Zorladım. Kırabilirdim ama umursamadan zorlamaya devam ettim ki sürücü koltuğunun kapısı açıldı.

" Düzgün dur!"

" İndir beni Taehyung!"

Arabanın kapısını kapatarak kendini koltuga attı ve anahtarı taktı. Beni duymamış gibi davranmaya devam ederek gaza bastığında, ani hızdan dolayı sırtım koltuga yapışmıştı.

" Nereye gidiyoruz?!" diye bağırdım bakışlarımı ona çevirerek.

Beni tekrar duymazdan geldiginde tüm dikkati yolun üstünde arabayı sürmeye devam etti. İcimde hissettigim korku duygusu kalp atışlarımı yerinden çıkaracak seviyeye getirdiginde derin nefesler alıp vermeye çalıştım.

Tanrı aşkına, bu çocuk daha liseye giderken ne araba kullanmasından bahsediyorduk?!

" Taehyung, indir beni." dedim sesimin sakin çıkmasına dikkat ederek.

" Kes sesini!" diye bağırdığında sertce yutkundum ve tam anlamıyla sustum.

Korkuyor muyum? Tabiki evet! Hem de deli gibi! Yapacaklarından, yapabileceklerinden.. her seyden korkuyorum! Beni nereye götürdüğünü bile bilmiyorum!

Derince bir nefes alarak kafamı camdan tarafa çevirdim ve varacağımız yere kadar sinirinin geçmesini umdum.

  ***
Çok gecmeden büyük, hatta fazla büyük olduğunu kabul ettigim bir evin önüne geldiğimizde araba aniden durdu ve Taehyung hızla arabadan indi.

Etrafı gözlerimle süzmeye baslarken büyük bir bahce ve havuz dikkatimi çekmişti. Taehyung  ve ailesi burada mı yaşıyordu? Bu koca evde.

Ama neden buraya gelmiştik ki biz? Neden ev? Neden Taehyung'un evi ve neden hala sinirli?

Bir anda açılan kapım ve üzerime uzanarak emniyet kemerimi açan Taehyung'la gerildigimi çok rahat hissedebiliyordum ki bunu o bile fark etmis olmalıydı.

Derince bir nefes alıp verdiğimde Taehyung beni kolumdan tutarak arabadan çıkardı ve diger eliyle arabanın kapısını sertce kapattı. Kolumu tutmayı bırakmayarak beni eve doğru sürüklediginde içimdeki korku tekrardan alevlenmeye başlıyordu.

Hala sinirli olduğunu kolumu tutuşundan ve hızlı yürüyüşünden anlamak kolaydı. Ve bu beni daha da korkutuyordu.

Etrafı çimenlik olan kocaman bir bahçenin ortasındaki taşlı yolda yürürken çıkan taş seslerinden başka bir şey yoktu.

Adımlarını sanki daha da hızlı olabilirmis gibi hızlandırdı ve evin kapısının önüne geldigimizde kenardaki çıkıntıdan bir anahtar alarak kapıyı tek seferde açtı.

Bir anda beni de peşinden sürükleyerek evin icine girmesiyle ayağımın acısını bütün vücudumda hissettim. Ama sustum. Tek bir belirti bile göstermedim.

Kapının kapanma sesinin ardından sırtımın sert bir bicimde duvara çarpması ve tam dibimde hissettigim Taehyung ile nefesimi tuttum.

Gözlerim ne yaptığına anlam verememenin etkisiyle gittikce daha da büyürken kafamı yüzüne doğru kaldırmaktan ziyade yere doğru bakmaya devam ettim.

Ne yapıyordu böyle? Aklıma tamamen Yoongi gelmişti? Tıpatıp onun haraketleriydi bu.

Sertçe yutkundum ve tam dibimdeki silüetine baktım. Vücudu bütün görüş açımı kapatırken iki yanıma koyduğu elleriyle kendimi tam anlamıyla bir kafeste hissetmistim. Çıkışı olmayan bir kafes.

" N-Ne yapıyorsun?" dedim zar zor çıkan sesimle.

" Ne kadarını duydun?" dedi sanki konuşma orada kalmışçasına yumuşak bir ses tonuyla.

MASK | min yoongiWhere stories live. Discover now