-.24SPECIAL

4.3K 256 79
                                    

SPOILER UYARISI!!!
6. KİTABI OKUMAYAN OLUMASIN!!!
Medya favorim birlikte dinleyin isterseniz🧡🧡

"Onun nasıl polise teslim olmasına izin verirsiniz!"
Taehyung sinirden her yeri uyuşmuş bir halde telefondaki dayısına bağırdı.

"Sakinleş Taehyung ve kiminle konuştuğunu unutma. Adam kendi gitmiş polise, bizim yapabileceğimiz bir şey yoktu."

"Sizin onu takip etmeniz ve bulup bana getirmeniz gerekiyordu ki onu öldürebileyim." Siniri konuşurken daha da artıyordu ve sıktığı yumruğuna tırnaklarının battığını hissedebiliyordu.

"Sana bir kez daha sakin ol demeyeceğim Taehyung olamayacağını biliyorum ama dene. Bunu söylemek istemiyorum ama Mir Hae seni böyle görmek istemezdi."

Taehyung Mir Hae'nin ismini duyduğu anda sakinleştiğini hissetti ama bu his onun artık onunla olmadığını/olamayacağını hatırlayınca yerini daha büyük bir öfkeye bıraktı.

"İnan bana hiçbir işe yaramadı dayı."

"O zaman kapatıyorum Taehyung saat çok geç oldu, yat ve dinlen."dedi dayısı ve cevap bile beklemeden telefonu suratına kapattı.

İki ay olmuştu.
Mir Hae öleli iki ay olmuştu.
Bu iki ayın her dakikasını amcasını arayarak ve onu öldürme planları yaparak geçirmişti şimdi ise bütün planları o aptalın teslim olmasıyla suya düşmüştü.
O adamdan intikam almadığı her dakika Mir Hae'yi yüz üstü bırakıyordu. Annesini yüz üstü bırakıyordu.

Taehyung telefonundan saatine baktığında ikiye yaklaştığını görünce yüzünü yıkamak için tuvalte gitti işi bitince telefonunu alıp odasına geçti ve yatağına yatıp Mir Hae'yi düşünerek uykuya daldı.
====
Taehyung kulağının dibinde çalan telefonla uyandı ve telefonu eline almak için uzattığında telefon susunca vazgeçip geri uykuya dalmaya çalıştı ama gözlerini kapattıktan yarım saat sonra içi rahat etmeyerek geri uyandı ve telefonu alıp kimin aradığına baktı.
Hoseok onu yarım saat önce yani saat dört kırk beşte aramıştı. Hızla yattığı yerde doğrulup geri aradı ama bu sefer Hoseok'un telefonu kapalıydı. Hızla giyindi ve evden çıkmak için kapısını açtığında yere bir mektup düştü. Mektubu eline aldı ve açıp hızla okudu mektubun sonunda yazan adresteki parka gitmek için apartmandan hızla çıktı.

Parka gelene kadar çoktan güneş doğmuştu ve içeri girdiğinde Hoseok'u kanlar içinde kaydırağın tepesinde otururken bulmuştu. Ne yapacağını bilemeden hemen yanına tırmanmış ve bilincinin açık olup olmadığını kontrol etmişti ama bilinci kapalıydı. Telefonunu çıkartıp ilk önce ambulansı sonra da Seokjin'i aradı ama onunla konuşurken kendini tutamayıp ağlamaya başladı.

"H-hyung, yardım et. Kan. Çok fazla kan var. Ambulansı aradım. Ama çok kan var."

Seokjin ona olduğu yerde kalmasını söylemiş ve telefonu kapatmıştı ama Taehyung hala kucağında yatan Hoseok'a odaklanmış telefonun düşmesine izin vermişti.

"H-hyung beni bırakamazsın. Neden? B-bizi düşünmedin mi? Anneni düşünmedin mi? Ya Tae Yang? Ona aşıktın." Daha fazla konuşamamış ve sözlerinin yerini gözyaşlarının almasına izin vermişti.

Orada ne kadar süre Hoseok'un bedeniyle oturduğunu hatırlamıyordu ama ambulans geldiğinde etrafta birkaç insan toplanmıştı.
Görevliler Hoseok'u alırken Seokjin, diğerleri ve Hoseok'un annesi de gelmişti. Biraz uzakta Jimin bir kızla konuşuyordu ki bu tahminen Tae Yang'tı. Seokjin ve Jungkook Taehyung'un kollarına girip onu bir banka oturttu ve sakinleştirmeye çalıştı ama boşunaydı. Taehyung onlara baktığında ikisinin de gözleri kızarmış ve sulanmıştı.

"Hyung o gitti. Bizi bıraktı. Ona yardım edemedim. Ona yardım edebilirdim. Kanamasını durdurabilirdim. O da benim yüzü-"

"Hayır, O daha ölmedi senin sayende biraz daha yaşıyor. Görevliler eğer sen olmasaydın soğuktan donardı dediler. Anladın mı? Daha ölmedi. Bizi bırakmadı. Şimdi çıkar bu düşünceyi aklından." Seokjin Taehyung'a sarıldı ve ağlamasına izin verdi.

Yarım saat sonra hepsi birden arabaya binmiş ambulansın arkasından hastaneye gidiyorlardı. Hasteneye vardıklarında ambulanstan inen hemşire onlara Hoseok'un kan kaybından dolayı öldüğünü söyleyince Hoseok'un annesi bayılmıştı. Seokjin Namjoon'a hepsini eve götürmesini kendisinin burada kalacağını söyleyince Namjoon hepsini zar zor arabaya bindirip eve götürmüştü. Evde herkes bir köşede sessizce oturuyor ve olayın şokunu üstünden atmaya çalışıyordu.
====
Sonraki bir hafta hem çok hızlı hem de çok yavaş geçmişti.
Seokjin ve Namjoon cenaze hazırlıkları ile ilgilenmişti, Yoon Gi ve Tae Yang'ta Hoseok'un annesi ile ilgilenmişti, Ja Young, Hye Run, Hae Soul ve Ga Yeon ise hem çocuklarla hem de Tae Yang ile ilgilenmişlerdi.

İkinci haftanın sonunda Taehyung evine döndüğünde odasında o günden kalan kıyafetleri çıkardığı yerde duruyordu Hoseok'un yazdığı zarfla birlikte.
Taehyung zarfın önünde dizileri üzerine çöktü ve Hoseok'un son sözlerini tekrar tekrar okudu. Mektubu geri zarfa koyacağı zaman içindeki fotoğrafı fark etti ve alıp baktığında fotoğrafın çekildiği güne gitti.

O gün Taehyung kaybettiği iddia yüzünden saçlarını kırmızıya boyatmıştı ve kuaförden yeni gelmişti. Hoseok ile birlikte diğerleri onu Seokjinlerin evinde bekliyordu. Taehyung eve girdiği an büyük bir kahkaha dalgası kopmuştu ve hepsi Taehyung'un kırmızı saçlarına dokunup karıştırıyordu. Sonrasında Taehyung hepsine bağırmış ve onu rahat bırakmasını söyleyip balkona çıkmıştı ardından da Hoseok gelmiş ve kapıyı kapatıp yanına oturmuştu.
Beş dakika boyunca hiçbir şey dememişlerdi. Beş dakikanın sonunda ilk konuşan Hoseok olmuştu.

"Saçını cidden çok beğendim. Dalga geçtiğimize bakma." Ardından da sandalyesini yakınlaştırmış ve telefonunu çıkarıp fotoğraflarını çekmişti.

"Bunu sonsuza kadar saklayacağım." Demişti telefonunu cebine geri koyarken de.

"Yalancı hyung. Yalancısın. Bunu sonsuza kadar saklayacağını söylemiştin ama üç ay olmadan bizi bıraktın. Beni bıraktın." Dedi Taehyung fotoğrafta gülen Hoseok'a bakarak ve tekrar konuştu.

"Orada Mir Hae'yi görürsen onu çok sevdiğimi ve özlediğimi söyle hyung ve hep özleyeceğimi."

The Boy Who Hates Everyone .KTH. 5Where stories live. Discover now