17. Bölüm

5.7K 512 111
                                    

"LUHAN!"

"Oh! Tanrım!" kalbimi tutarak arkama döndüm. "Yixing bunu yapmaktan zevk mi alıyorsun!"

"Evet" Yixing kıkırdayarak masasına oturdu. "Bu kadar çok korkarsan ne yapacaksın sen Luhan?"

"Delirmiş gibi avukatları hedef alan bir seri katil adliyenin etrafında kol gezerken nasıl sakin olabilirim?"

"Sana kalsa bütün avukatların dışarı çıkmasının yasaklanması gerek."

"Bak tavşan kafa, benim evim buradan iki vasıta uzaklıkta, sevgilim beni her gün iş çıkışına almaya gelmiyor, bir seri katil için oldukça uygun bir hedefim."

"Öldürülen avukatların hepsi işinde en az 5 yılı doldurmuş kişiler. Biz ise burada sadece staj yapıyoruz."

"Seri katil olsan bir avukatın stajyer olup olmadığına mı dikkat edersin? Hem ben avukatlara karşı nefret cinayetleri işleyen biri olsam stajyerleri öldürmeyi tercih ederdim. Yeni avukatların oluşmasını engellerdim." Bu söylediğimin mantıklılığıyla kendimi içimden alkışladım.

"O olaydan sonra suçlularla çok fazla empati kurmaya başladın. Sanırım bu olay senin için iyi bir gelişme oldu." Sessizliğimle birlikte sandalyeme daha çok çöktüm. "Luhan ben özür dilerim, hatırlatmak istemedim." Ama hatırlattın.

"Önemli değil." Gerçekten önemli değildi çünkü günün belirli saatlerinde aklıma gelip önce gülümseyip sonra üzülmeme neden oluyordu. 6 ay geçmişti. Kış ayı yerini sıcak yaz günlerine bırakmıştı. O hayatımdan ayrılalı beri 6 ay geçmişti. Peki neden etkisi devam ediyordu? Hayır 6 ay boyunca sürekli depresyona girip onu geri istiyorum diye acı çekmedim. Sadece onun bana kazandırdığı şeylerle idare edinip kalbimde onu yaşatmaya çalışıyordum. Hatta belki delirmiş olabilirdim. Çünkü onunla hala birlikte olduğumuzu düşünüyorum. Ya da bazen bileğimle konuşuyorum. Hayır kafanızda canlanan şey gibi değil. Bileğime bakıp mırıldanıyorum işte. Tamam, bileğimle konuşuyorum.

Bazen başıma bir olay geldiğinde Jongin buna ne tepki verirdi diye düşünüyorum. Jongin belki yanımda değildi ama sürekli dalga geçen iç sesi benimleydi.

Çalan saatle paydos zamanının geldiğini anlamıştım. Kapının kısa ve kararlı şekilde çift tıklatılmasıyla gelen kişinin kim olduğunu hemen anlamıştım. Evet, hala kapılarla ilgili tuhaf düşüncelerim var.

"İşiniz bitti mi?" kapının aralığından gözüken sevgi dolu gözler bize baktığında gülümseyerek ayağa kalktım.

"Hoş geldin sevgilim." Hızla kapıdaki bedene yaklaşıp kollarımı doladım. "Beni özledin mi? Ben seni çok özledim. Bütün gün aklımdaydın." Dudak büzerek şirinlik yaptım.

"Ben de seni çok özledim." Kıkırdayarak kollarını bana açtı.

"Biliyorum bölerek büyük kabalık ediyorum ama sevgilimi rahat bırakır mısın Luhan?" Yixing evrak çantasını alıp yanımıza yaklaştığımda ona dil çıkartarak uzun bedene daha çok yaklaştım.

"Onu bu gecelik bana ödünç versen?"

"Luhan 8 yıllık arkadaşımız olman seni kıskanmayacağım anlamına gelmiyor." Kolumdan çekilerek kendimi bir anda boşlukta buldum. "Hoş geldin sevgilim." Yixing az önce taklit ettiğim şekilde sevgilisi Wufan'a sarılıp ona dev bir gülümseme verdi. "Beni özledin mi? Ben seni çok özledim. Bütün gün aklımdaydın." Dudak büzmesi benimkinden çok daha kaliteliydi ama. Ben bunu yaparken ucubeye benziyordum.

"Bu iki güzel gencin bana böyle ilgi göstermesi beni çok şımartıyor." Wufan gülerek bana öpücük attı. Yüzümü bundan iğreniyormuş gibi bir şekle sokup arkamı döndüm ve masamı toplamaya başladım.

Coincidental HostageHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin