(4.BÖLÜM) Alacakaranlık ✴

5K 223 9
                                    

Yataktan kalktığımda,aynadan bilerek uzak duruyordum, henüz şişik gözleri ve beyaz olan tenimin daha solgun halini görmeye hazır değildim.Bütün gece Erdener'i düşünmüştüm. Adam bir türlü aklımdan çıkmıyordu.Nasıl bir işe beni dahil ettiğini merak ediyordum.

Kafamdaki düşünceleri savıp,banyoya doğru ilerledim. Lavanta kokan şampuanı alıp bir miktar elime döküp yavaşça saçlarımın arasında gezdirdim. Köpürtüp duraladıktan sonra duş jeli ile bedenimdeki izleri soyulana kadar kese yaptım.
Sonunda canım acıyınca bırakıp durulandım. Küvetten çıkıp bornoza dolandığım o an çalan telefonuma cevap verdim.

"Merhaba canım."Hattın diğer ucunda nazik ve neşeli sesin sahibi Güneş'ten başkası değildi.Sesi çok neşeliydi.

" Merhaba tatlım bir sürprizim var sana hemen hazırlan konum attığım adreste bekliyorum seni " deyip kapattı.

Sürpriz kaldıracak havamda değildim ama söz konusu Güneş olunca onu geri çeviremedim.

Gardırobuma yönelip elime ilk geçen elbiseyi üzerime geçirdim ve altında kalan uzun, dalgalı saçlarımı ufak bir savaşla gün yüzüne çıkardım. Hafif bir rimel allık ve parlatıcıyla daha canlı bir şekilde gülümsediğimde neyse ki halimden biraz daha hoşnuttum. Çantama arabanın anahtarını, telefonumu sokuşturup aceleyle evden çıktım.

Dışarı çıktığımda hafif bir esinti suratıma çarptı.Saate baktım 18:16'yı gösteriyordu. Bu durum bütün gün akşama kadar uyuduğum anlamına geliyordu.Arabaya binip Güneşin bana attığı konuma baktım.

"Peninsula Restaurant" yine kendi gibi şaşalı ortamı bulmuş bizim cadı diye düşünüp gülümsedim.Arabayı park ettikten sonra adımlarımı hızlandırıp restorana girdim. İçerisi göz yormayacak kadar ışıltılı, şık ve nezihti.

Karşıdan bana el sallayıp kocaman sırıtan Güneş'i görünce o yöne doğru yürüyüp gülümsedim. Güneş yine sade ve göz dolduran bir şıklıkla harika görünüyordu. Birbirimizi kucaklayıp sarıldık.

Güneş benim lise yıllarından bu yana en yakın arkadaşımdı. İtiraf etmek gerekirse Güneş'i çok seviyordum kumral saçları ve ela gözleriyle çok güzel bir kız olmasının yanı sıra saf ve iyi biriydi. Sevmediğim tek yönü erkeklere olan merakıydı. Onun erkeklere olan bu düşkünlüğü yüzünden başından eksik olmayan küçük belalar arada bana da uğruyordu.

"Naber fıstık, herzaman ki gibi muhteşem gözüküyorsun" dedi hayran bakışlarını sergileyerek

"Sensin muhteşem, senin kadar olmasakta idare ediyoruz cadı" sevinç ile gülümseyip masaya oturduk.

"Ee ne var ne yok haftasonu nasıl geçiyor?" Sen nasılsın? diye sordu merakla

"Hep aynı bildiğin gibi yoğun bir o kadar da yorucu"dedim. İçimde kopan fırtınaları bir bilse belki merhem olurdu ama öğrenmemesi en doğrusuydu.
Annemi arayıp olan biteni anlatmasını istemiyordum .

"Ya şu solist olan çocuk Murat mıydı?
Ondan ne haber ? diye kıkırdadım.

"Fazla çocuk ve fazla yapışkan.Bana göre değildi zaten."deyip umursamazca omuz silkti Güneş

Ardından,

"Boşver alıştım zaten bunlara neydi sloganımız eşitlik yoksa aşkta yok" deyince kahkahalarla gülmeye başladık ikimizde.

Yanımıza gelen garsonun uzattığı menüye acele bir göz gezdirdikten sonra

"Bana bir akdeniz salatası ve bir de sade soda lütfen "dedi Güneş

Ben ise Güneş'in aksine tüm günün açlığını mantarlı makarna ve kuzu biftek ile dindirmeyi planlayıp kabarık bir menü seçtim.

Garsonun önümüze servis ettiği yemeği iştahla süzdükten sonra

Soğuk PatenlerWhere stories live. Discover now