27

4.6K 320 75
                                    

Genç kız paytak adımlarla evine doğru ilerlerken saat gece yarısını geçmiş, sokaklar boşalmıştı. Gökyüzünü aydınlatan dolunay ile bir başına kalsa da korkmuyordu. On dokuz yıllık hayatı boyunca defalarca bu saatte dışarıda kalmıştı. Hatta daha geç saatler bile olmuştu.

Omzundan düşecek olan çantasını düzeltirken diğer elindeki enerji içeceğini sokağın bir köşesine fırlatarak ellerini ceplerine soktu. Bir kaç kere çöp olup olmadığına baksa da az ilerideki çöpü görememiş ve yere atmıştı.

Telefonu titredi. Cebine attığı elini çıkartıp gelen bildirime baktı. Arkadaşı Eslem'di.

Eslem: Yarın kahvaltıya gidelim diyoruz.

Eslem: Ne dersin?

Ceylin: Bana uyar. Siz planı yapın bana adres atarsınız.

Eslem: Tamamdır bebek, öptüm.

Telefonu yeniden cebine koyarken bir an önce eve gidip uyumak istiyordu. Çünkü çok iyi biliyordu ki yarın sabahın yedisinde Eslem kapılarına dayanacak ve onu sürükleyecek buluşacakları yere götürecekti. Üstelik herkes dokuzda gelirken, onlar iki saat önceden orada olacaklardı.

Eslem'in zaman takıntısı vardı. Hemde çok fazla.

Sıkıntıyla solurken az önce düzelttiği çantası yeniden kolundan düşmek üzereyken düzeltti. Lakin aynı anda birisi çantasına asıldı ve sertçe çekerek yere doğru savrulmasına neden oldu.

Uzun, zayıf bedeni gücün karşısında savunmasız kalırken yüzüstü sertçe yere düştü. Acıyla inledi. Kalkacağı sırada sırtında hissettiği baskı ile yeniden yüzünün üstüne düştü.

Onu düşen her kim ise şu an ayağı ile sırtına basarak kalkmasına izin vermiyordu.

Öfkeyle soludu. "Ne yapıyorsun, manyak?" diye bağırdı, neredeyse sırtına çıkacak olacak bedene.

Yabancı ona doğru eğilip nefesini saçlarına doğru üflerken neredeyse bayılacaktı. Nefesinin kokusu o kadar iğrençti ki, kendi nefesini tutarak solumak istemedi. Ne yemişti bu yabancı? Leş falan mı? Yoksa daha kötüsü mü?

Yabancı fısıldadı. "Bir iz bırakacağım. Sessiz ol."

Ceylin'in tüyleri diken diken olurken, neredeyse üzerine çıkacak olan bedenin sahibini istemeden de olsa tanımıştı. En azından tanıdığını sanıyordu. Ona dadanan psikopattan başkası olamazdı. Altında tepindi ama sadece kendi enerjisini harcamaktan başka bir işe yaramadı.

"Rahat dur, Ceylin." derken etrafı bir metal sesi doldurdu.

Genç kız göremediği şeyden ötürü iyice korkarken sertçe yutkundu. Onu neyin beklediğinden habersizdi.

Üzerindeki beden sırtına oturarak tamamen yere yapışmasını sağladı. Üzerinde yattığı kolunu tutup geriye doğru çekerken bükülen kolundan dolayı acıyla inledi lakin o acının üzerine bir başkası eklenmesiyle adeta haykırdı. Dirseğinin oradan bileğine kadar hissettiği acıyla bilinci gidip gelirken ağlamak için kendisini sıkıyordu.

Nefesini bu sefer yanağında hissederken konuştu genç adam. "Şakam yok, Ceylin. Ayağını denk al."

Genç kız titreyen vücuduna rağmen dehşetle başını sallayarak onu onayladı. Başka ne yapabilirdi ki?

"Aferin kızıma." dedi, yine fısıltıyla. Genç kız sanki dilini yutmuş gibi konuşamadı.

Sessizce olduğu yerde yatarken beden üzerinden kalktı ve yavaş adımlarla sokağı terk ederken hala yüzüstü öylece yatıyordu. Titreyen bedenini kontrol edemiyordu.

Yavaşça sırtının üzerine doğru dönerken sesli bir şekilde nefes alıp veriyordu. Korku bütün hücrelerini esir almış, adeta bedeninde hüküm sürüyordu.

Acısını hissettiği sol kolunu kaldırıp bakmasıyla donup kaldı. Baştan aşağıya bıçak veya herhangi bir şey ile kesilmiş kolundan oluk oluk kan kanıyordu. O an kendisini tutmaktan vazgeçti ve ağlamaya başladı.

Hem korkudan hem de acıdan saatlerce ağladı. Hiç durmadan.

Uyku tutmayınca bir bölüm atayım dedim shsjjs

Nasılsınız?

25 Eylül, 16:45Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin