21.bölüm*Özlem evleniyor*

3.8K 385 114
                                    


Hayatta bazıları vardır. Bir yanlışta giderler siliniverirler sanki. Dört yanlışın bir doğrusunu götürmesini beklemezler. Ne kadar doğru değil mi dört yanlışın bir doğruyu götürmesi. Aslında şu sınavlar için en sinir olduğumuz kaygı bu iken gerçek hayatımızda uygulamamız gereken bir metot olabilir aslında. Düşünsenize insanın sizi yıpratmasına izin vermeden. Onun yaptığı hata ile yine ona fırsat vermek. Ama bir süreden sonra da o bardağın taşması itibarı ile doğrunun silinmesi an meselesi. Allahtan gelen imtihan diye düşünmek yerine 'neden ben' diye kendilerini yerler. Bu en kötüsü belkide bir hatanın seni başka bir hataya sürüklemesi. Ya da bir haramın başka haramlara bulaşması. Ve insana bir vakit geçince normal gelmesi.. imtihan verilince Rabbimize koşalım -Inşallah-. Başka kapı aramayalım. Başka yola bakmayalım. Yol belli, rehber belli, hakikat belli, yardımcı belli. Ne diye sen kendini bilmez şaşarsın ki. Öyle dostlar olmalı insanın hayatında doğru yola çeken. Seni de o kuyudan uzaklaştıran. Şükür secdesine gideceğiniz yoldaşınız olmalı hayatımızda yolda kalmamak adına.

...

"Bir tane daha verir misin?"dedim gelen garsona. Karşımda sinir ile bana bakan Abdullah'ı görmezden gelerek. "Çok içtin yeter artık" diye bağırdığında boş gözler ile ona baktım. Ardından gülmeye başladım.

"Ubeydullah iyi misin kardeşim bak hasta olacaksın içme artık" dediğinde bir dikişte bitirdim. Boğazımda oluşan yanma ve o acı tat yavaş yavaş mideme doğru iniyordu.

"Hayatımda ilk defa içiyorum karışma" dedim.

"Acı mı?"diye sordu gülümseyerek cevap verdim.

"Kalbim kadar değil"

Midem bulanıyordu. Istemiyordum sümeyra'nın beni dinlemeden gitmesine anlam veremiyordum. Kendimi buraya nasıl attım bilmiyorum. Şu an yapılacak bir şey değil belki ama insanım yapabilirim yanılabilirim değil mi? İçim yanıyor. Midem batıyordu. Artık uyumak istiyordum belki eve gitsem daha iyi olacaktı. Zaten iki gün izin almıştım. Yerimden kalkmak için ayağa kalkacağım sırada garson tekrar geldi.

"Abi içecek vardı?"

"Kalsın koçum" diyerek omzuna vurdum.

Aşağıya kasaya geldiğimizde ücreti çıkartarak konuştum.

"7 şişe şalgam"

(Yazardan= Hahaaa :) ne sandınız doğruyu öğrenelim :)) ubeydullah yapar mı aşk olsun :) )

"Buyrun ücretiniz" deyince para üstünü de alarak çıktık. Abdullah koluma girdi çünkü ciddi anlamda midem kötüydü. Arabaya zorla beni bindirerek hareket etti. Bir ara uyumuşum. Midemin kötü olması hasebiyle gözümü açınca zorla konuştum.

"Sağa çek" diye arabayı durduğu gibi kendimi dışarıya attım. Midemde ne varsa çıkarmıştım zehir gibi tat bırakmıştı en sonunda. Cebimde ki peçete ile ağzımı sildim. Abdullah yanıma gelince beni tekrar alarak arabaya koydu. Arkadan bir şişe su alarak çimenlerin üstüne doğru döktü. Arkadaş ile ArkaTaş farkı.

Sümeyra

Kalbim bir kuş sanki uçtu uçacak. Kondu konacak. Adını koymaya çekindiğim isim bütün benliğimi saracak. Ben dışlanmış insan. O konuşamıyor o duyamıyor diye insanların hor gördüğü.. sırf bu yüzden ağız okumayı öğrendim. Benim hakkımda ne düşündüklerini bilmek için. Bir gün öyle birisi çıktı ki karşıma ağzını değil gözünden gönlünü okutturan. Ama bir mecburiyet var birde mahcubiyet. Onu üzmek istemiyordum. Onun o gözlerinde yaşamak isterken tek değer veren kişi olduğunu hissettirirken başkası ile evlenmek. Sümeyye mesaj attı çocuk kabul etmiş. Ne demeliydim hiçbir şey diyemedim. Üstüne ubeydullah arabada konuşunca kalakaldım. Beden dili bilmesi onu da geçtim. Ayşe demişti. Ayşe..

~HerDem~Où les histoires vivent. Découvrez maintenant