Hayat bir Terazi

Começar do início
                                    

Ama benim adıma hareket etmesi, bilgim haricinde hayatıma müdahale etmesi suçtu. Gözünün önünde ruh gibi dolanırken nasıl olur da gidip Fırat'a onun karşısına çıkma diyebilirdi? Beni sevdiğini iddia ederken mutsuz olmama nasıl dayanabilmişti?

İşte bunun da tek sebebi hayatın bir terazi üstünde kurulu olmasından kaynaklanıyordu. Rüzgar ve ben Terazinin iki farklı tarafıydık. Benim mutluluğum onu mutsuz edecekti. O da beni mutsuz etmeyi seçti.

Telefonum çalınca pikeyi üstümden atıp komodinin üstündeki telefonumu aldım. Fırat arıyordu.

"İyi misin biraz daha?" diye sordu temkinli bir sesle.

Fırat ve ben de terazinin aynı tarafıydık işte. Mutsuzluğum onu da mutsuz ediyordu. Hoşlanmadığı bir arkadaşımla tüm ilişkim kopacak olsa bile...

Tek düşündüğü benim hislerimdi. İşte bu yüzden Fırat'tı benim için aşk. Birbirimizi ne kadar üzsek de.

"İyi.... Diyemem ama daha kötü de değilim." Diye cevap verdim. O an dudağının kenarında bir tebessüm oluştuğunu düşündüm.

"Taner'e, Ecrin'e ve Esra'ya güvenmediğimi bu yüzden onlardan gelecek bir darbenin beni üzmeyeceğini söylemiştim ya?" diyince Ecrin'in ismini duymak beni biraz rahatsız ettiği için ürperdim. Hissetti mi acaba derken söylediği şeyle rahatladım.

"Sanırım Taner'e güveniyorum ve onun ihaneti beni oldukça üzer."

Gülümsedim. Taner öyle biri değildi.

"Taner seni çok seviyor ve inan sana ihanet etmez." Dediğimde hayalimde başıyla beni onaylayan bir Fırat canlandı.

"İlk defa bugün Rüzgar'ı kaybetmek istemediğini söylediğinde düşündüm bunu. Benim öyle bir arkadaşım var mı diye. Sanırım o arkadaşım Taner." Dediğindeki ses tonu biraz buruktu ve bu benim kalbimi sıkıştırdı. Kendini yalnız hissetmesi ve bunu uzun süredir düşünmesi, onun için endişelenmeme ve üzülmeme sebep oluyordu.

"Fırat.." dediğimde "Hm" diyerek cevapladı beni.

"İnsanlar sana göre kötü, menfaatçi, zalim ve vicdansız olabilir. Senin dünyanı kendi gözlerimle gördüm ve doğrusu bu beni şok etti. Tamam, çok da haksız sayılmazsın. İnsanlar melek değiller. Ama biz de insanız. Bazen biz de menfaatçi ve vicdansız olabiliyoruz. Bunu bizzat birbirimizin üzerinde yaptık hatta. Ama insanlar birbirlerine güvenmek zorundalar. Mesela bir şirket sahibi kimseye güvenmiyor diye tüm işi yüklenemez. Sen de hayatın tüm yükünü yüklenemezsin. Hata yapmaktan ve ihanete uğramaktan korkma. İnsanız biz. Yürümeyi bile düşerek öreniyoruz sonuçta."

"Biliyorum" dedi sadece. Bir şey demedim, diyemedim o an. Ne demem gerektiğini de bilemedim açıkçası.

"Sen hayatıma girdiğinde fark ettim bunu. Demiştim ya sana. Benim hakkımdaki planlarını bilerek güveniyorum sana diye. O an aklım almıyordu bunun nasıl olduğunu. Ama şimdi anlıyorum. Sorun şu ki güveniyorum diyebileceğim kişi sayısı sadece iki." Gülümsedim.

"Deniz, Yeşim ve Ezgi'ye de güvenebilirsin." Dediğimde bu defa o güldü.

"Ağaçtan armut topluyoruz sanki. Mahallenin bakkalı Şevket Amca da güvenilir mi bari?" dediğinde gülmeyi kestim.

"Şevket Amca'yı nereden tanıyorsun sen?" diye sordum şaşkınca. Yine güldü. "Şey, bir ara şey olmuştu da orda tanıştık." Dedi.

"Ne olmuştu?"

"Seni özlemiştim. Ve sizin mahalleye gelmiştim. Bir kaç saat bir şey yemeyen her insan gibi acıkıp kek falan alıyordum." Dediğinde kaşlarım havalandı.

"Bizim mahalleye hiç gelmedin sanıyordum." Diye sordum.

"İlk bir kaç hafta hariç, evet gelmedim." Dediğinde kaşlarım havalandı. Sonra da karnımda bir kelebek fırtınası esti. Yüzümdeki gülümsemeye engel olamadım.

"Şu an gülüyorsun ve ben göremiyorum." Dedi oflarcasına.

"Bir saniye." Dedim ve Whatsapp'tan bir resmimi çekip gönderdim. Tabi hala ağzım kulaklarımda...

"Baksana bir telefonuna." Dediğimde bir kaç saniye sessizlik oldu."

"Hayır ya!" diye isyan edince şaşırdım. Tam ne olduğunu soracaktım ki devam etti.

"Nasıl sorumluluk alacaksın şimdi. Görmek istiyorum dahası, öpmek istiyorum seni."

Dudak kıvrımlarım iki kulağıma ip gibi asılırken son zamanlarda yaşayamadığım mutluluğu sonuna kadar kullanıyordum sanki.

"Seni seviyorum Fırat." Diyiverdim birden. Oysa bunu söylemeyi bile hesap etmemiştim.

"Gece saat 3'te tam pencerenin altında olacağım sevgilim. Uyursan kusura bakma artık uyandırmak durumunda kalacağım. Yok bu böyle olmaz. Bizim çok acil evlenmemiz lazım. Her gece üçte kapınıza gelemem çünkü. Neyse bu gecelik bir idare edelim de yarın bir çözüm buluruz." Diye art arda cümlelerini sıralayan Fırat'ın sözleri gözlerimin sonuna kadar açılmasına sebep olmuştu.

"Ne?" diye sorduğumda bir kaç saniye sessizlik oldu. Daha sonra bir şeyler mırıldandı. Kendine kızıyor gibi bir şeyler.

"Tabi, böyle olmayacaktı evlenme teklifim. Ama merak etme sen sevgilim. En güzel teklifi edeceğim ben sana." Dediğinde zorlukla açtığım ağzımdan sadece bir kelime ve bir edat çıkmıştı.

"Evlilik mi?"

💚💛🧡

İnstagram: Liveyourlife319
Twitter: Cherrange1
Tumblr: liveyourlife319.tumblr.com

GÜZEL DELİKANLI(TAMAMLANDI)Onde histórias criam vida. Descubra agora