Sertce yutkundum ve kapattığım gözlerimi açarak tam dibimdeki Min Yoongi'ye baktım. Onun da bana bakıyor olmasıyla göz göze gelmiştik. Baka kaldım. Evet, tam anlamıyla baka kaldım. Gözlerim daha da büyük olacak sekilde, şok olmuscasına tek yapabildigim yüzüne bakakalmak olmuştu.

Bu halimi fark ederek gülümseyen Yoongi'yle kalp atıslarım büyük bir hızla artmaya, sanki ağzımdan çıkacak gibi atmaya başladı. Hala üstünde tam anlamıyla yatıyor olmam ve burunlarımızın birbirine dokunacak kadar yakın olması bunun olması için yeterli bir sebepti.

" Ne o? Izlemek çok mu hoşuna gitti?"

Hafif bir gülümseme sundugunda elimledeki ağzını ciddi anlamda bir yanıt beklercesine çekti. Bir süre daha yüzüne anlamsızca baktıktan sonra hala üstünde bir salak edesıyla yatıyor olduğum aklıma gelerek üstünden kalkmak için hamle yaptım. Ama hala kolumu tutan eli sayesinde az da olsa geriye giden bedenim tekrar ona yaklaştı. Yutkundum.

" Bir soru sormuştum." dedi bunu yaparken eglendigini belli eden bir gülümseme sunarak bana bakarken.

" İzlemiyordum." diyerek kestirip attım hızlıca ve üstünden tekrar kalkmak için hamle yaptım. Fakat bedenimin tekrar ona doğru cekilmesiyle ve tekrar burun buruna gelmemizle derince bir nefes aldım ama veremedim.

Bu kadar hızlı atan kalbime içimden lanetler savururken tek yapabildigim yüzüne bakmak olmuştu tekrardan. Fark etmemesini ummuştum. En azından bu kadar hızlı atan kalbimi fark etmemesini. Ama bu da benim şoma ağızlılığım olacak ki anında döküldü ağzından kelimeler.

" Seni fazla heyecanlandırıyorum sanırım. Biraz fazla hızlı atıyor kalbin?"

" Y-Yo."

Tektar hafif bir gülümseme sundu. Daha fazla dayanamayarak hızla üstünden kalkmak için tekrar hamle yaptım ve bu sefer basarılı olarak üstünden kalkmamın hemen ardından iki adım geriye gittim.

Su an ne yapacağıma dair en ufak bir fikrim yoktu. Az önce olan şeyler benim için bir o kadar sacma ama bir o kadar degisik hissettiren şeylerdi ki ne yapacağımı bilmiyordum resmen. Onun hala beni izlemesi ve gülmeye başlaması da olayı tam anlamıyla noktalandırırken bir hızla odadan kendimi dışarı attım.

Kapının önünde iki saniye kadar durarak derin birkac nefes aldıktan hemen sonra koridorun tam karşısındaki lavoboya doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım. Bacaklarımın hala titriyordu ve neden bu kadar heyecan yaptığıma dair hiçbir fikrim yoktu.

Banyo kapısını açtım ve kendimi içeriye atarak kapısını hızla kapattım. Yüzüme bir iki kere su çarptım ve dağılmış olan saçlarımı düzgünce topladım. Yüzümü havluya kuruladıktan sonra üstümdeki pijamalarımı azda olsa düzelttim ve banyonun içinde tur atmaya başladım. Hala tam anlamıyla kendime gelebilmis bile değildim. O yaptığı haraket, o yakınlık.. Tanrı aşkına neden yapıyor bunu?

Derince birkac nefes daha aldım ve sakinlestikten sonra banyodan çıktım. Şimdi tekrar odaya girmem gerekiyordu ama Yoongi hala odaydı. Ah! Neden ben?! Girmek zorundayım çünkü kıyafetlerimi almam gerekiyor, giyinmem gerekiyor. Ama onun yüzüne bakmak istemiyorum. Utanıyor muyum ben? Belki..

Kapı koluna elimi attım ve bir süre bekledim. Şimdi hiçbir sey olmamış gibi davranacak ve kıyafetlerimi hızlıca alarak odadan çıkacaktım. Böylece onunla ne göz teması kuracak ne de bir şey söylemesine fırsat verecektim.

Kapı kulpunu yavaşça aşşağıya doğru bastırdım ve kendimden emin bir sekilde odaya dogru iki adım attım. Önüme bile bakmadan hızlıca ilerleyecektim ki gözlerim önümde sırtı dönük bir sekilde soyunuk olan Yoongi'ye kaymıştı. Durdum. Yerimde çivi çakılmış edasıyla durdum.

Bir hızla arkasına dönerek bana bakarken bakışlarım sırtından yüzüne doğru kaymıştı. Ağzımı açamıyordum, tek kelime edemiyordum.

" Bir sey gördün mü?!" diye bağırdığında hayır demek istedim ama görmüştüm.

Hayır, mesele çıplak olması degildi. Asıl mesele bu degildi. Asıl mesele bu olacak kadar basit degildi..

Asıl mesele, sırtının tamamının çizgiler halinde yaralar icerisinde olmasıydı! Asıl mesele bunların dayak izlerinden baska hiçbir sey olmamasıydı! Bunların kemer türü başka bir sey dışında yapılamayacak olmasıydı!

Nutkum tutulmuscasına yerimde dona kaldım. Bakışlarım her ne kadar yüzüne, gözlerine doğru kaymış olsada kendimi vucuduna bakmaktan alıkoyamıyordum.

" B-Bunlar.. Bunlar nasıl oldu?!"

Sesimin yüksek çıkmasına engel olamamıştım. Onun bana bağırmış olması üstüne gördüğüm o izler kendimi tutamamamı sağlamıştı. Aklım almıyordu. Kim, neden, ne için, ne zaman yapmıştı bu izleri?! Kim vurmuştu ona, neden vurmuştu?! Neden?!

İki adım atarak tam dibimde durdu ve beni omuzlarımdan yakaladı. Dalıp gitmişçesine sallanıyordum resmen. O beni tuttuğunda yüzüne bile bakabilecek halim kalmamış gibiydi. Anlayamıyordum. Yanlış mı görmüştüm? Yok muydu aslında o izler? Olmamalıydı.

" Sen, hiçbir şey görmedin. Anladın mı? Hiçbir sey görmedin? Beni böyle görmedin anlıyor musun? Ha?! Anladın mı?!"

Hafifce geriye doğru sendeledim ki omuzlarımdan tutarak tekrar kendisine doğru çekti. Bakışlarım gözlerini bulduğunda sinirinin altında yatan bir seyler olduğu o kadar belliydi ki, sanki her an ağlayacakmış gibi gözüküyordu. Sanki, aklında kötü anılar canlanmışçasına kötü kötü bakıyordu bana.

" Kim yaptı sana bunları? Kim yaptı ha?"

" S-Sen hiçbir sey görmedin."

Sesi titremisti. Min Yoongi'nin sesi ilk defa titremisti. Ilk defa bu kadar kötü gözüküyordu. Bitmiş, tükenmiş gibi duruyordu. Korkuyor gibiydi de sanki ama sinirli gözükmeye çalışırak bütün o duyguları saklamaya çalışıyordu. Yapamıyordu. Duygularını saklamayı beceremiyordu.

Belliydi. Bir seyler olmuştu. Ama inkar ediyordu. Tek söylediği sey, görmedin oluyordu. Bilmemen gereken hir seyler öğrendiğim, ya da gördüğüm o kadar belliydi ki bunun sonuçlarının ne olacağı beni korkutmaya yetiyordu. Ve bu onu da korkutuyor gibi gözüküyordu.

" Kim yaptı? Neden yaptı? Min Yoongi.. bunları sana kim neden yaptı?"

Gözlerimin hafiften dolmaya başladığını hissettim. Üzülmekten değildi sanki bu göz yaşları. Sadece anlam veremiyordum. Yoongi kötü biri olabilirdi ama o izleri hak edecek kadar ne yapmış olabilir ya da ona bunu yapabilecek cesareti kim bulabilmis olabilirdi ki kendinde?

" Sadece, boşver. Görmemis gibi yap. Bilmiyormussun gibi davran ve daha fazla soru sorma."

" Yapamam. Yapamam. Ben.. yapamam. Kim yaptı sana bunları? Neden? Kim neden yaptı?! Nasıl yapabilir?! Kim?!"

" Babam!"

Durdum. Tekrar takılı kalmıştım öyle. Beynim de değil bütün vücudum durmus gibi kalakaldım tekrar.

Babam..babam..babam..babam..

O tek kelime beynimde dönüp duruyordu. Babam..

MASK | min yoongiNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ