16

214 27 14
                                    

Miles'ın intiharından sonra hastanede değişen bir şey olmamıştı.
Herkesin hiçbir şey olmamış gibi gündelik hayata dönmesi bunu gösterirdi değil mi?
Zayn'inse bir haftadır yaptığı tek şey boş bakışlarla odasında oturmaktı. Sürekli Miles'ı düşünüyor, bunu neden yaptığını merak ediyordu. Kafasında dönüp duran milyonlarca soru vardı fakat kelimeler içinde birikenleri dökmesi için yeterli gelmiyordu. Miles'ında böyle düşünüp düşünmediğini merak etti. Geçen onca zamanda bu yüzden mi konuşmamıştı kimseyle. Hissettiği acının kelimelerle tarifini mi bulamamıştı yoksa susmakla mı cezalandırıyordu kendini.
İçinizde birikenleri atmanız gerekirdi, kelimeler, gözyaşı, kısacası araç ne olursa olsun amaç sadece dışarı atmaktır. Çünkü ancak yükünüzü paylaştığınızda hafifleyebilirdiniz.

Liam defalarca onunla konuşmayı denemiş hatta başka doktorları bile yönlendirmişti.
Buna rağmen tek kelime ettirmeyi başaramamışlardı.

Çıkış saati geldiğinde Liam önlüğünü çıkarıp heyecanla Zayn'in odasına gitti. Bu şekilde onu konuşturabilmeyi umuyordu.

"Merhaba Zayn"
Karşısına geçip yüzünü ellerinin arasına aldı.
"Senin için endişeleniyorum bir tanem, konuş benimle. Liam olarak, lütfen"

Zayn dolan elalarını şefkatle bakan kahverengilere çevirdi.
"C-canım yanıyor Liam"

"Biliyorum hayatım, ağla hadi tutma kendini. Rahatlamaya ihtiyacın var"

Zayn Liam'ın omzuna kapanıp sarsılarak ağlarken, Liam çocuğun çilek kokan pembe saçlarını şefkatle okşadı.

"Onu kurtaramadım"

"Senin yapabileceğin bir şey yoktu, bu onun seçimiydi"

"A-ama..."

"Zayn, inan bana kimsenin bir şey yapmasına imkan yoktu. İnsan kendisine dokunulmasına izin vermedikçe onu iyileştirmen mümkün olmaz. Gitmek istedi ve gitti"

"Kardeşine kavuşmak istedi belkide, onu bulur değil mi Liam?"

Zayn yüzüne umutla bakarken, Liam yüzüne samimi bir tebessüm yerleştirdi.

"Bulur."

Zayn'de Liam'a gülümsedi.
Artık Miles için daha iyi hissediyordu. Orada mutlu olması ve kardeşini bulması için dua edecekti.

"Teşekkür ederim Liam"

"Her zaman yanındayım güzelim"

Dudaklarına uzanıp birkaç minik öpücük bıraktı.

"Seni seviyorum Zee"

Zayn ona gülümserken, Liam dayanamadı ve tekrar öptü doyamadığı dudakları.
Kollarıyla Zayn'i sararken, yönlendirdiği doktorlardan birinin onları izlediğinden habersizdi.
Duyduğu sesle kapıya baktığında bedenindeki tüm kanın çekildiğini hissetti.
Hızla ayağa kalktı "Hey Rosa, bekle!"
ancak kadın çoktan uzaklaşmıştı.

*
Ertesi sabah Liam hastaneye girerken endişeliydi, Rosa'yla konuşmalı ve bunun yayılmasını önlemeliydi. Odasına geldiğinde endişesini haklı çıkaran bir görüntüyle karşılaştı, eşyaları bir kolide toplanmış kapıdaki karttan adı silinmişti.
Panikle başhekimin odasına ilerledi.

"Odama ne olduğunu sorabilir miyim?"

"Ne olduğunu biliyorsunuz Bay Payne" dedi orta yaşlı adam. Fazlasıyla sinirliydi.
"Doktor Rosa dün akşam odama geldi ve yaptığınız ahlaksızlığı anlattı. Hastalarınızla bu tarz ilişkiler kurmanızın etik olmadığını bildiğinizi düşünüyorum. Mesleğinizi kötüye kullanmaktan dolayı soruşturulacaksınız. Kısacası meslekten atılma riskiniz var Bay Payne"

Liam bir süre adamın yüzüne bakakaldı. Olayların bu raddeye gelebileceğini nasıl düşünememişti, yaptığı şeyin yanlışlığını bilirken nasıl buna devam etmişti. Şimdi mesleğini elinden alırlarsa ne yapacaktı. Düşünceler beynini dört bir yandan kuşatırken ne ara geldiğini bilmediği odasını hüzünlü bakışlarla süzdü.
Sahi ne yapacaktı şimdi?


sunshine •ziam• ✓Where stories live. Discover now