пятьдесят девять - 59

4.9K 489 394
                                    

Simge'nin gözünden bir damla yaş akarken sırtımı kapıya yaslamış bir haldeydim. Domuzcuk bana yamuk bir gülüş atıyordu. "Simge'nin beni satmasına şaşırmadım." dedikten sonea boştaki eliyle onun yanağını okşadı.

Simge'den günahım kadar hoşlanmasam da öldürülmesine izin veremezdim. "Simge'yi rahat bırak, burayı onsuz buldum."

Simge'nin saçından tutup yanındaki duvara kafasını geçirdi. Bilinci kapanmış olmalıydı ki, yere patates çuvalı gibi yığılmıştı. "Simge'den önce öldürmek istediğim başkaları var."

Sırtımı dayadığım kapının kulpunu ona çaktırmadan bulmaya çalışıyordum. Elindeki bıçakla yavaş adımlarla yanıma geliyor oluşu, korkudan kalbimim duracak kadar atmasına neden oluyordu. "Burayı bulmamda yardımcı olduğun için teşekkür ederim. Düşündüğün kadar zeki değilsin, sırf egonu tatmin etmek için Baran'dan bana mesaj atma tutkun konumunu bulmama sebep oldu. Polisler de yolda, yakında parmaklıkların ardında olacaksın."

Dişlerini sıktı ve elinde gevşek tuttuğu bıçağı bana doğru fırlattı. Bıçak tam bana gelecekken yere eğildim ve kapıya saplandı. Kulpu son kez sertçe çevirdiğimde içeriye girmiştim. Kapıyı ardımdan hızla kapattım. Domuzcuk kapıya yumruk ve tekmeler atıyordu. Girmesini engelleyecek bir şey bulmalıydım.

Odadaki boş sandalyenin birini ayağımla çekip kulpun altına yerleştirdim. Bu onu bir süre tutacaktı. Bir yandan bağırıp küfrediyor, öbür yandan durmadan tekme atıyordu. Saçlarımı karıştırıp Baran ve Gupse'nin yanına gittim.

Baran'ın sağ kaşı patlamış, burnundan akan kanlar kurumuş bir haldeydi. Titrek dokunuşlarla morarmış yanağını okşadım. Gözleri yorgun bir şekilde açıldı, beni gördüğündeyse kafasını geriye itti şaşkınlıkla. "Teo?" diye mırıldandı. Konuşmakta zorluk çekiyordu.

"Seni kurtarmaya geldim." dedim gülümseyerek. Gözümden akan yaşı hızla sildim ve taburenin arkasına geçip bağlı ellerini ve ayaklarını çözdüm. "Yürüyebilecek misin?"

Bir adım attıktan sonra karnını tuttu. "Kapıya tekme atan o mu?" Kesik kesik sorabilmişti. "Evet, acele etmemiz lazım." Ayağa kalkıp yandaki masadan destek aldı. "Onu etkisiz hale getirmeliyiz." Gupse'nin bağlarını çözerken ofladım. "Sen ayakta zor duruyorsun. Kenara çekil, ben hallederim Baran."

Gupse'nin ağzına bant çekmişti. Tek kaşımı kaldırıp bantı yavaşça söktüm. "Çok konuştuğu için başını ağrıtıyordu." dedi Baran hala karnını tutarken. Gupse, Baran kadar hasar almamıştı ama onun da durumu iç açıcı değildi.

Kapıdan ses gelmemesiyle Baran'ın yaslandığı masaya ilerledim, kullanabileceğim bir şey aramak için ama yoktu. Sinirle ofladım. İçeriye girdiğinde onu bayıltıp ağzını burnunu kırmak istiyordum.

Masadan çekilip tabureye tekme attım hızla. Tabure duvara çarpmasının etkisiyle dört bir yana parçalanmıştı. Derin bir nefes aldım. "Bu parçaları kullanabiliriz." dedim gülümseyerek. Yerden üç parça alıp birini Gupse'ye birini Baran'a verdim. "Siz arkamda durun, ben hallederim."

"Buraya tek başına mı geldin?" Gupse'nin sorusuyla beynimde şimşekler çaktı. Siktir! Tolga ve Güneş'in şimdiye kadar bir şeylerden şüphelenip aşağıa inmiş olmaları gerekirdi. "Tolga ve Güneş de burada." Kapıyı açtım hafifçe.

Alt katta yoktu, merdivenlere doğru ilerledim hızla. Baran acıyla inledi. "Biraz yavaş olsan sevgilim?" Onlara döndüm. "Siz burada bekleyin, ben yukarıyı kontrol edeceğim."

Başını salladıklarına merdivenlerden yukarıya tırmandım. Merdivenin iki yanında Tolga ve Güneş baygın bir şekilde yatıyordu. Etrafa bakındım, oda yine boştu. "Yukarıya gelebilirsiniz."

Baran acıyla merdivenlerden çıkarken ona yardım ettim. Karnını acıyla tutmaya devam ediyordu. "Hemen hastaneye gitmemiz gerek." dedim yüzünü okşarken. Gülümsedi yavaşça. "Seni bir daha göremeyeceğim sandım."

Gupse "Romantizminizi sonra yaşasanız? Bir an önce buradan gitmek istiyorum." dediğinde ben Tolga'yı uyandırmaya çalışıyordum. Gupse ve Baran da Güneş'in yanına gitmişti. Tolga gözlerini açtı şaşkınlıkla. "Tam arkanızdan inecektim, bir anda dünya karardı."

Kolundan tutup ayağa kaldırdım. "Yürüyebilirsin değil mi?" Başını salladı. "Evet, şerefsiz kafama iyi geçirdi."

Baran'ın koluna girip evden dışarıya çıktık. Şu an için Domuzcuk'un ya da Simge'nin nerede olduğunu önemsemiyordum, bir an önce onları hastaneye yetiştirmek istiyordum. Arabanın oraya vardığımız zaman arka kapıyı açarken Simge'nin çığlığını duydum.

"Bu kadar kolay kaçabileceğinizi mi sanıyorsunuz?" Domuzcuk Simge'yi saçından tutmuş zorla yürütüyordu. Simge'nin şakağından kanlar akıyordu. Ona baktım sinirle. "Yolun sonundasın, bırak artık."

Kahkaha attı hiçbir şey olmamış gibi. "Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan birini böyle korkutamazsın Teoman." Boştaki elini havaya kaldırıp bir el ateş etti. Silahtan çıkan sesle yerimden sıçradım.

"Bu gece buradan kimse ayrılmayacak." Silahı Simge'nin kafasına dayadı. "Hepinizi tek tek avlayacağım." Silahı ateşlemesiyle Simge'nin cansız bedeni yere yığıldı.

Dehşete düşmüş bir halde ona baktım. Silahı Baran'a çevirdiğinde onun önüne geçtim. "Ona zarar vermek için önce benim cesedimi çiğnemelisin!"

Boynunu kıtlattı. "Zevkle!" dediği an Tolga silah tutan eline tekme attı ve silah yere düşerken ateşlendi. Dikkati dağılan adamın burnuna kafasını geçirirken ben de hızla silaha tekme atıp daha da uzaklaştırdım. Tolga yere düşmüş Domuzcuk'un yüzüne yumruklarını geçirirken bir yandan da bağırıyordu. Tolga'nın yanına gidecekken Gupse'nin acıyla inlemesiyle ona döndüm. Karnını tutuyordu. Parmaklarının arasından çıkan kanı görünce ağlamaya başladı. "Sanırım vuruldum."

Güneş "Siz gidin, ben Tolga'yla birlikte bu şerefsizi getiririm." dediğinde başımı salladım. Gupse'yi arka koltuğa yatırdıktan sonra tişörtümü çıkartıp karnına bastırdım. "Baran, bunu tampon olarak kullan. Ben en yakındaki hastaneye süreceğim."

Gupse Baran'ın kucağına kafasını koyduktan sonra Baran tişörtümü tüm gücüyle karnına bastırdı kan akışını durdurmak için. Bense arabayı çalıştırıp telefonumdan en yakındaki hastaneyi bulup son sürat oraya doğru ilerlemeye başladım.

"Teo, Gupse iyi değil. Ne zamana ulaşırız?" Telefona bakıp aradaki mesafeyi hesapladım. "En erken yarım saate orada oluruz." dedim yutkunurken. "Gupse, seninle daha gerçekleştiremediğimiz birçok planımız var. Eğer hastaneye ulaşamazsan seni öldürürüm. Dayan!" Arabayı sürerken anlamsızca bağırıyordum. Gözümden akan yaşlar görüşümü bulanıklaştırıyordu.

"Seni duyduğunu sanmıyorum sevgilim, sakinleş ve yola odaklan." Alt dudağımı dişledim sinirle. Yol bitmek bilmiyordu.

🌟

Seleme.

Öbür bölüm final olabilir belki de zaman atlaması yapıp bir on bölüm de ileriki yaşamlarından anlatabilirim.

Bu bölümü nasıl buldunuz? Sizce Gupse ölecek mi?

Bu arada Love&Hate adında yeni bir kurguya başladım, onu da okuyun. 💗

🐖

iphone x ¿boyxboy¿ ฯtextingฯHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin