Hayat bir Terazi

13K 1.1K 59
                                    


İyi okumalar 🧡

21. Bölüm

Zaman akıyor..

Herkesin bildiği bu gerçek bulunduğum zamanda, tam da şu anda başımdan aşağı bir kova buzlu su dökülmüş gibi hissetmeme sebep oluyordu.

Bazen bir günün hiç geçmemesinden, bazen de bir yıl bitene kadar nasıl dayanacağımızdan yakınıyoruz ya aslında şöyle bir kuş bakışı baksak hayatımıza nelerden geçmişiz, neler başımızdan geçmiş görürdük.

İlkokula başladığım o gün hala hatıralarımın altı en kalın çizilmiş anısı olabilir belki de. Ama şu an olduğum konumda ömrümün büyük çoğunluğu kadar bir zaman geçmiş aradan aslında. Yaşarken fark edemiyor insan tabi.

4. Sınıfta ilk aşk acımı yaşadığım günü düşününce hem gülüyordum hem de üzülüyordum halime birazcık açıkçası. Karşı sınıftan aşık olduğum Umut'un aslında Züleyha'ya aşık olduğunu ve Züleyha'nın da aslında Deniz'e aşık olduğunu öğrendiğimde çok ağlamıştım ve Deniz ve Züleyha'nın arasını yapmak için o sene boyunca Deniz'e harçlığımın yarısını harcamıştım.

Sonra da Umut'tan vazgeçmiş ve Deniz'den tüm paramı geri istemiştim. Evet böyle de pislik bir kızdım. Deniz de garibanım hiç günahı yokken diğer yıl harçlığının yarısına el koymuştum.

Bu olay benim için geleceğin gidişatı için fragmanmış aslında ama haberim yokmuş. Hiç de hoşlanmazdım böyle şeylerden. Şoför aşçıya, aşçı uşağa falan...

Ama işte hep aynı şey oluyordu. Hayat bir teraziydi ve bir tarafın yücelmesi diğer tarafın düşmesiyle mümkün oluyordu. Herkes aynı anda mutlu olamıyordu. Bunu ben çok uzun zaman önce kabul etmiştim. O yüzden mutlulukta gözüm yoktu. Terazinin herhangi bir tarafı olmak istemiyordum çünkü. Bu kararı ise ikinci ilk aşkımdan sonra almıştım. 6. Veya 7. sınıftaydı. Yine bir üçgen yine seven taraf ben yine sevilmeyen ben olduktan sonra.

Evet ikinci ilk aşk. Çünkü Umut'u, Hakan'ı aynı sevgiyle sevmedim. Üçüncü ilk aşkım Fırat'ı da tabi. Ama hepsinin ortak noktası şuydu. "Aşkın bingo yapma olasılığı milyonda birdi. Seni seveni sevmek imkansıza yakın bir şeydi.'

İşte ilk defa Fırat'la bingo yapmıştım. Onda da kural ihlali vardı. Hem de kırmızı kartlık. Zafer sayılmazdı yani. Tabi yine de mutluydum. Hileyle ya da hurdayla Fırat beni sevmişti. İlk defa karşılık bulmuştum.

Konudan çok sapmadan toparlayayım artık. Zaman demiştik. Akıp gidiyor.

Bundan altı yıl önce -ya da beş buçuk- Rüzgar hayatımıza girdiğinde zamanın akıp bizi bu noktaya taşıyacağını asla hayal edemezdim. Rüzgar'ın bana karşı olan duygularını hiç dile getirmemesine rağmen bilirdim. O da bildiğimi biliyordu ve ben yine dile getirmeden reddetmiştim onu. O da yanımda kalmaya devam ederek. Çağırmasak da toplandığımız yerlere gelerek arkadaşlık konusunda diretmişti. Ve biz arkadaş olmuştuk. Bana olduğu desteği de inkar edemem, ne kadar iyi bir insan olduğunu da. Ama ona karşı olan hislerim bir türlü onun bana olan hisleri gibi olmamıştı. Belki Umut ve Hakan yüzünden belki de tamamen kalbimin seçimi yüzünden bilmiyorum.

İyi kötü altı sene sürmüştü bu ilişkimiz. Hiç bir sorun çıkmadan-en azından sorunlarını bana yansıtmadan- geçinmiştik bunca yıl. Ve bu olaylara kadar da bir sorun çıkmamıştı.

Değişimin ilk sinyalleri Rüzgar'ın anne ve babası yeniden evlenince belirmeye başlamıştı. Arkadaş çevresi de bir an da değişmişti hal ve tavırları da. Bana, bize karşı hala aynıydı tabi ki ama değişikti işte. Anlıyordum onu tabi ki bu konuda onu suçlamıyordum ki zaten bu suç da değildi.

GÜZEL DELİKANLI(TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now