21.bölüm*Özlem evleniyor*

Start from the beginning
                                    

Başkası ile evlenme yolundayken yüzüne bakamazdım ki cevap vereyim. Ya da ona seni seviyorum diyeyim. Buna hakkım yoktu. Şu an salonun dışına çıkmış bir bankta oturuyordum. Hızlı bir araba önümde durdu. Özlem'ın nişanlısı içeriye doğru gireceği sırada özlem'ın annesi yanıma gelmişti. Elini elimin üstüne koyarak bekledi. Sadece tebessüm etmekle yetindim. Oysa ne çok isterdim konuşmayı.
Özlem'ın nişanlısı yanımıza gelerek durdu. Annesine doğru konuştu.

"Anne ubeydullah hastahanede acil birisi yanına gitmesi lazım" vildan teyze aniden ayağa kalkarak ağlamaya başladı. Bense şok olmuş bir şekilde ağızlara bakıyordum.

"Ne olmuştu?" Sorsaya birisi. Af dedim rabbim. Nişanlısı yine konuştu.

"Yatıracaklarmış hadi kimi bulalım"

"Yavrum ben geleyim" dediğini tahmin ediyorum çünkü çenesi titrediği için tam belli olmuyordu. Burada çaresizce beklemek istemiyordum. Bir haber olmak istemiyordum. Hiç yapmayacağım bir şey yaptım. Benim için imkansız olan şeyi. Bir adım attım. Vildan teyzenin kolundan tutarak kendime çevirdim. Ve anlatmaya çalıştım.

"Ben giderim" ama anlamadı.

"Sen ne kızım anlamadım"

"Ben diyorum ben giderim ubeydullah için hadi daha fazla beklemeyelim gidelim" diyemedim. Yine sesim çıkmadı. Bir çare kalem kağıt aradım yok. Yine anlatmaya çalıştım kendi hallerinden beni anlamaya vakit yoktu zaten içi acıyordu kadının.

Aklıma son anda geldi. Küçük çantadan telefonu çıkartarak kocaman yazdım.
"BEN GİDERİM DİYORUM" hepsi şaşkın bir şekilde bakarken vildan teyzenin sarılması bir oldu. Şu an ona sarılıp ağlardım ama onun yanında olmam lazımdı.

Arabaya geçerek bitmek bilmeyen yolu gözledim. Sağ tarafın penceresinden. Ara ara nişanlısının bakışını fark ediyordum ama ben dışarıya bakıyordum. Bir an önce şu yol bitmeliydi mesela. Ya da daha hızlı gidebilirdik. Gerçi şu an zor tutunuyordum. Ubeydullah'ı çok sevdiğim belli oluyordu. Ah ah..

Hastahane girişinde durunca onun park etmesini beklemeden indim. Hızlı adımlar ile sekreterin yanına doğru yürüdüm. Inşallah beni anlardı.

"Ubeydullah Doru nerede" diye sorduğumda kadın hayır anlamında kafa salladı. Malesef ki yine anlayan yoktu. Bende kenarda özlem'in nişanlısını bekledim. O gelince o önde bende arkada yürümeye başladık. Asansöre geldiğimizde iki kadın bir erkek vardı o binince bende geçtim. Yoksa normalde yürümeyi yeğlerdim. Zaten oldum olası sevmezdim ben hastahaneleri. Babam yüzünden ya da bir başkası. Hiç gelmek istemezdim bu kokuyu teneffüs etmek mesela. Şu an ben bile burada olduğuma inanamıyordum. Sahi en son ne zaman gelmiştim. Galiba ilk babamın kanser olduğunu öğrendiğimde ya da annemin cansız bedeninin teşhisinde ya da şehit kardeşimi yaralı olarak burada bulduğumda. Buralar hiç iyi haber vermezdi her kötü haber hep kara haber yıkardı omuzlarımıza. Derin bir nefes aldım. Bir inşirah yükledim heybeme.

Geçmeyen zamanın ardından asansör durunca o indi bende ardından. Uzun koridor karşılarken biri hiç önemsemeden yürüdüm. Yan tarafımda ki ağlayan kadını görmeyecektim mesela ya da şu ileri de bir sağa bir sola giden adamı yan yana sıralanmış oturma yerlerini. Uzun gri şerit geçen duvarları bunları istemiyordum ben onu görmek istiyordum. Cam pencerenin ardından ona baktığımda hemşeriler sedye ile götürmeye başladı. Ben kuşku dolu bakınca özlemin nişanlısına doğru baktım. O ise telefonuna bir şey yazıyordu. Bana çevirdiğinde anladım.

"Normal odaya aldılar. Mide rahatsızlığı geçirdi" yazmış bu kadar. aslında merak ettiğim dünya kadar soru vardı.

Ne oldu?
Neden bu halde?
Ne içti?
Ne zaman gerçekleşti? Ve en zor soru.

Benim yüzümden mi bu halde?

Ağır adımlar ile normal oda diye anılan üç yüz numaralı odanın kapısında bekliyorduk. Ciddi ciddi oturmuştum en son oturma yerlerine. Doktor içeriden çıkınca kafamı kaldırdım. Dediklerinden hiçbir şey anlamıyordum. Ne de hızlı konuşuyordu. Yine o çocuk ışte özlem'ın nişanlısı bana telefonu döndürdü. Bense aniden ayağa kalkarak güldüm.

"Cidden onu görebilir miydim?"

Içeriye geçtiğimde o uyuyordu. Bakmamaya çalışsam da bakmadan edemedim. Görünürde bir şey yoktu ama içinde çok şey olmuştu galiba. İçimden konuştum yine.

"Ben geldim."

"Gerçekten geldim."

"Hadi aç gözlerini de göreyim o yeşilleri"

"Haram haram düşünme bunları" dedim kendime. Sonra bir kelime daha konuştum içimden.

"Hadi sevdiğim ben geldim hisset beni. Sadece dokunmak gerekmez hissetmek için. Nasıl sarılmak için sadece kollara ihtiyacımız yoksa. Ben hep gözbebeğinde beni sardığını gördüm. Sana sarıldığımı. Biz dokunmadan yanmadık mı hisset sevdiğim"

Gözlerini araladı ve fısıldadı.
"Sümeyra hoş geldin" güldü. Bu halde güldü. O gülünce bende güldüm.

.......
Bölüm sonu.

Harika yorumlarınızı bekliyorum. :))

Sağlıcakla kalın.

(Düzenlenmiş ve ekleme yapılmıştır.)

~HerDem~Where stories live. Discover now