık Baraşkov bu kadarını kaldıramamış artık, aklını yitirmiş, bir ay sonra da ateşler içinde ölmüş. Yanan çiftlik sağa sola dağılan köylüleriyle birlikte borçlarına karşılık satılmış. Afanasiy İvanoviç Totskiy büyük bir yüce gönüllülük gösterip Baraşkov'un biri altı, biri yedi yaşında iki kızının bakımını ve öğrenimini üstlenmiş. Çocuklar Afanasiy İvanoviç'in emekli memur, üstelik Alman olan kâhyasının kalabalık ailesinde, çocuklarıyla birlikte öğrenimlerini sürdürmüşler. Kısa zaman sonra yalnızca bir kız, küçük Nastasya kalmış, küçük kardeşi ise boğmacadan ölmüş.

BudalaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin