5.Bölüm 1.Kısım

10.1K 548 62
                                    

 

  Bölüm geldi kuzular. En içten yorumun sahibi ithafta görüldüğü gibi. İnşallah beğenip, yorumları esirgemezsiniz. 

 Ve tekrar yorumlardan seçip bir sonra ki bölümü ithaf edicem. Hepinizi seviyorum.

     Yazarın anlatımı

     Derler ya insan çocuğunun tahtını yapar ama bahtını yapamaz diye. Gerçekten de doğruydu bu. Ayşe'nin ailesi kızları için neler düşünmüşlerdi acaba o daha küçükken. Melek hanım kızına ne çeyizler yapmış, ne işlemeler koymuştu. Mahir bey tekne kazıntısının kuşağını kendi bağlayacak, kızını telli duvaklı gelin edecekti.

   Ama ne oldu? Önce  Cemal kaçırdı Ayşe'yi, şimdi de köyden biri gelmiş haber veriyordu. Ayşe Çapaların Mustafa'ya kaçtı diye. Peki gerçekten Ayşe kaçmış mıydı Mustafa denen adama? Ne Melek hanım, ne Mahir bey inanmadı duyduklarına. Ama onlar ne kadar inanmasalar da söylenti tüm köye yayılmış, herkes Ayşe'nin kaçtığını konuşuyordu. Ailesinin duyduklarından ne kadar etkilendiği, ne yapacakları kimin umurundaydı ki?

      Genç kızın dedikodusu tüm köyde yapıladursun Ayşe'yi aldığı gibi evine gelen Mustafa kimseden korkmuyor, çekinmiyordu. Kim ne derse desin nasılsa o sevdiğini almıştı ya gerisi boştu ona göre. O adam gibi bilinmeyen yerlere de götürmemişti hem. Ayşe'sine yakışır şekilde eve getirmişti genç kızı. Annesinin evde olmadığından emindi nasılsa. Şu saatlerde bahçede olurdu Neriman hanım. 

     Ayşe eve geldikten bir süre sonra kendine gelmiş, etrafa bakınmıştı. Burası Cemal'in mezarı değildi. Burası bir evdi ve işin kötüsü kendi evi bile değildi. Hemen yattığı yerden doğrulan genç kız. Kafasını çevirdiğinde arka koltukta oturan bir adat Mustafa gördü. Anlamıyordu, anlayamıyordu genç kız. Bu yabancı evde Mustafa ile ne işi olabilirdi ki. Düşünüyor ama bulamıyordu genç kız.

     O kendi düşüncelerinde boğulurken, zaten uyumakta zorluk çeken Mustafa uyanmıştı ve genç kızın uyumasına daha sonra da, Ayşe'nin uyanıp sessizce ortamı incelemesine bakıyordu. Kendi ile göz göze gelen genç kıza ufak bir tebessüm sergiledi.

    "Günaydın sevdiğim."

   "Mu-mustafa? Neresi burası? Neden buradayım ben?"

   "Korkma güzel gözlüm. Bizim evdeyiz. Artık ayrılmayacağız. artık kimse seni elimden alamayacak."

    "Se-sen beni ka-kaçırmadın değil mi? Ne olur yapmadım de. Ne olur."

   Ayşe durumun farkına varıp ağlamaya başlayınca, korkmadı değil Mustafa. Halbuki sevinmeliydi genç kız. Artık bir engelleri yoktu. Kimse elinden alamazdı onu. Ama neden ağlıyordu ki şimdi. Çekinerek sevdiğinin yanına giden genç adam dizlerinin dibine oturup ellerini tuttu. Ona sakinleşmesi için bir sürü şey söylese de Ayşe'nin onu duyduğu yoktu.

      "Ayşe. Güzel gözlüm. Ne olur ağlama. Ben her şeyi senin için yaptım. İnan bu şekilde olmasaydı. Biz seninle yine kavuşamazdık. Benim ailem, senin ailen buna karşı çıkardı. Affet beni ama tek yolum buydu güzelim. Ne olur affet."

      "Yeter ya yeter. Niye kimse bana bir şey sormuyor? Neden sadece sizi sevginiz göz önünde. Tamam bende seni sevdim ama sen beni kaçırıp buraya getirince daha mı iyi oldu sandın? Benim durumum ne olacak, ailem ne hale gelecek neden düşünülmüyor. Hep siz, hep sizin sevginiz. Ne olacak şimdi? Eve geri dönemem. Annen bana tahammül edemiyor. Ne olacak Mustafa söyle bana? Ne olacak?"

     Sustu Mustafa. Ne diyebilirdi ki? Haklıydı Ayşe. Ama o Cemal gibi değildi. Cemal kötüydü, o iyi. Cemal sevdiğine neler çektirmişti ama kendisi Ayşe'yi el üstünde tutacaktı. Buna emindi. Ya da öyle sanıyordu.

****************************

     Kısa sürede tüm köye yayılan dedikodu, bahçeden dönmekte olan Neriman hanımında kulağına gitmişti tabii ki. Duyduklarıyla eve nasıl vardığını bilemeyen Neriman hanım evde iki oğlu, Ayşe ve köyde elçi diye bilinen bir kaç kişiyi buldu. 

   Gözlerini kimsede oyalanmadan genç kıza yönelten yaşlı kadın, ağır adımlarla Ayşe'ye yaklaştı. 

   "Sonunda yaptın değil mi? Oğlumun aklını çeldin? Kaçtın oğluma. Edebinle,şu dul halinle evinde oturamadın değil mi?"

    "ANNE!"

    "Sus sen şu kadın için bana sakın sesini yükseltme. Yalan mı dediklerim? Koskoca Cemal'i toprağa soktu. O da yetmezmiş gibi sana kuyruk salladı. Sana karı olacak öyle mi? Asla olmaz. Ben bu kadını gelin olarak kabul etmiyorum. "

    "Anne yeter. İster kabul et ister etme. Birazdan imam gelecek bizim nikahımız kıyılacak. Sen sanıyor musun ben onu geri gönderirim. Aklından bile geçirme. "

   Köyün elçilerine dönen genç adam annesinin dediklerini umursamadan konuşmaya başladı.

   "Gidin Mahir amcalara haber verin. Ayşe'yi nikahıma alacağım.Kim ne derse desin."

   Son sözlerini söylerken annesinin gözlerine bakan genç adam, Neriman hanımın gözlerinde ki ateşi görseydi belki de hiç kalkışmazdı. Yaşlı kadın oğlunun yaptığını kaldıramayıp kendisini odasına kapattı. İçeride kim varmış ya da kim gelecekmiş umurunda değildi. Oğlu onu bu sünepe için karşısına aldıysa Neriman hanım hakkından gelmesini çok iyi bilirdi elbette. O kimin hakkından gelmemişti ki bu kız onun için ufak bir pürüzdü sadece. Ona gereken azıcık sabırdı .

   Çok değil bir saat sonra İmam ve Ayşe'nin ailesi gelmiş nikah kıyılmıştı. İmam gittikten sonra  baş başa kalan iki aile(Neriman hanım hariç) sus pus oldu. Mahir ağzına kadar gelen ama dile getiremediği şeyleri nihayet sorarak sessizliği bozmuştu. Kızın bu durumuna akıl sır erdiremiyordu. Ona kalsa Mustafa'yı çifte ile vururdu ya karısı tutmuştu.

    "Kızım ile bize müsade edin konuşacaklarım var."

   Mustafa kayınpederini dinlemez orada kalırdı ya neyse dedi. İlk günden tatsızlık çıkamasın. Ayşe üzülmesin. O nedenle de kardeşini alıp odadan ayrıldı.

     Mustafa ve kardeşi Mehmet'in odadan çıkmasıyla kendini annesinin kollarına atıp içli içli ağlamaya başladı Ayşe. Omzuna değen, yatışmasını sağlayan tanıdık el ile ağlaması iç çekişlere dönen genç kız,kıpkırmızı gözlerle anne ve babasına baktı.

     "Yemin ederim ben kaçmadım anne. Ben sadece Cemal'in mezarına gitmiştim. Sonra kendimi burada buldum. Yemin ederim ben istemedim."

     İçleri yanıyordu yaşlı karı kocanın. Kızları yine isteği dışında gelin olmuş, el evine istemeden gelmişti.  Mahir bey, damadı Mustafa'yı öldürmemek için kendini zor tutuyordu. Nasıl bir hayata mahkum etmişti kızını. Aynı acıları yaşatmıştı ona. Dahası annesi Neriman hanım,kızını istemediğini yanlarına gelmeyerek belli etmişti. 

    "Biz sana inanıyoruz kızım. Seni biliyoruz. Sen kendini böyle bir duruma yine sokmazsın farkındayım. Sakın ha sakın unutma biz her daim arkandayız. En ufak bir şeyde bize gel tamam mı?"

     Daha fazla orada kalamayacağını anlayan Mahir bey eşine işaret edip odadan dışarı çıktı. Annesi ile yalnız başına kalan Ayşe adeta gözleri ile yalvarıyordu gitmeyin diye. Ama maalesef o da kocası gibi burada daha fazla kalmak istemiyordu. Kızının başına ufak bir öpücük konduran Melek hanım gözyaşları içinde ki kızını ardında bırakıp odadan ayrıldı.

   Anne ve babasının peşinden yaşlı gözlerle bakan Ayşe, hangi ara Mustafa'nın yanına geldiğini geldiğini, hangi ara onu bir yatak odasına götürdüğünü bilmiyordu.

   Alnına konan sıcak dudaklarla kendine gelen Ayşe boş boş Mustafa'ya baktı. O gözlerde gördüğü şey genç kızı korkutmaya yetmişti. Sevdiği adam kesinlikle Cemal gibi bakmıyordu. O gözlerde Cemal'in gözlerinde olan merhamet yoktu. Cemal ona kendisi istemeden elini dahi sürmemişti ama Mustafa öyle değildi. 

    O akşam hiç düşünmeden Ayşe'yi karısı yaptı Mustafa. Hiçbir pişmanlık duymadan. Hatta fark ettikleri ile mutlu bile oldu. İşte şimdi aklında hiçbir şüphe yoktu. Ayşe'si onu beklemiş, o adamın kendisine dokunmasına izin vermemişti. 

   Hiç vakit kaybetmeden bunu annesine söylemesi lazımdı.  

AYŞE'M (Muhteşem Kadınlar 1)Where stories live. Discover now