Prologue

1.6K 96 146
                                    

New York, Manhattan
17 Ağustos 2019

"Sikeyim, bana söz vermiştin! Bunu bir daha tekrarlamayacağına söz vermi- siktir..."

Marietta elini alnının üzerine koyarak gözlerini kapattı. Benim aptal hatam onu o kadar üzmüştü ki kalbindeki yaranın acısını bastırmak için dolaptaki alkol dolu cam şişelerle kendisini adeta boğmaya çalışmıştı.

Telefonuma gelen mesajdan sonra ettiğimiz kavganın ardından kendini dışarıya atıp arabaya doğru koşmuştu ve kafası iğrenç bir durumda olmasına rağmen o sinirle bir şekilde kendini öldürmeden, artık kullanılmayan, normal bir apartmanın yanında adeta bir gökdelen gibi görünen binanın önüne geldiği gibi arabadan inmiş ve benim atladığım ilk taksiyle ona yetişmemi zorlaştırmak için her şeyi yapmıştı.

Onu sakinleştirmeye çalışmıştım.

Gerçekten bunu denemiştim.

Fakat o gerçekten kafayı yemek üzereydi. Yanaklarındaki siyah rimel izleri ve içtiği o kadar içkiden dolayı hafiften silinmiş vişne çürüğü ruju ile Louvre Müzesi'ndeki sanat eserlerine kafa tutabilecek bir güzelliği sahipti.

Bu kadar güzel bir varlığın benim yüzümden bu kadar yıkık olması ise bende kendimi parçalama isteği yaratıyordu.

Artık kullanılmayan binanın ağır demir kapısını küçük bedenini kaplayan sinirle bir hışımla açtı ve koşarak merdivenlerden yukarıya doğru çıkmaya başladı.

Çok fazla sendeliyordu ve sözcüklerini zar zor ağzından çıkarabiliyordu.

Ama bu bana küfürler savurmasını engellemiyordu.

Gerçekten şu anda onunla konuşmak mı yoksa merdivenlerden düşmemesine dikkat etmek mi önceliğimdi pek emin değildim. Sadece peşinden koşuyordum.

Bacaklarımı hissedemeyene kadar koştum peşinden. Bacak kaslarım bir balonmuş da her adım bir yangına beni yakınlaştırıyormuş gibi bacaklarımın patlayacağını hissedene kadar bırakmadım peşini.

Zaten işler bu seviyeye geldiğinde en sonunda yüksek binanın en üst katına çıkmıştık.

Marietta kendisini çatı katındaki demirler yerine taştan küçük bir duvar gibi örülmüş korkuluğun önüne attı ve öylece yerde hıçkırarak elindeki şişeyi zorla kafasına dikti.

İçmekten nefret ederdi. Tadından, kokusundan, bıraktığı anılardan ve yaralardan...

"Marietta, lütfen sadece beni dinlemeni istiyorum."

"Sadece kapa çeneni Luke! Konuşmak istediğim son kişi bile değilsin şu anda!"

"Her zaman konuşmak istediğin tek kişi olduğumu söylemesen buna inanabilirdim. Bak sadece seni eve götürmeme izin ver ve ben de sabah olana kadar tek kelime etmeyeceğim tama-"

Hızlıca yağmurluğunun cebinden telefonunu çıkartıp tuşlara hızlıca basmaya başladı.

"Hayatım, biliyorum bu gece yine o kız kollarında ama benim senin vücuduna ondan daha çok ihtiyacım var. Gerçekten onun aramıza girmesinden nefret ediyorum. O lanet olası kızın seni zorla tutmasına katlanamıyorum. Biliyorum bana onu sevdiğini söylüyorsun ama sevsen dün akşam bunu bana belli etmez miydin? Seni zorla tutmasa şu anda kimin kolları-"

"Marie kes şunu! Şu anda bunları düşünmek için yanlış bir kafa yapısındasın. Bak sadece binanın ucundan uzaklaş, elimi tut ve eve gide-"

Histerik ve bir o kadar da sarkastik bir kahkaha attı.

"Ne o, yoksa seni burada zorla tuttuğum için mi evine gidemiyorsun? Eve gidip ne yapacağız hayatım? Üçümüz monopoly oynayıp haftanın hangi gününde hangimizin kollarında olacağına mı karar vereceksin?"

Ghost Of You | HemmingsWhere stories live. Discover now