5.BÖLÜM~

139 38 104
                                    

Medyadaki şarkıyla okumanızı öneririm☀

Ruhumun Özgürlüğünü küçük bir çocuk gibi büyük hayallerle bağlamıştım benliğime.
Şimdi ise her benliğimin yok oluşunda bağlanacak bir yer bulamıyordu Özgürlüğüm.
Bu sefer akıllara şu soru düşüyordu;
Özgürlüğü bir ipe bağladığın zaman o özgürlük olur muydu?

Gözlerimi yavaş yavaş araladığımda taksinin içinde olduğumu anlamıştım.
Yavaş yavaş ayaklarımı yere indirmiş ağrıyan başım ve bulanan mideme inat oturmak için doğrulmuştum.

Nereye gittiğimize dair hiçbir fikrim yoktu.
Taksiciye sormak için ağzımı araladığımda ise o önce davranmış,
"İyi misiniz?" diye sormuştu.

"İyiyim teşekkür ederim" deyip zorla da olsa gülümsemeye çalışmıştım.

"Nereye gidiyoruz?"

"Sizi evinize bırakmam söylendi."

Evim...
Gözlerim dolmuştu. Kendimi zor tutuyordum ağlamamak için.Ama boğazıma oturan yumru ise işimi daha da zorlaştırıyordu.

Ben ne zamandan beri bu kadar güçsüzleşmiştim?

Ne zamandan beri herşeye ağlamaya başlamıştım. Galiba içimdekiler ağır geliyordu artık her zerreme.

En çok şuan şu arabadan indiğimde beni karşılayanın; soğuk odalardan çok, bir annenin yaşadığı korkudan dolayı kızgınlığa bürünmüş sesinin olmasını isterdim.

İşte o zaman hesap vermeyi severdim ben,
İçimdeki kendini bilmez acıların ruhumda bıraktığı izlerin hesabını kendime veremeyişime inat, severdim...

İnsan bir kere düştüğünde bir el yardımıyla kaldırıldıysa düştüğü yerden o insan ikincisinde de o eli beklerdi,gene kaldırdıysa üçüncüsünde de... Bu böyle devam ederdi,dört beş altı....

O el onu kaldırmayı bıraktığında ise kalkamazdı düştüğü yerden.Bedenen kalkabilse bile,ruhu hala o yerde kaldırılmayı beklerdi.

Benim gibi...

Alışagelmiş düşüşlerimin ardından kaldırılmayı bekleyen bir ruhum vardı, şimdi ise ümidini kesmeden o eli bekliyordu.Kendini kandırdığını bile bile orada o eli bekliyordu.

Bu yüzden insan düştüğü yerden kendi kalkmayı öğrenmeliydi.İşte o zaman yüzüne çektiği o umursamaz gardını indirebilirdi.

Yaşadığı hüzne gözyaşlarını da şahid edebilirdi.

İç sesimin verdiği öğütler,aklımın bir köşesine fırlattığım derin düşüncelerin istilasına uğramasıyla son bulmuştu.

Acaba havaya atılan sis bombasının ardından ne olmuştu? Beni bu taksiye kim bindirmişti?Bin bir tane sorunun olması ne fayda cevaplayanın olmadıktan sonra.

Adam nereye gideceğimizi sorduğunda gene buz leydi gardımı çekmiştim suratıma.

"Elvan kız yurdu."

Hayatın bana bir golüydü sanki buda, öğretmiş gibi annemin ismini taşıyordu bu yurt.
Gerçekler yüzüme çarptıkça, kabuk bağlayamadan  tekrar kanıyordu tüm yaralarım.

Onun da suçu yoktu gerçi,
Peki benim,benim var mıydı?
Her şeye inat özlüyordum işte, deli gibi.
Özlemek o insanın suçu muydu?

Kim isterdi ki ucunda acı olan özlemleri?

KİMSESİZLİĞİN GÖLGESİNDETahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon