26|🎵

531 30 2
                                    

Kapıyı yavaşça aralarken gördüklerim yutkunmama sebep olmuştu.
Öylece birbirimize bakarken bu sessizliği bozan ben oldum.

"Senin ne işin var burada?"
"Beni içeriye davet etmeyecek misin?"
"Ege derhal git buradan?"

"Ezgi kimmiş kızım?"

Annemin sesiyle tekrar Ege'ye döndüm. Pek gitmek niyetinde değildi.
Konuşacağım sırada işaret parmağını ağzıma götürerek konuşmama engel oldu.

"Ezgi lütfen bize bir şans ver" dedi fısıldayarak ve ben daha ne olduğunu anlamadan içeriye girdi.

Biz?
Şans?

Onun arkasından hızla kapıyı örtüp içeri girdim. Bu çocuk sınırlarını epey zorluyordu anlaşılan.

"Hoşgeldin oğlum, Ezgi arkadaşın mı?"dedi babam. Tanıyamamıştı sanırım.

"Eski bir arkadaşım babacım."

Annem ise dikkatle incelemeye devam ederken;

"Sanki hatırlayacak gibiyim ama.." dedi gözlerini kısarak.

Ege ikisinede gülümseyerek cevap verdi.

"Hoşbulduk Engin abi."

Babam hâla hatırlamamıştı ama annem ocakta unuttuğu yemeği hatırlar gibi bir ifadeyle;

"Şimdi hatırladııım... Ege'ydi adın."dedi.
"Valla bir an unuttun sandım Leyla yenge."

Babam uzun uzun süzdükten sonra,çenesini kaşıyarak;

"Ege demeek... Kusura bakma oğlum çok değişmissin tanıyamadım"dedi babam araya girerek.

"Bayâ değişti babacım."

Rüzgar ve Fatih evet Fatih çünkü kendisi böyle dememi istedi. Her neyse tüm bu olayların dışında kalırken hatırlama faslı bitmişti nihayet.

"Başınıza gelenleri duydum geçmiş olsun demek istedim. Daha iyi misin Ezgi?"
Samimi bir yüz ifadesi takınmıştı.

O an Rüzgar'ın Ege'ye olan bakışları gözümden kaçmadı, öfke akıyordu adeta.

Ben başımı sallamakla yetindim tatsızlık çıkmasın diye. Ama bunun hesabını verecekti, sonuçta bu olanlarda onun da payı vardı.

"Sağ ol oğlum, ikiside burda çok şükür."
"İkiside?"
"Rüzgar da benimleydi."dedim araya girerek."

Beklemediği bir cevap olmalıydı. Gözlerini irileştirip Rüzgar'a ters bir bakış attı.
Bu ikisi arasındaki gerilime anlam veremiyordum.

"Geçmiş olsun"dedi dilinin ucundan Rüzgar'a dönerek.

Rüzgar tepkisiz kalışını bozmadı. Ardından babam araya girdi.

"Baban nasıl oğlum?"dedi.
"Sizlere ömür."

Onlar muhabbete devam ederken ben de
çayları getirmek için mutfağa gittim. Bardakları indirmek için dolabı açıyordum ki kapıdan birinin baktığını farkettim.
Kollarını göğsünde bağlamış gardiyan gibi dikiliyordu.
Başımı iki yana sallayıp;

"Biri gelicek şimdi."dedim.

Bu ne rahatlık.

"Gelsin."
"Ha sıkıntı yok yani?"
"Var"
"Ege git başımdan beni sinirlendirme!"
"Sıkıntı var Ezgi. O Rüzgar denen herif sıkıntının ta kendisi. Ne işi var onun burada?"

Burnundan soluyordu adeta.
Ellerini saçlarının arasından sıkıntılı bir şekilde geçirirken bana doğru bir iki adım geldi.
Bende yüzümü ona doğru yaklaştırarak imalı bir şekilde;
"Bende aynısını sana soruyorum,asıl senin ne işin var burada?"dedim.

RUHUMUN NOTASI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin