Bölüm 10 BAŞLAMAK

119 14 2
                                    

Semih'in buz şovunun üstünden bir haftadan fazla zaman geçmişti. Muhtarın oğlan her gün okula geldiğinde Semih'in gözlerinin içine bakıyordu. Sonuçta Semih ona bir söz vermişti, buz patenini öğretecekti, ama nedense geçen günlere rağmen daha başlamamıştı. Ama onun  heyecanı ve hevesi bir gram düşmeden her gün aynı heyecan ile mutlu haberi bekliyordu. 

Semih de ise durum biraz daha karışıktı. Günler geçtikçe köy yaşamı olağan gibi geliyor, artık hepsine alışmış normal bir şekilde yaşıyor gibiydi. Mutlu gibi görünüyordu aslında. Ama akşam kafasını yastığa koyduğunda eski günleri aklına geliyor ve içini bir sinir kaplıyordu. Aslında içten içe duyduğu özlem için değildi bu sinir. Semih hiçbir zaman o hayata bağımlı olmamıştı zaten. Onu sinirlendiren konular elinden bir çırpıda alınan hayatı ve o dönemdeki yaşamı... Babasına kızdığı kadar, hatta daha fazlasını kendisine kızıyordu. Ne kadar boş yaşamışım diye düşünüyordu. Harcadığı paralar geliyordu aklına, o paraların onda biriyle bu ücra köylerde neler yapılabilirdi. O mankenlerle yediği paralar, yaptığı partiler... Evet mankenler çok güzeldi diye düşünüyor, sonra kendini mankenler ile yasemini karşılaştırırken buluyordu.
Kendi kendine saçmalama diyerek kafasını dağıtıp uyumaya çalışıyordu ama Yasemin aklına düşmüştü bir kere. Gün içinde de arada sırada kendisini Yasemini düşünürken buluyor ve bu onu çok rahatsız ediyordu. Ona sürekli hakaret eden, bağıran çağıran, nefret eden, hatta bir iki kere yaralamaya çalışan Yasemin'i düşünmesi kadar anlamsız birşey olamazdı.

İkindin saatleriydi sınıfta masasına yaslanmış çocukları izliyordu, çocuklar yine bir şehir hakkında kompozisyon yazıyorlardı. Çocuklar da ilk kompozisyonlara göre baya baya farklılıklar vardı, artık hem detaylı hemde açıklayıcı yazılar yazabiliyorlardı. Bitiren kağıdını teslim edip eve gidiyordu. Tam o anda muhtarın oğlu İbrahim getirdi kağıdını, yine gözlerinde "acaba" ifadesi vardı. Semih o anda emin oldu. İçinden tamam dedi, bu çocuğa öğreticem. Elinden kağıdını aldığı İbrahime eğildi ve kısık bir sesle;

"Yarın okuldan sonra eve gitme burada kal, buz pateni çalışmalarına başlayalım" dedi. 

İbrahim kontrolsüz bir şekilde sevinç çığlığı atınca sınıfta herkes bir anda döndü ona baktı. Hatta aynı anda aniden sınıfın kapısı açıldı ve Yasemin'in "İbrahim iyi misin" dediği sesi duyuldu. Semih dahil bütün sınıfı gülme aldı tabi. Yasemin'in kardeşine ilgisi muazzamdı, sınıfın kapısının önünde beklediğine göre...

Ertesi gün ders bitmiş herkes dağılmış İbrahim kapının önünde bekliyordu. Okul bahçesinin duvarının kenarında oturmuş onları izleyen Yasemin ise, herzamanki çatık kaşları ve asık suratı ile çekirdek çitliyordu. Semih de ona sert bir bakış attı, ama içten içe orada olmasından çok mutluydu.

Semih, İbrahim'i karşısına aldı ve konuşmaya başladı;

"Bak İbrahim, buz pateni çok çok zor bir branştır. Öncelikle dengeli olmalısın, kasların çok güçlü olmalı, esnek olmalısın, acı eşiğin düşük olmalı, müzik ve ritim kulağın olmalı,ve en önemlisi çok çok çok çalışmalısın."

İbrahim heyecanlı bir şekilde Semih'i dinliyor, saydığı her madde sonunda "Tamam hocam" "Tamam hocam" diye kafa sallıyordu. Semih onun bazı dediklerini anlamadığından emindi ama heyecanı onu mest etmişti. 

"Hadi o zaman" dedi Semih  ve İbrahim'e  ilk hareketi gösterdi.

Bir ayağı önde bir ayağı arkada bir çökme hareketiydi bu, önce sağ ayak önde çöküyor sonra sol ayak önde çöküyor.

"İşte bu öğrenmen gereken ilk hareket" dedi, "bunu bir sağ bir sol zıplaya zıplaya dengeni kaybetmeden yapar hale gelmelisin", "Şimdi benimle yapmaya başla hadi" dedi ve İbrahim'in karşısında yapmaya başladı, İbrahim de öğretmeni ile beraber yapmaya çalışıyor arada dengesini kaybetse de vazgeçmeden hemen toparlanıyordu. Semih arada göz ucuyla çaktırmadan Yasemine bakıyordu, hatta bir iki kere gözgöze geldikleri oldu ama Yasemin tepkileri hep aynı sertlikte ve kesinlikteydi. Bir on dakika kadar beraber yaptıktan sonra Semih;

"Hadi sen devam et ibrahim bu harekete, evde de devam edebilirsin, iki gün sonra yine buluşucağız okuldan sonra ve işte o zaman bu hareketi dört dörtlük yapıyor olman gerekiyor." dedi.

İbrahim "Tamam öğretmenim. Göreceksiniz mükemmel yapıyor hale gelicem" dedi ve ablasının yanına doğru koştu. O anda Yasemin'in memnuniyetsiz sesi duyuldu,
"Hah bunun öğretmenliği bu kadar olur işte, bahçede çök kalk yaparak buzda kaymayı öğretecek aklınca, fazlasını bekleyende kabahat!". Kardeşini elinden tuttuğu gibi çeke çeke evin yoluna koyuldu. Semih arkalarından gülümseyen bir ifadeyle baktı kaldı...

ZUHURATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin