20.Bölüm

553 70 2
                                    

20.Bölüm

"Hala bir dostun olduğunu bilmek güzel."

"Seni görmek de güzel, Ecel. Oldukça şey görünüyorsun... "

Bir an duraksadığında, yüzünde solan gülümsemesini tazelemeye deniyordu. Sonunda becerebildiğinde, kaşlarını kaldırıp indirmişti.

"Solgun."

Dudaklarımı gerip, ağır ağır başımı salladım.

"Alınmadın değil mi, sadece gerçekten iyi görünmüyorsun. "

Gözlerimi devirirken Angela'nın oturduğu köşede Asya olsaydı kibarca solgun demek yerine hangi ideal kelimeleri seçebileceğini düşünüyordum. Berbat. Çirkin. Ölü gibi. Yürüyen bir ceset. Son sözcük öbeğine gülü geçtim. Şu sıralar aklıma gelmeden duramıyordu, kuzenim ve amcamlar. Yani eski kuzenim ve üvey amcamlar... Suratım düşerken, fısıldadım. "Her ne haltsa." Angela'nın bir açıklama bekleyen bariz gözlerine bakıp, masadaki eline dokundum. Parmakları hatırladığım gibi soğuktu.

"Hayır alınacak neyim var ki? Doğru söylüyorsun; yorgunum, zayıfladım, muhtemelen daha sağlıksız ama aynı biçimde daha güçlüyüm. Ki bunların hiç bir önemi yok Angela."

Doğru söylüyordum. Kollarım ve bacaklarımda belirgin kaslarım vardı, tekme yemekten karnım sertleşmişti ve saçlarım belime inerken onları kestiremiyordum. En son ne zaman düzgünce manikür yaptığım bile aşikardı. Zaten bakım yapacak kadar uzun ve süslü tırnaklara da sahip değildim. Bir de bana Angela kadar afili bir hatun gözünden bakarsak: rezalet. Asya olsa tüm anlattıklarımı umursamaz önce beni en iyi bildiği kuaförüne sürüklerdi... Allah'ım ne saçmalıyordum ben Asya gerçekleri duysa, deliye döner ruh sağlığında kapanmayacak yaralar açılırdı. Yine mi Asya'yı düşündüm ben... Lanet!

" Beni sadece polisten paçanı kurtarmak için aradığını söyle. "

"Üzgünüm," dedim ve dudağımı ısırarak devam ettim.

  " Dahası var. Çok dahası."

🐊

Angela'nın aldığı birinci sınıf uçak biletleri sayesinde yirmi dakikalık bir süre sonra New Jersey'e inmiştik. Bu beni zaman kaybından kurtarmıştı, çünkü Jersey'e Camden'dan arabayla geleceğimi düşünüp yol mesafesi için Alex'den vakit istemiştim. Şimdi uçakla geldiğime göre bu bana yaklaşık altı saatlik, varış –dönüş on iki saat fazladan zaman kazandırmış oluyordu.

"Nasıl oluyor da bu biçimde yaşıyorsun bilmiyorum- "

Yüzümdeki ifadeyi gördüğünde, işaret parmağını iki yana salladı. Ona, lanetlileri öldürmeye ant içmiş bir örgütte çalıştığımı söylemek zorunda kaldığım için pişman olmaya başlıyordum.

"Öyle bakma, yargılamıyorum. Yargılama yok." dedi bu defa iki eliyle "bitti" işareti yaparken. "Bağlamak istediğim nokta, bence Lex'e Andy'nin yaptıklarını anlatmalıydın."

Güvenlik kontrolünden geçip, sırt çantamı omzuma attığımda arkamdan gelen Angela'yı omzumun üzerinden izliyordum. Kemerini de çıkartabildiğinde x-rey kapısından geçebilmesine neden şaşırmamıştım ki? Ah, tabi ki aynı muameleyi aynı sebeplerle uçağa binerken de yaşamış olduğundan ve yine aynı şekilde sonuçlandığındandı.

Yanımdaki yerini alabildiğinde, onu onayladım.

"Biliyorum, mantıklı olan kesinlikle senin dediğin. Ama inan bana Angela. Yoruldum. Gerçekten tüm bu şeylerden sıkıldım artık. Andy ya da bir başkasıyla uğraşmak umurumda bile değil. Oyalanmak istemiyorum, Rick'i almak istiyorum."

Auxılıum Serisi II; AlavanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin