Bölüm 16-Hastaya Bakacak Sağlık Personelleri Nerede?

1 0 0
                                    

Hastaya Bakacak Sağlık Personelleri Nerede?

Onlar idarede, büroda yada masa başında!!

Bir varmış, bir yokmuş... Ülkenin birinde bir bakanlık varmış. Zamanla bu bakanlık o kadar büyümüş, o kadar büyümüş ki, artık kabına sığmaz olmuş.

Masal bu ya! Ülkenin ileri gelenleri oturup aylarca düşünmüşler ve ilk önce bu Bakanlığı üçe bölmüş, sonrada personellerini Kanun Hükmünde Kararnameyle sınıflara, daha sonrada "Sendikalarına" göre bölümlerine ayırmışlar.

Öyle ki yönetime yakın sendikanın üyeleri, yan yandaşları hep bir yere gelir olmuş... Çalışanlar gördükleri haksızlık, adaletsizlik ve zulümler karşısında birbirlerine hep dert yanmaya, yakınmaya başlamış ve aralarında şöyle konuşmuşlar;

Adamı olanlar mı desek? İdareye yakın olanlar mı desek? Diye başlayan ve devam eden sözlerden sonra ülkenin başkentindeki nadide bir hastanede; 12 Hemşire kendi mesleği ve alanı dışında çalışıyormuş, (Birisi Tig'de, birisi istatistikte, birisi eczanede, üçü eczacıyla birlikte, ikisi hasta haklarında, ikisi, mutemetlikte, birisi kalite kontrol hizmetlerinde, birisi eğitim işlerinde, birisi enfeksiyon bürosunda, biriside sağlık hizmetleri müdür ve yardımcısı olduğu halde gayri-resmi olarak sağlık hizmetleri müdür yardımcılığı işlerinde çalışıyor)

Bunun yanında anestezi teknisyeni personel özlük işlerinde çalışıyor, hepside o ülke yönetimine yakın sendikanın üyeleri Allah'ın hikmetine bakın ki tüm iş bilenler o sendikaya toplanmış. Sanki o ülkedeki diğer sendikalarda çalışanlar zeka olarak çok gerilerde!! Ama işin aslı öyle değilmiş! Bu kişiler rahatı için hemen saf değiştiriveren, güçlüden yana olan günün şartlarına göre kendini yenileyen kişilermiş.

Öyle ki; Bu ülkede bazı sendikalar demokrasi ahkâmlığı yaparken, yandaşlık yaptığı için servislerde çalışan hemşire sayısı toplam nöbetçilerle birlikte 5-6 taneyi geçmezken, bu kurumda ayda 7-8 gün 24 saat çalışıp tek nöbet tutan Hemşirelerde varmış.

Bu nasıl Adalettir ki? Bu insanlar 24 saat nöbet izni kullanıp ertesi gün 08-30 17-00 arası çalışmaya devam ediyorlarmış. Hem de sebep kurumdaki hemşire eksiğiymiş? Kimi kandırıyorlarsa? Şimdi bu adaletli mi? diye soracak olsalar cevabıysa;

Birileri alt kadroya geçmeden, memur olarak çalıştığı için, PDC'yide doldurduğu için o ülkenin ilgili bakanlığı bu hastaneye Hemşirede atayamıyordu.

Çünkü PDC'ye göre yeterli Hemşire, Ebe vb. sağlık çalışanı var görünüyordu. Birde bu yetmezmiş gibi diğer çalışanların sırtından yüksek maaş+döner sermaye alınıyor, diğer gariban ve yandaş olmayan hemşireler ve sağlık diğer çalışanlarıda ezildikçe eziliyor!!! İşte adalet duygusu böyle şekillenmiş "güçsüzse ezilmeli! başka düşüncedeyse zulüm görmeli! benden değilse canı çıkmalı!..."

Bu tür olaylar ülkenin sadece birkaç hastanesinde olmuyormuş. Ülkenin birçok hastanesinde, Halk Sağlığı ve İl Sağlık Müdürlüğünde de oluyormuş benzer şeyler.

Ama hiç kimse konuşamıyormuş. Çünkü bir korku imparatorluğu kurulmuş, insanlar ailelerinden ayrılmakla, uzak yerlere sürgüne gönderilmekle, farklı yerlerde çalıştırılmakla tehdit ediliyormuş...

Üstelik bu ülkede sivil anayasa hazırlığı varmış. İleri demokrasi için çalışılıyormuş.

Ya aynı kurumda çalışan, aynı tekneden ekmek yiyip, aynı kutsal amaca hizmet eden sağlık personelleri. Onlarsa her geçen gün daha zalimce, daha düşmanca birbirlerini ezmeye ve sindirmeye çalışıyorlarmış. En çok şiddeti kendi idaresinden görüyormuş bu bakanlıkta çalışanlar. Çalışanlar adına olduğunu söyleyen sendikalarsa noter tasdiki yapmaya devam ederken, bazı sağlık çalışanları Ah Demokrasi! Sen ne işler açtın başımıza! diye hayıflanıyormuş.

Ne yapsınlar? Hükümet adına konuşan sendikaların ve idarecilerin elinde Demokrasi keskin bir kılıç olu vermiş biranda...

YAZDIKLARIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin