1

1.6K 170 75
                                    

[Hikaye orijinali için bkz. https://archiveofourown.org/works/6533389]

İyi Okumalar!

---


"Şimdi!" sunucu anons etti. "Park Jimin, hangisi olmalı?"

Jimin seçeneklerine baktı. Üç tane parıltılı afiş sunucunun önünde asılı duruyordu.

Düşündürücü.

Bağlayıcı.

Yumuşak.

Jimin şimdi yarışma programının gruba verdiği 'görev'lerden birini üstlenmek üzereydi. Bu programın amacı değişikti. Jimin'e biraz Hello Counselor programını anımsatıyordu, sadece bu programda ünlülere verilen görevler biraz farklıydı. O an orada yapmak yerine görevi gündelik hayatta yapmaları ve bir sonraki şovda rapor sunmaları gerekiyordu.

Daha demin başka bir grup, 'Grup üyelerinin her gün birbirine iltifat etmesi' görevi için aylık raporunu bildirmek üzere kanalı görüntülü aramıştı. Sonuçları hem komik hemde faydalı olmuşa benziyordu. Bir ay içerisinde grup üyeleri sadece eğlencesine olsa bile iltifat ederek ılımlı bir hava yaratmış ve bağlarını sıkılaştırmıştı. Bazıları bunu zor ve garip bulsa da Jimin'in hoşuna gitmişti. Kendisine tekrar hatırlattı, yeni şeyler deneyimlemek ve kendini sınamak iyidir.

Ve eğer bunu başka kişilerle yapıyorsanız daha da iyidir değil mi? Değişik şeyler denemek... Meydan okumak... Bağları sıkılaştırır, farkındalıklar yaratır. Kesinlikle eğlenceli olacak!

Jimin bunu yapmak istiyordu. Grup üyelerini kaynaştırmak ve eğlenmek... Provalar, çekimler, boş zamanlarda hep birlikteydiler ama yine de aile olup birbirlerine alıştıkları için değerli arkadaşlıklarının farkında değillerdi.

Düşündürücü bir şey istemiyordu, artık her ne demekse, yumuşak bir şey de kulağa hoş gelmemişti. O yüzden kısa bir elemenin ardından kararını verdi:

"Bağlayıcı."

Kalabalıktan 'Ooou' diye bir ses yükseldi.

"Güzel seçim!" dedi sunucu. "Bu, sen ve bir grup üyesi arasında olacak bir meydan okuma. Öncelikle kuralları açıklamaya geçmeden, kiminle yarışacağını seçeceğiz."

"Ah, ben seçmeyecek miyim?" diye şansını denedi şımararak Jimin. Seçemeyeceğini biliyordu ama işin aslı bu görevi tüm grup üyeleriyle yapacağını düşünmüştü.

"Jimin-ah, seçemeyeceğini biliyorsun." dedi sunucu neşeli bir şekilde. "Ve aslında biz çoktan kimin olması gerektiğine karar verdiik!"

"Ah," dedi Jimin, heyecanla. "Tamam."

"Vee 'Bağlayıcılık' seçtiğin için eşinin tam sana göre olduğunu düşünüyoruuz!"

"Ah, harika."

"Grup üyeleri... Hazır mısınız?!"

Ah.

Jimin gerilmeye başlamıştı.

Yüzündeki gülümsemeyi korumaya çalıştı. Kim olduğunu tahmin edebiliyordu.

"Suga!" sunucu zevkle zıplayarak bağırdı. Seyirciler de sevinçle çığlık atıyordu. Jimin Yoongi'yi görmek üzere grubun oturduğu tarafa döndü. Diğerleriyle oturuyor ve seyirciler için tembelce elini kaldırırken her zamanki gibi sırıtıyordu.

Jimin şimdiden pişman olmaya başladığını hissetti.

"Hadi bakalıım!" sunucu 'Bağlılık' yazan altın plakayı eline aldı. Yapışkanını sökmeye başlarken heyecanla bağırdı. "Görelim, görev neymiş?!"

Yapışkanı kaldırınca altında kırmızı harflerle belirdi; SEVGİ DOLU 100 GÜN.

"AH EVET!" dedi sunucu tatminkar bir şekilde. "Sevgi dolu yüz gün!"

Jimin şimdi gerçekten pişman olmaya başladığını hissetti.

"Harika, Jimin!" sunucu açıkladı, "Bu senin Suga'ya her yüz gün boyunca 'Seni Seviyorum' demen gerektiğini söylüyor."

Yoongi'nin çenesi şaşkınlıkla açılırken neşeyle izledi Jimin. Aslında, kendi çenesi de yerde ona katılmasa belki neşeyle izleyebilirdi.

"Ah," diyebildi Jimin. Ah.

Tamam.

Jimin neden Yoongi'yi seçtiklerini biliyordu. Çünkü grup içerisinde olabilecek en zıt karaktere sahip kişiler onlardı. İkisinin arasındaki herhangi bir 'görev' şov için güzel malzeme çıkarabilirdi. İnsanlar böyle şeyleri izlemeye bayılırdı. Sadece Jimin, bunu yapabileceğini sanmıyordu...

Evet, buna kendisi gönüllü olmuştu. Gerçekten eğlenceli bir değişiklik olacağını düşünüyordu ama sadece biriyle, hemde Yoongi'yle yapabileceği hiç aklına gelmemişti...

Yine de yüz gün sonra buraya gelip de Yoongi'nin bunamış kıçıyla başarısız olduğunu duymak istemiyordu.

Jimin grubun geri kalanına baktı. Hepsi de ne kadar heyecanlı ve sevinçli olduklarını gizlemeye çalışıyordu. Seokjin'in gözleri neşeyle dans ediyor, Namjoon'un bastırılmış dudakları sırıtmasını gizleyemiyor ve Hoseok zaferle parlıyordu.

"Yaşasın!" dedi Namjoon, pislik herif, sunucuya kahkahayla.

"Her gün?" dedi Jimin tekrar. Emin olmak için...

"Her gün!" diye kıvırttı sunucu. "Sadece 'Seni seviyorum.' demen yeterli. Hepsi bu! Ama bunu gerçekten her gün demelisin yoksa görev başarısız olur... Yapabilirsin değil mi?"

Sunucu hınzırca ışıldıyordu.

"Tabii ki de!" Onayladı.

Heyecanla Yoongi'ye döndü. "Seni seviyorum, hyung!" diye bağırdı sahnenin ortasındakine.

Yoongi ilk başta şaşırsa da anında gülmeye başladı.

Bu sunucuyu iyice keyiflendirmişti. "İşte başlıyoruz, bu sizin ilk gününüzdü!"

"Birinci gün," dedi Jimin sessizce. Hala başladığına inanamıyordu.

Sunucu "Sonuçları görmek için dayanamıyorum!" diye bağırdı.

Ve reklama girdiler.

The 100-Day Love Challenge | yoonminWhere stories live. Discover now