" Sınırlarımı zorluyorsun!"

Durdum.

" Sınırlarımı zorluyorsun."
" Zorlarsam ne olur?"

Aklıma gelenlerle sertce yutkundum. Yoongi de söylemişti aynısını.. Ah, ikisi için nefretim dışında da ortak bir yön bulmuştum.

" Zorlarsam ne olur?"

Ne?! Ne demistim ben böyle?! Tanrı aşkına, ne demiştim ben az önce. Hayır.. cidden.. Derin bir nefes aldım. Siktir..

Sinirliyi andıran yüz idadesi anında salak bir gülümsemeye dönüşmüştü. "Tanrım, kendin kaşınıyorsun.." şeklinde mırıldandığını işittiğimde, ondan bir hareket dahi görmeden geriye doğru gitmiştim. Gülümsemesi daha da büyüdü.

" Bu cesur sözleri, nasıl bu korkak kız söyleyebiliyor ki?"

Üzerime doğru olan ilk adımını attı. Anında geriye gittim. Başlıyordu oyun.. ama olacaklar belliydi zaten. Ne zaman buluşurdu belim duvarla? Ha?

Bir adım daha attı. Gözlerim giydiği rugan ayakkabı da takılı kalırken geriye gitmek adına hamle yapmıştım ki tökezledim. Durmak zorunda kalmıştım. Düşebilirdim.

Arkamda basamak mı vardı? Bir hızla döndüm. Evet, vardı. Salona doğru inerken olan o saçma küçük basamaklardan biriydi. Tekrar geriye dönecektim kolumda hissetigim eller ile gözlerimi yumdum sıkıca.

" Zorlarsan ne olacağını öğrenmek istiyor musun cidden?"

Cevap vermedim.

Bir anda hızlı adımlar atmasıyla geri geri gitmeye başlamış, mecburen gözlerimi açmıştım. O ileride bir yerlere ben ise onun gözlerinin içine bakıyordum. Artık, gülmüyordu. Hayatımda görebilecegim en ciddi idadesini takınmıştı.

Daha da korkmaya başlamıştım. Kalp atışlarım her zaman olduğu gibi ağzımdan çıkacak gibi atıyordu. Korku ile gözlerimi yumdum. Serbest bırakmıştım kendimi.

Seri ve hızlı adımlar.. geriye doğru son hız gidiyordum. Ama nereye? Ve neden?

Gözlerimi açıp yüzüne bakmalıydım belki de. Fazla sinirli miydi? Tanrım, lütfen bir sey yapmasın.. ne olur bir şey yapmasın..

Birden sırtım sert duvar ile birleşti. Gözlerim kendiliğinden açılmıştı. Açtığım anda büyüyen gözlerimle tam dibimde duran silüetine bakıyordum.

Duvara yapışık durmam yetmezmis gibi daha da yaklastı bana. Bacakları bacaklarıma degerken, duvardan geçebilmeyi dilemiştim.

" Zorlarsan ne oluyor bakalım mı beraber?"

" H-Hayır."

Ellerimi göğüs kafesinin üstüne koydum ve geriye ittirmeye çalıştım. Gitmiyordu ama denedim. İttirmeye devam ettim.

Elleri ellerimin üstünü bulduğunda yakalayarak aşağıya doğru indirdi.

" Boşa uğraşıyorsun."

" Bay Jung, çekil-"

Derince bir nefes aldığında susmak zorunda kalmıştım.

" Bana Bay Jung demeyi kes. Okulda mıyız şu an? Ne diye şu saçma saygı ifadesini kullanıyorsun ki!"

Bağırmasıyla gözlerimi kısa bir süreliğine de olsa yumup tekrar açtım. Neden bağırmıştı ki şimdi? Kötü bir şey mi demiştim sanki ben? Söylemem gereken şeyi söylemiştim.

" Öğretmenin olduğumu her fırsatta yüzüme vurmak hoşuna mı gidiyor?!"

Bu sefer ben bağırmaya başladım.

MASK | min yoongiTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang